Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu Yolsuzluk

Yolsuzluk

Günümüzde, siyasal ve sosyal sistemler yolsuzluk tehdit ve yıkımı konusunda oldukça hassas hale geldiler. Toplumsal kaynaklar birileri eliyle kötüye kullanılırken, yine birileri aracılığıyla olmaması gereken yerlerde heba ediliyor. Kamusal kaynak kullanımının söz konusu olduğu yerlerde maalesef iyi sınav verilemiyor.

Oysa kişiler ve kurumlar kendi kaynakları konusunda aynı hoyratlığı sergilemiyorlar. Başkalarının kaynaklarına karşı en basit ifadeyle duyarsız, daha ağır ve açık ifadeyle müsrif, en doğru açıklamasıyla ise yağmacı mantıkla hareket ediyorlar.

Yolsuzluk tanım itibarıyla başkalarının mal, mülk ve kaynaklarına karşı yapılabilir. Kişi kendi kaynaklarına yolsuzluk yapamaz, olsa olsa dikkatsiz ve hoyrat olabilir.

Yağmacılık kamusal konularda gerçekleşebilir. Hak etmediği rütbe, itibar ve makama gelenlerden tutun da doğrudan kamusal kaynakları yağmalayanlara kadar değişen bir düzlemde yolsuzluk mevzubahis olabilir.

Yolsuzluk esasen tüm dünyanın problemi

Sosyal ve ekonomik anlamda çok hızlı gelişmesi hasebiyle yolsuzluğa daha fazla muhatap bir ülke Türkiye. Gelişen, büyüyen ve yeni kalıplara doğru evrilen toplumlarda yolsuzluk riski daha fazladır. Zira bütçe ve insan kaynaklarının geliştiği, fazlalaştığı bir dönem, yolsuzluğa uygun bir kapı da aralar.

Herhangi bir görüş ve eğilim ayrımı yapmaksızın Türkiye’de ciddi bir bozulma kültürünün bulunduğu söylenebilir. İşini düzgün biçimde yapan, kendisine emanet edilen kaynakları gereği gibi kullanan yöneticiler bulunduğu gibi, uygun davranmayan kesimlerin yaygın biçimde mevcudiyeti de bir vakıadır.

Üzülerek söylememiz gerekiyor ki Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütü Yolsuzluk Algı Endeksi 2020 verilerine göre 180 ülke içinde 86. sırada kendine yer bulmuş. Algı ölçüldüğü için veriye ihtiyatla yaklaşmakla birlikte, açıkçası bu sıra ziyadesiyle üzücü. Adı anılmaya değer bulunmayan ülkelerin bile altında yer alıyoruz.

Algının gerçeği yansıtıp, yansıtmadığı konusu ile ilgilenmiyorum. Ancak, dünyaya ilan edilen bu endeks bizi uluslararası sistemde alt sıralara itiyor, zor duruma düşürüyor.

Bu endeks önyargı ile hazırlanmış olabileceği gibi sadece bir bakanlık, merkezi idare ya da bir siyasi partiye de hasredilemez: İktidar, muhalefet, partili, partisiz tüm Türkiye’yi kapsıyor.

Ülke olarak bu endeksteki sıramızın nasıl yükseltilebileceğine dair çalışma yapan bir birimimiz var mı diye merak ediyorum. Çoğu zaman bu tür sıralamalar veri olmadığı, o alana yönelik çalışmalar ihmal edildiği için de gerçekleşebilir.

Son dönemlerde ülke içinde üretilen algıyı da bu denkleme eklemekte yarar bulunuyor. Çift (ya da daha fazla) maaş alan bürokratlar, kamuda israf kültürü ile kaynak kullanımında isabetsizlik hep bu çerçevede değerlendirilmesi gereken konular.

Toplum eleştiriyor, özellikle pandemi döneminde belli kesimlerin ekonomik olarak daraldığı bir zaman diliminde başkaca grupların kamusal kaynaklardan abartılı maaşlar almasını kabullenemiyor.

Ayrıca, makam odalarının tefrişi, görev tahsisli konutlar ve lüks otomobiller konusunu da bu tartışmaya eklemek mümkün.

2023’e doğru hızla ilerlemekte olduğumuz bugünlerde kanaatimce son dönemeçteyiz. Karar vericiler yolsuzluk konusunda gerek algının yönetilmesi gerekse var olan israf ve yanlış kullanımların önüne geçilebilmesi için çok ciddi ve kararlı adımları atmaları gerekiyor. Yanlış yapan kim olursa olsun hesabını vermelidir.

Kamu yönetimi alanında çalışan bir akademisyen ve sivil toplumda görev alan bir gönüllü olarak bu konuda ne(ler) yapıldı, ne(ler) yapılacak merak ediyorum.

Toplum yolsuzluk konusuna önem veriyor.

Somut birtakım adımlar atmak, yapılanları da topluma göstermek gerekiyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi