SURİYELİLER 2
‘Konya, Selçuklunun payitahtı. Mevlana’yı, Şemsi Tebrizi’yi, Sadreddin Konevi’yi ve daha nice velileri kucağında barındıran sevgi ve kardeşliğin her daim başkenti. İnsani ve İslami duyarlılığın her zaman en yoğun olduğu şehirdir Konya. Kimin başı dara düşse Konya yanında olmuştur. Ben Bosna’yı hatırlıyorum mesela. Yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk; kolundaki bilezikten evindeki ekmeğine nesi varsa Bosna için veren bir şehir hatırlıyorum. Dünyanın kalbi Kâbe, Anadolu’nun kalbi Konya’dır ve bu şehir her zamanki kadirşinaslığı ile kardeşlerini bağrına basacak, fitne tohumlarının yeşermesine müsaade etmeyecektir.’ Böyle bitirmiştim Eylül 2014 teki yazıyı ve geçen zaman yukarıdaki yargıyı teyid etti. Bugün Konya’da altmış binin üzerinde Suriyeli var ve hiç biri aç değil, açıkta değil. Belki çok mamur evlerde, çok iyi şartlarda yaşamıyorlar ama bireyci kapitalizmin bu kadar baskın olduğu bir dünyada sadece komşularının yardımıyla hayata tutunuyorlar ki bu; modern dünyanın anlam bile veremediği bir olay. Hiç kimse farkında değil ama aslında 21.yüzyılda bir destan yazılıyor Konya’da. Büyük insanlık destanı.
Evet; sadece komşularının yardımıyla. Bütün Konya, mahallesinde ki Suriyeli ailelerin ihtiyaçları için seferber olmuş durumda. Süreç Suriyelilerin yoğun olarak bulundukları semtlerde abide şahsiyetler doğurdu. Bütün zamanını bu insanlar için sarf eden, adanmış, vakıf insanlar. Ve onlardan sivil toplum kuruluşlarına uzanan bir iyilik kervanı kendiliğinden hak mecrasında yürüyor.
Yürüyor. Ama insanların takatinin tükendiği durumlar vardır. Tek başına kimsenin ve hiçbir derneğin üstesinden gelemeyeceği durumlar. Sınır illerde, konteyner ve çadır kentlerde göçmenlerin bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılanırken Konya’da bu sorumluluk tamamen halkın ve birkaç sivil toplum kuruluşunun omuzlarına yüklendi.
Geçtiğimiz pazartesi akşamı El-Bir Derneği ve Dost eli Derneğinin ev sahipliğinde sahadaki kahraman insanların katıldığı bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda ihtiyaçlar, problemler ve çözümlerine ilişkin öneriler dile getirildi. Hatırlayabildiğim kadarını burada aktarmak istiyorum:
1. Sivil toplum kuruluşlarının kayıt altına aldığı ve düzenli olarak yardım ulaştırılan aileler var. Ancak bu dernekler birbirinden bağımsız çalıştıklarından çok sayıda dernekten yardım alan aileler olduğu gibi, hiçbir yeden yardım almayan ailelerde var. Dernekler arasında bir koordinasyon ve bir ortak veri bankası oluşturulmak suretiyle yardımların daha adil dağıtılması sağlanmalıdır.
2. Ev eşyası, giyim malzemeleri, gıda ve yakacak gibi en temel ihtiyaçlar devam etmekte olup bağışların ortak bir depo - merkez de toplanması ve buradan dağıtılması.
3. Özellikle yardım amaçlı sivil toplum kuruluşlarının her türlü medyatik vasıtaları kullanarak durumun aciliyetinden Konyalıları haberdar etmeleri; Yardım için ayırdıkları bütçelerini yahut zekat, sadaka ve fitrelerini başka şekilde değerlendiren, Suriyelilerle ilgili sıkıntılardan yeterince haberdar olmayan çok sayıda hayırsever olduğu muhakkak. Verecekleri yardımların gerçekten ihtiyaç sahiplerini bulacağı hususunda şeffaf bir güven ortamı sağlanırsa bu sorunu ortadan kaldıracak potansiyel mevcut.
4.Eğitim meselesi; Suriyelilerin toplumla kaynaşabilmeleri için başta Türkçe olmak üzere her alanda eğitim alabilmeleri şart. Son yönetmelik değişikliği ile Yabancı kimlik numarası sahibi olanlar gerek temel eğitim kurumlarına gerekse milli eğitim bünyesinde ki kurslara kayıt yaptırabilirler. Yabancı kimlik numarası alamayan yabancılar ise 98 ile başlayan 11 haneli yabancı tanıtma belgesi numarasıyla Milli Eğitim bünyesindeki kurslara kayıt yaptırabilirler. Bu husustaki bina ihtiyacı STK’ ların hangi bölgede hangi binalarda ( okul, Kur’an kursu, cami) ne eğitimi verileceğine dair net projelerle gidilmesi halinde kamu kurumları tarafından çözülecek gibi görünüyor.
5. Sağlık sorunu ; Şu anda Suriyelilerin hastanelerden sağlık hizmeti almalarının önünde normalde bir engel yok. Bu hizmetin önündeki en büyük engel hastane personeli ve doktorların menfi tutumları.
6. İş sorunu; Yine bu hususta da yasal bir engel olmadığını söyleyebiliriz. Esnaf, sanatkar ve sanayicilerimiz Suriyeli kardeşlerimizi gönül rahatlığı ile istihdam edebilirler.
7. Bütün bu hizmetlerin daha düzenli, süratli ve sürekli olarak yürütülebilmesi için bir platform teşkilinin gereği.
Bu sadece onların değil, hepimizin imtihanı. 21. Yüzyılda, tarihin yapraklarına geri döndük ve Allah bize Ensar olabilme fırsatı verdi. Bu fırsatı iyi değerlendirmek zorundayız. Değilmi ki muhacir de olabilirdik.