Türk Devletleri Teşkilatı
Krizlerin sadece tehdit üretmediği birtakım fırsatları da beraberinde getirdi bilinir.
Küresel sorunların etkilerini tüm dünya tecrübe ediyor. Bunun açık bir kriz hali olduğu konusunda kimsenin şüphesi bulunmuyor.
Pandemi dönemiyle beraber farklı bir düzleme taşınan problemler aynı zamanda imkân da üretiyor.
Geçtiğimiz günlerde Özbekistan’da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi bunun bir tezahürü.
Rusya ve ABD’nin kendi içinde ve dışında vermekte oldukları sınavlar ve karşılaştıkları problemler diğer alanları boş bırakmalarına neden oluyor.
En azından 30 yıldır inatla ve ısrarla beklediğimiz Türk birliğinin kurulmasında çok kritik bir eşik aşılmış oldu.
AB türünden bir birliğe gidebilecek bir yolun kilometre taşları da döşenmiş oluyor böylece.
Hayırlı da oluyor.
Türkiye bu konuda çok istekli idi. Toplum özlemini çekiyordu. 180 milyon nüfus ve zengin yer altı ve üstü kaynaklar birbirleriyle bağlantılı hale getiriliyor.
Semerkant zirvesinde KKTC’ye gözlemci ülke statüsü verilmesi somut çıktılardan biri.
Çevremizi kuşatan Pers ve Slav sorunlarıyla diğer meselelere çekidüzen verebilecek bir gelişme bu.
Sadece bu bölgelere değil tüm dünyaya kritik bir mesaj verilmiş oluyor böylece.
Önümüzdeki günlerde daha başka mesajlar verilmesi muhtemel.
Türk koridoru olarak tesis edilecek bu yapının meydana getireceği etki oldukça yüksek bir potansiyele sahip. Zira bu eksenin bir ucunda Çin, diğer ucunda Balkanlar ve Avrupa var.
Çin’in 2010 yılında planladığı ‘Kuşak-Yol Projesinin’ can damarı bu eksen. Aynı zamanda Rusya’nın güneyle ilişkilerini de kontrol ediyor.
Geçtiğimiz yıllarda Kırgızistan ve Kazakistan’da planlanan darbe teşebbüsleri boşuna değildi.
Türkiye’nin açık desteğiyle, Azerbaycan’ın Karabağ’da sağladığı sulh ve sükûnet Teşkilat yolunda kritik önemdeydi.
Bölgenin hürriyete kavuşmasının ikinci yıl dönümünü kutladık.
Ermenistan üzerinden açılması an meselesi olan Zengezur Koridoru hayati öneme sahip. Böylece üye ülkeler arasında kesintisiz bir koridor oluşturulmuş olacak.
Heyecanlanmak ve pozitif düşünmek için yeterli sebebimiz var.
Bu birliğin AB’nin ötesinde anlam içereceğini herkes bilir. Avrupa, bin yılları bulan kan, gözyaşı ve intikam duygularına sahip toplumlar arasındaki bir birliktir.
Üye ülke halklarının çok değil, çeyrek asır önce birbirlerini boğazladıklarını unuttuklarını kimse söyleyemez.
Ancak, Türk Devletleri Teşkilatı böylesi bir birliktelik değil. Sadece etnik bakımdan değil dini, milli ve geleneksel değerler açılarından da aynı özelliklere sahip toplumlar bir araya geliyor.
İlaveten, her Türk’te az-çok bir Turan düşüncesi mevcut. Kan bağları çok güçlü.
Somut çıktılar ortaya çıktıkça yeni üyelik talepleri de gelecektir.
İran mesela, içinde yer almak isteyecektir. Nüfusunun yarısı Azerbaycan Türkü sonuçta.
Rusya aynı şekilde. Topraklarında kayda değer bir Türk yoğunluğu var.
Muhtemel başkaca devletlerin iştahını kabartabilir bu teşebbüs.
Balkanlar görmezden gelemez.
ABD hemen atlayacaktır.
Çin geri durmak istemeyecektir.
Hülasa, bu girişimde Türkiye itici güç. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı – Doğu ve Kuzey – Güney eksenlerinde geliştirdiği taktik ve teknikler sadece bizim değil, tüm Türk dünyasının önünü açıyor.
Türkiye’nin ulusal öncelikleri arasında yer alan KKTC’nin konumunu güçlendirici adımlar atılması somut çıktılardan sadece biri.
AB’nin bu karara karşı yaptığı açıklama Türk Devletleri Teşkilatı’nın ne kadar hayırlı bir yolda olduğunun da göstergesidir.
Karar kutlu olsun.
Allah yolumuzu açık etsin.