Esra Akyol
Esra Akyol Suç geriye yürütülemez...

Suç geriye yürütülemez...

Yaşanan her yeni olayda yeniden gündeme geliyor idam cezası. İlk olarak 15 Temmuz darbe girişimi sonrası halkın yaşadığı öfke meydanlardan yükselen seslere karıştı “idam istiyoruz” diye. Vatan hainleri için idam istiyordu millet. En az vatan hainliği kadar acı olan bir suç daha vardı idamı gerektiren. Çocuklara cinsel istismar ve tecavüz. Geçen hafta Manisa Alaşehir’de evinin önünde oynarken  kaybolan 3,5 yaşındaki Irmak’ın komşusu tarafından tecavüz edilip boğularak öldürülmesi ve olayın bir televizyon programında açığa çıkması Türk halkını derinden sarstı. Ve darbeciler için zaten gündemde olan idam cezası çocuk sapıkları ve tecavüzcüler için daha çok konuşulmaya başlandı.

İdam cezasını en son 1984 yılında uygulayan ve 2004 yılında tamamen yasalarından çıkaran Türkiye’nin idamı geri getirmesi mümkün mü? Hukukçulara göre idam cezasının geri getirilmesi zor ama imkansız değil. Türkiye idam cezasını yasaklayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin protokolüne imza attı. Yani Türkiye’nin idamı geri getirebilmesi için ilk önce bu protokolden çıkması gerekiyor. Ancak Türkiye bu zamana kadar imzaladığı hiçbir sözleşmeden çekilmemiş. Tabi bu, bundan sonra da çekilmeyeceği anlamına gelmez. 2004 yılında idam kaldırılırken Avrupa Birliği’ne üye olabilmek umuduyla kaldırılmış. Ancak Avrupa Birliği’nin Türkiye üzerinde eskisi kadar etkisi kalmadı. AB’ye girmek artık o kadar da önemli değil Türkiye için.

Ancak bir handikap var. Birleşmiş Milletler kararlarına göre idam cezası uygulayan ülkelere suçluların iadesi yasak. Bu durumda idam cezası getirilirse Fettullah Gülen’i iade etmemek için bahaneler arayan Amerika’nın ekmeğine yağ sürülmüş olur. Türkiye FETÖ elebaşının iadesini 1999’dan beri istiyor. Ancak idam cezası kabul edilirse “siz insan haklarına uyan bir ülke değilsiniz” deyip iadeyi tamamen rafa kaldırabilirler. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’na göre savaş durumunda bile “suç geriye yürütülemez”. Yani bu durumda idam cezası gelse bile darbe girişimi kanunun kabul edilmesinden önce olduğu için darbeciler asılamaz. Ancak bu kanun değiştirilebilirse mümkün olabilir.

İdam cezasının gelmesi belki darbeciler için geç kalmış olabilir ama çocuk sapıkları ve tecavüzcüler için her zaman yararı olacaktır. Çünkü onlar dün vardı, bugün de varlar ve maalesef yarın da olacaklar. Küçücük Irmak’a kıyan o caninin asılmasını hepimiz ne kadar çok isteriz değil mi? Ancak bu şu anda mümkün değil. Ama idam cezası gelirse toplumun yüz karası olan bu sapıkların bundan sonra işleyecekleri suçlar için caydırıcı olacaktır. Evet cezalar caydırıcı olmalı, bu kişiler toplumdan dışlanmalı, böyle bir olay olduğunda toplum olarak tepkimizi göstermeliyiz. Fakat bütün bunların hepsi bir çocuğa kıyıldıktan sonra yapılacak şeyler. Peki iş işten geçmeden neler yapılabilir, toplumda bu sapıkların artmaması için nasıl önlemler alınabilir. Önce bunu düşünmeliyiz. Önlemek için yapılacak ilk şey toplumu eğitmektir. İşe toplumun temel taşı olan aileyi eğitmekle başlamak gerekir. Anne babaları çocuk gelişimi ve eğitimi, çocukların çevredeki yabancılara karşı nasıl davranması gerektiği, çocuklarda mahremiyet  gibi konularda eğitmek gerekir. Ayrıca toplumda yeni sapıkların türememesi için aile içi iletişimin artması ve aile içi şiddetin azalması gerekir. Ailesinde şiddet gören, bastırılan, çatışma ortamında büyüyen çocuklar şiddet eğilimi, pedofili(sübyancılık) gibi korkunç hastalıklara yakalanabilirler ve bu iğrenç suçlara bulaşabilirler. Çocukları anlamak, onlarla konuşmak, istenmeyen davranışlarının altında yatan nedenleri araştırmak gerekir. Kendi çözemediğimiz problemlerde bir uzmana başvurmak gerekir. Önce kendi çocuğumuz ve ailemiz için, sonra toplumumuz için ve çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakabilmek için kendimizi eğitelim ama iş işten geçmeden, dizlerimizi dövmeden yapalım bunu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Esra Akyol Arşivi