Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Başıboşlukla köpek sorunu çözülmez

Başıboşlukla köpek sorunu çözülmez

Başıboş sokak köpekleri sorunuyla ilgili çok şey yazıldı, söylendi değişen bir şey yok. Biz de daha önce bu konuyla alâkalı yazdık, çizdik ama mesele güncelliğini bir türlü yitirmiyor. Hükümet ise bu konuda kimseyi üzmemeye çalışıp topu çevirmeye devam ediyor. Her gün yeni bir köpek saldırı haberi de gelmeye… Sadece bu konu değil son yıllarda hükümet birçok alanda net karar alamıyor. Onu da kırmayayım, bunu da kırmayayım derken işin sonunda kırılan vatandaş oluyor. Bu kırgınlık da yereli, geneli fark etmiyor seçim sonuçlarına yansıyor. Başıboş sokak köpekleri ile ilgili hazırlanmaya çalışılan yasada yeni bir şey yok. Dostlar alışverişte görsün mantığında, uygulaması imkânsız şeylerden bahsediyor…

Mesele sokak köpeklerini uyutalım mı yoksa barınaklarda besleyelim mi meselesinin çok ötesinde. Bir konuda zamanında net bir tavır alınmazsa o konu elbette büyüyüp içinden çıkılmaz bir hâl alır. Sokak köpekleri konusunda en büyük suç parti fark etmeksizin belediyelerindir. Bir takım sözde hayvan severlere yaranmak için türlü taklalar atıldı. Parklarda köpek besleme alanları yapıldı, vatandaşa ücretsiz mama dağıtıldı vb. Türlü şaklabanlıklar yapılırken hükümet ise izlemekle yetindi. Hepsini elbette aynı kefeye koymak doğru değil ama hayvan dernekleri etrafında toplanan insanların büyük bir kısmının psikolojisi normal değil. Neredeyse hayvanları insanlardan daha fazla önemser bir ruh hâline sahipler. Hayvana hayvan, köpeğe köpek bile demiyorlar(!) Patili dostlarımız diye bir şey uydurmuşlar, herkesin aynı şekilde ifade etmesini bekliyorlar.

Başıboş köpek sorunu sanıldığı kadar basit bir sorun olsa idi çözüm önerimiz de basit olurdu. Lafa geldi mi her şeyde Avrupa’yı kendimize örnek gösteririz. Orada İngiltere başta olmak üzere çoğu ülkede uygulanan yöntem bizim için kurtarıcı olur. Belediye köpeği yakalar, kısırlaştırıp barınağa koyar. 15 gün veya bir ay içerisinde sahiplenilmeyen köpek uyutulur. Bunun için belediyelerin devasa barınaklar yapmasına da gerek yok. 500 köpek kapasiteli barınaklar yeterlidir. Çünkü barınaklara getirilecek köpeklerin yüzde 90’ı sahiplenilmeyecektir. Sözde hayvan severlerin öyle bir derdi yok. Onlara göre köpekler ya sokaklarda yaşasın ya da belediyeler hepsi için bir barınak yapsın. Bunun imkânsız olduğunu biliyorlar ama umurlarında da değil. Çünkü mesele çok farklı…

Yazıyı rakamlara boğmayı sevmem lakin derdimi anlatmak için bazı rakamlar gerekiyor. Köpeklerin beslenmesi için mama kullanılıyor. Türkiye’de üretilen mamadan fazlası ithal ediliyor. Son beş yılda 36 milyar lira değerinde 893 bin ton köpek maması üretilmiş. Aynı dönemde bir buçuk milyar dolar yani ortalama 48 milyar lira değerinde 937 bin ton köpek maması ithal edilmiş. Yerlisi ithali yıllık ortalama 17 milyar liranın döndüğü bir mama piyasasından bahsediyoruz. Bu mama işinden nemalananların sesi hep fazla çıkıyor. Mama lobisi tarafından fonlananlar sosyal medyada belediyelere, hükümete ayar veriyor. Bu derneklerin, yöneticilerinin hesaplarının incelenmesi gerekiyor. İşin içinde kara para trafiği bile olabilir. Uyuşturucu ile mücadele derneğinin başkanının uyuşturucu ticareti yaparken yakalandığı bir ülkede her türlü ihtimal göz önünde bulundurulmalı.

Hükümet sokak hayvanları konusunda gerçekten hem hayvanları hem de vatandaşın iyiliğini düşünecek bir adım atmak istiyorsa yukarıda belirttiğimiz çözüm önerisini uygulamaya geçirip diğer yandan da mama lobisinin etkinliğini kırmalı. Lokantalar başta olmak üzere yurtlar, kamu yemekhaneleri, oteller vb. gıda atıkları toplanıp kompost mama haline getirilebilir. Teknoloji gelişti, elde edilen kompost mamalar uzun süreli kullanılabiliyor. Tarım Bakanlığı ve belediyeler işbirliği yaparak atık gıdalardan çok daha ucuza mama üretir. Fazla üretilen mamalar Tarım Kredi’nin bir markası olarak paketlenip marketlerde satılır. Milyarlarca liranın döndüğü bir piyasada derneklerin sadece hayvan sevgili ile hareket etmedikleri ortada. Hükümetin ilk olarak belediyelerin piyasadan mama satın almasını yasaklaması bile sorunun çözümünde önemli bir adım olur. Her belediye ihtiyacı olan mamayı isterse rahatlıkla üretir. Yasal bir düzenleme yapılacaksa buradan başlamalı. Topyekûn bir hareket olmalı, iş belediye başkanlarının keyfine bırakılmamalı. Atılacak bir diğer adım da ithal edilen mamalara yüksek vergi getirilmesi olmalı. Bu mamalar köpeklerin binlerce yıllık yeme alışkanlığını değiştirdi, köpekler bağımlı hale geldi. Bir mamaya alışan köpek diğerini yemiyor, yemek artığına burun kıvırıyor. Artık nasıl bir mühendislikle üretiliyorlarsa…

Barınakta kalan bir köpeğin aylık beslenme ve bakım gideri yaklaşık üç bin 500 lira, bir köpeğin yakalanma maliyeti bin beş yüz lira, kısırlaştırılması ise 630 lira olarak hesaplanmış. Bunu milyonlarla çarpın sorunun büyüklüğünü görün. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın sözü boş yere söylenmemiştir. Devletin, hükümetin görevi öncelikle vatandaşıdır. Daha fazla uzatmadan bu başıboş köpek sorununa bir çözüm bulunmalı. Onlarca farklı çözüm önerisi var. Hükümet en hızlısı ve en az maliyetli olanı seçip bir an önce adım atmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi