LGBT, küresel monarşinin kirli ajandasıdır…
Geçen hafta içinde ‘LGBT, küresel monarşinin kirli ajandasıdır.’ diye attığım tweet nedeni ile hesabım askıya alındı. Klasik demokrasinin yerine ikame edilmeye çalışılan yeni medya demokrasisi bu demek ki.
Gündem oldukça zaman zaman LGBT ve aile üzerine yazılar yazıyor, cümleler kuruyoruz. LGBT’ye yönelik iki boyutlu tehdit tanımlamamız var.
İlki;
Küresel monarşinin kendisine tam itaatı sağlamak için LGBT’li yapılar üzerinden oluşturduğu kaset/kayıt arşivine dairdir. Kaynağı hiçbir zaman ıspatlanamayan kaset komplolarının kayıtlarını tutan veri üreticisi LGBT’li yapılar olduğu open secret bilgidir. Açığa çıkan kaset komploları aysbergin görünen yüzüdür. Açığa çıkmayan kayıt miktarı bunun birkaç bin katıdır. Bu kayıtlar ile bürokrasi, siyasetçi, iş adamları esir alınmaktadır. ‘LGBT, küresel monarşinin kirli arşividir.’ derken bunu kastediyorduk.
Son 10 yılda MHP’yi dizayn etmeye çalışan ancak başarısız olan, Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosu ile de CHP’yi dizayn etmeyi başaran kayıtların üreticisi LGBT’li yapılardır. FETÖ, bu kayıtları siyaset dizaynı aracına dönüştürürken. Küresel Monarşi oyun kurucudur.
Erbakan hocamdan miras ‘kuş dili’ ile Twitter’ın 280 karakterlik sınırlılığında anlatmaya çalıştığımız bu idi.
Bu boyut, sadece Türkiye Cumhuriyeti’ne değil, küresel monarşinin tasfiye etmeyi kafasına koyduğu ulus devletlere, semavi dinlere, kadim inançlara yönelik de bir tehdittir. Bütün semavi dinler, kadim inanç sistemleri, ulus devletler LGBT ile mücadeleyi strateji belgelerine yazmalıdır. Türkiye en batıdaki İslam ülkesi olarak bu mücadeleye öncülük etmeli, milli güvenlik siyaset belgesine LGBT’li yapıları birincil tehdit olarak kayıtlamalıdır.
İkinci boyut LGBT’nin insan ırkının sonunu getireceğine dairdir. Şöyle ki;
Ojenik biliminin genetik ıslah yöntemleri ile üstün insanı (süperman) yaratamayan Hitlerin yeni versiyonlarını transhumanizm de kesmemiş olacak ki posthumanizme ulaşmak için insan ırkını yok etmeyi kafalarına koymuşlar.
İnsan ırkının imhasında LGBT’nin rolü nedir?
İnsan, Adem (AS) Havva Annemizde ilk örnekliğini gördüğümüz ailede üretilmektedir. İnsanlık tarihi başkaca bir modeli görmedi. Sevgiyi esas alan bir kadın ile bir erkeğin nikah akdi ile bir araya gelişi ile kurulan aile, aynı zamanda insan ırkını üreten yegane formdur. Bütün semavi dinler, kadim inançlar da aileyi neslin devamlılığı perspektifinde kutsar.
Cennette Rabbimizin yarattığı bir kadın ve bir erkekten oluşan aile tipinin önce tek model olması aşındırılmalı ardından farklı aile tiplerinin gündeme getirilmesi gerekiyordu. İlk olarak biyolojik cinsiyetin erkek ve kadın kimliği yumuşatıldı. Geleneksel ailenin kurucu unsuru erkek ve kadın kimliklerinin biyolojik bir zorunluluktan değil toplumsal bir tercihin sonucu oluştuğu tezi üzerinden erkek ve kadın cinsiyet kimliği deforme edilerek erkek olarak da nitelenebilecek, kadın olarak da nitelenebilecek ara cinsiyet formlarını yeni insanın kabulü için propaganda mekanizması harekete geçirildi. Bu ara form cinsiyetler üzerinden aile sayılamayacak birliktelikler ‘Yeni Aile’ olarak pazarlandı. Tabi bu Yeni Ailenin çocuk yapma fitriyeti, kapasitesi ve isteği yoktu. LGBT aileyi imha edip yerine Yeni Aile formlarını ikame ederken, üretken olmayan bu aile formu üzerinden insan ırkını imha eden bir sürecin mimarıdır.
LGBT’nin aileyi imha eden boyutuna dikkat çekmek için ‘Büyük Aile Buluşması’ başlığında İstanbul’da yüz binlerin katılımı ile bir yürüyüş gerçekleştiren STK’ları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya YANIK’ın nefret söylemi ile suçlaması, aileyi korumakla görevli bir bakan için trajikomik olmuştur.
İstanbul’da düzenlenen ‘Büyük Aile Buluşması’ yürüyüşleri her ilde yapılmalı, toplumsal farkındalık üretilmelidir.
Ekim ayı sonlarında Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformunun böylesi bir yürüyüş için çalışma yaptığını da bu vesile müjdelemek istiyorum.
Bu LGBT yazısı sonrası Twitter hesabımın askıya alınmasına neden olan ‘LGBT, küresel monarşinin kirli ajandasıdır.’ Başlığındaki sıralı tweetimizi okurlarımızın takdirine sunuyorum;
LGBT, 3 aşamalı bir eylem stratejisi uygulamaktadır.
İlk aşamada sinsi bir şekilde özel iletişim kanalları üzerinden çağlar boyunca her toplumda eseri miktarda bulunan marjinal hastalıklı bireyleri örgütlenir. Eşzamanlı olarak sözde bilimsel ve çağdaşlık argümanları ile cinsiyet yönelimine, kimliğine dair farklılığın sapıklık değil hastalık olduğu tezi propaganda edilir. Bu aşamada Devleti ve geleneksel güç merkezlerini rahatsız etmemek için ‘LGBT marjinaldir, reklamını yapmayalım, yok sayalım.’ propagandası ile zaman kazanılır. Böylelikle LGBT Karşıtı güç merkezlerinin harekete geçmesi engellenir. LGBT Stratejilerine karşı çıkan tek tük kişi ve kurumlar ise itibarsızlaştırılır. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’a yapılan budur.
İkinci aşama, Toplumsal Kabul ve Legalleşme aşamasıdır. Öncelikle dernek ve vakıflar üzerinden kurumsal bir çerçeve oluşturulur. Kitlesel yürüyüşler, salon programları ve sözde bilimsel paneller ile toplum LGBT kavramlarına alıştırılır. Normalleşme, alışma süreci tamamlanırken, farklı evlilik türlerinin yasal statüye kavuşturulması gibi mevzuat düzenlemesi talepleri seslendirilir. Sözde bilimsel çalışmalar ve yayınlar ile cinsiyet kimliğine dair tartışmalar ilk aşamadan farklı olarak hastalık-tercih ikileminde yapılır.
Tercih olarak kabulü sağlanmaya çalışılır ve insan hakları, demokrasi söylemi ile bireyin tercihlerine saygı duyulması gerektiği propaganda edilir. İlk aşamada LGBT Hakkında toplumu uyaranlar itibarsızlaştırılıp tasfiye edildiği için, bu aşamada LGBT hakkında kimse konuşmaya cesaret edemez. Az sayıda geleneksel ve dini yapıların itirazları ise konvansiyonel, sosyal medyada oluşturulan LGBT’li yapının süzgecinden geçmesi ve topluma ulaşması artık imkansızdır. Türkiye şu an bu aşamadadır. Bizim tweetimize yapılan işlemde bu aşamaya dair standart prosedürdür.
Üçüncü aşamada ‘cinsiyet tercihtir, insan haklarının bir parçasıdır, özel hayat kapsamında değerlendirilmesi gerekir.’ kabulu topluma yerleştirilmeye çalışılır. Pedofili, ensest, hayvanlarla ilişkiler gibi sinir uçlarına operasyonlar başlar. LGBT operasyon sürecini tamamlamıştır ve artık iş işten geçmiştir. Pek çok Batı Avrupa ve İskandınav ülkesi bu aşamadadır.
Sonuç olarak;
LGBT’ninkamufle kavramı cinsiyet yönelimlerini Kuran sapıklık olarak nitelemektedir. Allah’ın lanetini icbar eden bir cürüm olduğu ayetlerle sabittir. Toplumsal hayatta varolmasına izin verilemez.
LGBT Stratejilerine yasal koruma sağlayan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek ile güzel bir başlangıç yaptık. Süreç kararlılıkla devam ettirilmelidir.Aile hukukumuz insani, islami perspektif ile yeniden düzenlenmelidir.