Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Kınama Demeçlerinden Bıktık, Vallahi…

Kınama Demeçlerinden Bıktık, Vallahi…

Terör Devleti İsrail ordusu dört rehineyi kurtarma karşılığı olarak iki yüz on Gazelli çocuk, kadın, yaşlı demeden sivil Müslümanı katletti. Tarihe bu katliam, “Nuseyrat Mülteci Kampı Katliamı” olarak geçti. Filistinli masum sivillere yönelik barbarca yapılan bu saldırılar kısık seslerle kınandı. Dört Yahudi’ye bedel olarak yüzlerce masum Müslüman sivil öldürüldü, sekiz yüze yakın sivil de yaralandı. Gittikçe ölü sayısı artıyor..

İşgalci İsrail her geçen gün vahşi ve acımasız saldırılarının dozajını yükseltiyor. Siyonistler bu saldırıları sistematik olarak gerçekleştiriyor. Dünyanın gözü önünde İsrail tam bir savaş suçu işliyor ve soykırım yapıyor. Katil İsrail, sekiz aydır gece-gündüz demeden karadan, havadan ve denizden Gazze’ye ateş kusuyor, bununla birlikte işgal edilmiş tüm Filistin topraklarında uluslararası hukuk hükümlerini hiçe sayarak katliam ve tutuklamalara devam ediyor. İşkence merkezlerinde binlerce Filistinli sistematik olarak işkenceden geçiriliyor ve kimileri de bu ağır işkencelere dayanamayarak şehit oluyor. Her yaştan insan işkence merkezlerinde sistematik işkenceye tabi tutuluyor. Bütün bu adice insanlık dışı muameleler, elbette insan vicdanının açık bir ihlali ve insanın değerinin hiçe sayılması örnekleridir.

Siyonist İsrail en çok da çocukları ve annelerini hedef alıyor. Amacı Filistinli Müslümanların kökünü kurutmaktır. Yapay zekâyı devreye sokarak bir anda binlerce masumu katletmekten geri durmuyor. Bunu sapık bir teoloji çerçevesinde işliyor. Sadece binlerce Filistinliyi katletmekle kalmadı, Gazze’yi terk etsinler diye tüm yaşam alanlarını yerle bir etti. Meskenler, hastaneler, ibadethaneler, fırınlar, aşevleri, okullar, üniversiteler, aklınıza ne gelirse yerle bir etti. Gazze enkaz yığınına döndü. Binlerce Müslüman yerinde edildi. Gazze’de hiçbir güvenli mekân kalmadı. Bütün bu yapılanlar savaş suçu ve soykırım örneği.. Neden ABD ve İngiltere gibi devletlerin yönetimleri hala eli kanlı İsrail’le ortak yapıma devam ediyor. Hiç mi insanlık vicdanı dediğimiz kırıntı kalmadı yüreklerinde. Hepsinin yürekleri paslandı. Karardı. Siyonist İsrail’in Gazze’de ve Batı Şeria’da yaptıkları savaş suçu olduğuna göre bu büyük güçler hala neden destek vermeye devam ediyor? Onların desteği olmasa Siyonist İsrail bu pervasızlığa devam edebilir mi? Hukuk-mukuk tanımayan ABD’nin şımarık çocuğu İsrail, uluslararası ceza mahkemesi hukukçularını da tehdit ediyor. ABD’de aynısını yapıyor. Bu zulüm ateşine kim dur diyecek? Haklı olarak her akl-ı selim sahibi insan bu soruyu soruyor, mütemadiyen…

İşgal güçlerinin uluslararası hukuk ve insani ilkeleri hiçe saydığı bir dönemde, Filistin halkına karşı işlediği Nuseyrat Kampı katliamı bardağı taşıran son damla oldu. Uluslararası toplum, bu saldırıların vahşice ve her türlü insani duygudan yoksun olduğunu, insanlık ayıbı olduğunu kaydetti. Sadece kaydetti ve bu kayıt, kayıtlara geçti. Maalesef ötesi yok. Müslümanların canı bu kadar ucuzladı mı?

7 Ekim 2023 tarihinden itibaren sekiz aydır İsrail zulmü kınanıyor, kınanmasına.. Bu vahşi Siyonist saldırıyı durdurmak için Türkiye’nin önderliğinde mekik diploması devam ediyor, ettiriliyor. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yöneticilerimizden Allah razı olsun. Zulme sessiz kalmıyorlar, bu zulmü bütün dünyaya haykırıyorlar. Türkiye’nin teşvik ve telkinleri ile İslam İşbirliği Teşkilatı Cidde’de en üst düzeyde toplandı ve sadece İsrail kınandı. Dünya Âlimler Birliği İstanbul’da Diyanetin çağrısı ile toplandı ve sadece işgalci İsrail kınandı. Yine Türkiye’nin öncülüğünde D-8 Ülkeleri Dış İşleri Bakanları toplatısı yapıldı ve İsrail kınandı..

Bunlar elbette güzel politikalar, ama yetmiyor artık. Karın doyurmuyor bu toplantılar.. Şu toplandı, bu toplandı ve hep kınama, kınama.. Kanamayı durdurmak için bu uyarı ve kınamaların ötesine var gücümüzle süratle geçmek gerekiyor. “Uyarı ve kınama” disiplin suçları arasında en hafif cezalar. İsrail’in işlediği cürümlerden dolayı Arş-ı Âlâ titredi.. Ey akl-ı evvellerimiz, vicdanlı ve dirayetli İslam dünyasının liderleri, ne olur, kınama lafını kanıksadık, artık.. Bunun ötesine, daha da ötesine geçelim. Kınama politikaları bu kanın durmasına etki etmiyor, gittikçe katiller sürüsü ve kan içici eşkıya koalisyonu hücumlarını daha fazla yükseltiyor. Görmediniz mi geçen hafta yüzlerce fanatik Yahudi Doğu Kudüs’ün işgalinin elli yedinci yılında Mescid-i Aksaya baskın düzenledi. Miraç üssünü yıkma provası yaptı. Bununla kalmadı Hz. Peygamber (a.s)’a hakaretler ettiler. Kudüs adım adım her geçen gün Yahudileştiriliyor. İki milyar Müslüman da televizyon ekranlarından bu işgalcilerin provasını izliyor. Maalesef kutsallarımıza dönük bu çirkin saldırılar karşısında sadece kınama mesajları yayınlandı, bu kadar.. Yine kınama…Yine kınama.. Kim takar bu kınamaları?

Netice olarak, bu ümmetin “kınama” mesajlarına karnı tok. Sivil ve resmi herkes, uluslararası sistem bu zulme, bu vahşete bir dur demeli, diyor. BM teşkilatı sözcüsü de aynı şeyi söylüyor. Kim bu uluslararası sistem? Görülmeyen bir güç mü? Biz onu bunu bırakalım. Şu biz de Müslümanız diyen devletler olarak “gür bir şekilde yeter artık” diyelim. Bakın ABD ve Avrupa sokaklarında vicdanlı insanlar seslerini yükseltiyor. Gelin biz Müslüman halklar olarak onların sesine ses verelim. Bu iş kınama ile biteceğe benzemiyor. Kanamayı durduracak daha güçlü inisiyatifler alma zamanı gelip geçti, bile.. Şunu unutmayalım.. Yarın rûz-i mahşerde bu zulümden sadece zalimler değil, zalimlere gücü yettiği halde dur demeyen ve suskun kalanlar da onlarla hesaba çekileceklerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi