Toplumda utanma duygusunu geliştirmek
Çocuklara yönelik şiddet ve istismar haberleri hepimizin içini acıtır, öfkelendirir değil mi? Anne babalar bu haberleri duydukça bu olayların kendi başlarına da gelmesinden korkarlar. Ancak korkmak, paniklemek çözüm değil. Korkmak yerine çocuklarımızı bu konuda bilinçlendirmek gerekir.
Çağımızda çocuklar daha özgür, kendine güvenen ve daha az kısıtlanan bireyler olarak yetişiyorlar. Bu da çocukların sınırlarını bilmeyen bireyler olmasına neden oluyor. Çocukların çevresiyle kendisi arasına sınır koyabilmesini, onlara küçük yaştan itibaren mahremiyet duygusunu aşılamakla sağlayabiliriz.
Mahremiyet eğitimi çocuğa yalnızca ailede verilmesi gereken bir eğitimdir. Günümüzde anne babalar çocuğa mahremiyet eğitiminin nasıl verileceğini bilmiyorlar ya da ihmal ediyorlar. Ancak bu eğitim çocuk terbiyesinde asla ihmal edilmemesi gereken bir konu. Bu konuda ihmal edilen çocuklar ileride çocuk istismarına karşı daha duyarsız ve bilinçsiz oluyorlar. Kız veya erkek olsun çocukların kendini koruyabilmesi için nasihat vermek yeterli değl.. Çocuğa sürekli, dışarıdaki yabancılara dikkat et, kimseye yaklaşma demek, çocuğun içe kapanmasına ve sosyal çevreden kopmasına neden olur.
Mahremiyet eğitimi, çocuk daha 4 yaşındayken başlayan ve 7 yaşına kadar devam eden bir süreçtir. Neden 4 yaşında başlıyor diye soracak olursanız, 4 yaşındaki çocuk, gelişim olarak hayatı olayları daha iyi anlamaya başlar. Anne babalar için ne kadar zor olsa da onu öperken izin istemek gerekir. Çocuk böylece isteyen herkesin onu öpemeyeceğini anlamış olur. Ayrıca çocuğa dokunulması yasak olan yerlerini de öğretmek gerekir. Toplumuzun bu konuda bilinçsizce bir çocuk sevme tarzı var. Bırakın kendi çocuğunu çarşıda pazarda gördüğü çocukları bile öperek, sıkarak, vurarak severler. Tepki verecek olursanız alınırlar. Ama bu çok yanlış bir durumdur. Çocuğun da bir birey olduğunu, onu istediğimiz gibi sevemeyeceğimizi öğrenmemiz gerekiyor.
4 yaşına gelmiş bir çocuk insanların yanında giyinip soyunmaması gerektiğini, banyo-tuvalet gibi kişisel temizliğin yapıldığı yerlerde yalnız olunması gerektiğini bilmelidir. Bunları öğretirken kendi davranışlarımızla da çocuğa örnek olursak öğrenmesi daha kolay olur. Çocuğun odasına girerken kapıyı vurarak girersek, ona kimsenin odasına izinsiz girilmeyeceğini öğretmiş oluruz. Unutmayalım ki çocuk eğitiminde sözlerden çok davranışlar etkilidir. Mahremiyet, Kuran-ı Kerim’de Nur Suresi’nde de geçer. Ayette “Çocuklarınızın odasına girerken izin isteyin, onlar da sizin odanıza girdiklerinde izin istesinler” der. Dinimiz de aile mahremiyetinin korunmasına önem verir. Dinimizde ayrıca kız ve erkek kardeşlerin aynı yatakta yatmamalarını ve 10-12 yaşından sonra odalarının ayrı olması gerektiği de belirtilir. Bütün bu sınırlamalar çocuklardaki haya duygusunu geliştirmek için yapılmıştır. Çünkü mahremiyet eğitimi almış bir çocuk kendisine yönelen tehlikeleri önceden sezebilir ve o ortamdan uzaklaşmak ister.
Televizyon ve internet çocuklara mahremiyet eğitimi verirken büyük bir engel olarak karşımızda duruyor. Bu araçlardan kopmanın pek mümkün olmadığı günümüzde çocuklarımızı bunların tehlikelerinden korumak oldukça zor. Bunun için internette filtre kullanmak bir çözüm olabilir. Devletin ücretsiz olarak verdiği bu hizmet ailenin ve çocuğun korunmasında oldukça etkilidir. Bunun yanında internet başındaki çocuk sürekli kontrol edilmeli ve internet kullanımına belli bir zaman sınırlaması getirilmelidir. Televizyon izlerken de çocuğun görmesi sakıncalı olan müstehcen sahneler şiddet içeren görüntüler çocuğa izletilmemelidir. Tabi bunu sadece anne babanın uygulaması yetmez, evdeki varsa dede, anneanne veya babaannenin de çocuğun yanında televizyon izlerken dikkat etmesi gerekir.
Mahremiyet eğitimi, çocuğun kendi sınırlarını bilen, çevresindeki insanların sınırlarına da saygı duyan olgunlaşmış ve karakterli bireyler olarak yetişmesini sağlayan çok önemli bir eğitimdir. Ayrıca çocuğu kötü niyetli insanların istismarından da korur.
Ülkemizin ve İslam dünyasının yaşadığı bu kara günlerde çocuk yetiştirmek daha zor, daha önemli hale geldi. Çocuklarımızı vatanına, milletine duyarlı olarak yetiştirmeliyiz ki bizden sonra da vatanımıza karşı yapılan kötülüklere karşı dimdik ayakta durabilsinler.
Ülkemizin yaşadığı bu kötü günlerin bir an önce son bulması temennisiyle Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.