Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Türk'ün gücünü görecekler

Türk'ün gücünü görecekler

Fırat'ın doğusuna yönelik aylardır yapılması beklenen operasyon nihayet başladı. Barış Pınarı Harekâtıyla yedi düvel bir kez daha milletimizin, ülkemizin gücünü görecek. Terör örgütlerinin defteri düzülmüş olacak...

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla bölgede belli bir oranda nefes almayı başarmıştık. Artık kalıcı olarak son noktayı koymak için yeni bir harekâta başlamak gerekiyordu. Bu harekatın ne zaman, nasıl yapılacağıyla ilgili çok fazla spekülasyon oldu. Muhalefet partisi ve milletin yararına ne varsa muhalif olan tipler sabah akşam harekât neden başlamıyor, hükümet harekât yapacağız diye şov yapıyor ama icraat yok vb. kahvehane muhabbeti düzeyinden analizlerle milletin kafasını karıştırmaya çalışıyordu. Hâlbuki biraz aklı başında olan herkes bu tarz büyük operasyonların çocuk oyuncağı olmadığını, belli bir plan, program, hazırlık ve sabır gerektiğini çok iyi bilir.

Türkiye, bir yararının olmayacağını bile bile diplomasinin tüm imkânlarını aylarca kullanmak zorunda kaldı. Gerek ABD gerekse de Rusya ile onlarca görüşme yapıldı. Amerika aklı sıra bizi oyalayarak kandırmaya çalıştı. Bir süre bazı şeyleri görmezden geldik. Amerika ile bölgede devriyeye çıkmak gibi sahada adımlar atmaya çalıştık. Bütün bu çabalar yapılacak muhtemel operasyona uluslararası düzeyde bir meşruiyet kazandırmaktı, bunu da başardık. Barış Pınarı Harekâtı'nın amacının ne olduğunu, bu harekâtın ardından bölgenin terörden temizlenmesiyle milyonlarca Suriyelinin kendi topraklarına dönme imkânı bulacağını dünya kamuoyuna çok net bir şekilde ifade ettik.

 Elbette işlerine gelmeyen anlamayacak. İsrail başta olmak üzere bir kısım satılmış Ortadoğu ülkeleri, Avrupa'nın endişe duyan tipleri Türkler Suriyeli Kürtleri öldürüyor diye kara propaganda yapıp ağlayacaklar ama umurumuzda olmayacak. Birleşmiş Milletlerde Türkiye'yi kınama kararı çıkarmaya bile çalıştılar ama hem ABD hem de Rusya'nın veto etmesiyle bu saçma karar çıkmadı. Amerika ve Rusya'nın aynı fikirde olmaları bile harekâtın meşruluğu ve Türkiye'nin kararlığı göstermesi açısından yeter de artar bile...

Bu saatten sonra üzerimizdeki yük çok fazla. Kararlı olacağız, sağlam duracağız, geri adım atmayacağız. Elbette bu harekâtın da bedelleri olacak. İlk günden beri gerek asker, gerekse sivil şehitler veriyoruz. Maalesef vermeye devam da edeceğiz. Şehitlerimizin kanlarının yerde kalmaması, harekâtın başarıya ulaşmaması için çok çalışacağız. Ordumuz elbette üzerine düşen görevi yapmaya devam edecek. Lakin gerek medya, gerek Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve gerekse de İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarına da çok ciddi görevler düşüyor. Yapılacak kara propagandanın harekâtının meşruluğuna ve geleceğine gölge düşürmemesi ve milletin motivasyonunu sarsmaması için iş birliği şart.

Terör örgütlerinin sosyal medya hesaplarından yaptığı yalan haberlerin, gerçeğini aynı hızla dünya kamuoyuna aktarmamız gerekiyor. Ülke içerisinden yalan haber üreten, bu haberleri yayan kişiler hakkında da çok hızlı bir şekilde gerekli cezalar verilmeli. Terörü desteklemenin, terör propagandası yapmanın ne basın ne de ifade özgürlüğüyle bir alakası yok. Savaşa hayır diyerek yuvarlak konuşmanın da bir âlemi yok. Neyin keyfi bir savaş neyin de meşru bir harekât olarak değerlendirileceğinin kriterleri çok net bellidir, gerisi de hikâye...

Yüce Allah'ın kahraman ordumuzu zafere ulaştırması için dua edip, sabırlı olmalıyız. Biz doğru yoldayız, yolun zorluklarını da elbette biliyoruz. Allah milletimizi, devletimizi istikametten ayırmasın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi