Oktay Aksu
Oktay Aksu DİYARBAKIR

DİYARBAKIR

Geçtiğimiz hafta sonu ‘ Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı’ münasebetiyle Diyarbakır’daydım. Sabah, Hasan Paşa Hanında Diyarbakır’ın yöresel lezzetlerinden müteşekkil, mükellef bir kahvaltı ile başladı. Hasan Paşa hanı 1575 yılında Sokullu Mehmet Paşanın oğlu Vezirzade Hasan Paşa adına yaptırılmış. Bugün üst katları kahvaltı salonu ortadaki boşluk kafeterya ve zemindeki bölmeler turistik eşya dükkânı olarak kullanılıyor. Sur içi tam bir tarihi şehir. Tarihi mekanların hemen hepsi aynı ya da farklı işlevlerle halka hizmete devam ediyor.  Adamlar kilisede bile kafeterya işletiyor. Diyarbakırlılar tarihi bir şehirde yaşadıklarının farkındalar. Şehirlerini seviyorlar. Kimi görseniz gözleriyle yahut sözleriyle güzel Diyarbakır’ımıza hoş geldiniz, peygamberler şehri, sahabeler diyarı, Diyar-ı Bekir’e hoş geldiniz diyor. Bizde öylemi. Konya’da yüzünüzü hangi yöne çevirseniz tarih görürsünüz ama farkına bile varmazsınız. Çünkü sosyal hayatın dışına itilmiş bir tarih. Taş duvarlı müzelere ancak arkeologlarla tarihçiler ilgi duyar. Hepimiz tarihçi olamayız, ama tarihli olabilirdik. Konya halkı belediye eliyle AVM toplumuna dönüştürüldü; kulesite toplumu.

            Hz. Süleyman Camii, Nebi Camii, Ulu Cami, dar vakitte ziyaret imkânı bulabildiğimiz tarihi camiler. Buralardan güneye bütün İslam dünyasında cami ve minare mimarisi aynı. Kesme taştan mamul dikdörtgen biçimli camilerin minareleri köşeli. Camiler dört mihraplı, her mezhebin bir mihrabı var. Birlikte yaşamaya mecbur olan şehirler, değişik çözümler üretiyorlar. Halep’te bir akşam namazı kılmıştım. Hanefi olan imam Fatiha’yı okuduktan sonra bir Fatiha miktarı daha bekleyip sonra varıyor rükûa.

            Ve Diyarbakır Surları: Çin Seddi'nden sonra en uzun sur olması ile ünlenen Diyarbakır Surları 5.5 km uzunluğunda ve 7-8 metre yüksekliğindedir. Bir kaç yıl önce burada olsaydık Surlardan, Hevsel Bahçeleri üzerinden Kırklar Dağını temaşa edebilirdik. Bugün artık mümkün değil. Kırklar dağının tepesinde kocaman ucube bir bina yükselmiş, çok yazık. Ayvalık’ta şeytan sofrası diye bir yer var. Bir tepeye Yunan mitolojisinden efsane uydurmuşlar,  turistik bir mekân olmuş. Burada kırklar Dağı yok edilmiş.

            Cumartesi, gece saat 12 de ciğer yemek için sur içindeyiz. Urfa, Mardin ve Diyarbakır’a gelipte ciğer yemeden dönemezsiniz, izin vermezler, gece yarısı bile olsa götürürler sizi bir ciğerciye. Kesinlikle mükemmel bir lezzet.

            Pazar günü öğlenden sonra Eğil ilçesindeyiz. Eğil barajını kuş bakışı gören tepede, beş peygamber kabrini de içine alan bölge mesire alanı olarak düzenlenmiş. Bankların üzerinde Meram Belediyesi yazıyor. Buralı bir arkadaş Eğil Kaymakam’ının daha önce Meram Kaymakamlığı yapmış biri olduğunu ve bu mekanın restorasyonunda Meram Belediyesinden ciddi katkı aldığını söyledi.

            Otelimizin adı mitannia. Bu ne demek diye küçük bir araştırma yapınca bir şey fark ettim. Son yıllarda buraya hakim olan yerel yönetimin zihniyeti tabelalara yansımış. Bu bölgeyi İslam tarihinden koparıp başka bir tarihe eklemleme çabası. Hitit, Mitani, asur isimleri. Otelimizin logosu Ahuramazdanın sembolü. Ahuramazda, Zerdüşt dininin iyilik tanrısı. Apocuların hocası Mustafa Kemal. O ne yaptıysa aynısını Kürdistanda yapmaya çalışıyorlar. Lakin birileri yağma yok diyor, buradan da Kürt meselesine İslami çözüm çalıştayı çıkıyor. Çalıştay’ın ayrıntıları haftaya inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oktay Aksu Arşivi