Hasan Ukdem
Hasan Ukdem Silkinme zamanı

Silkinme zamanı

Bu vatan uğruna canımız feda
Ölürüz dönmeyiz ahitimiz var
Görsün cümle âlem neymiş şüheda
Kızıl at ey şafak, şehidimiz var

Döksün gözyaşını can ağlar gibi
Matem tutsun zaman, an ağlar gibi
Bulutlar üstünde kan ağlar gibi
Kızıl at ey şafak, şehidimiz var

Kırmızı açsın gül, tüm renkler solsun
Bülbül feryadıyla kâinat dolsun
Bütünce gökyüzü bayrağım olsun
Kızıl at ey şafak, şehidimiz var

Kudemaya doğru yürüdüler bak
Peşlerinden teni sürüdüler bak
Dağların başını bürüdüler bak
Kızıl at ey şafak, şehidimiz var

Sonu gelmez elbet bu hercümercin
Uçmaz bu ellerde beyaz güvercin
Sök bağrını arşın, vur göğe perçin
Kızıl at ey şafak, şehidimiz var

Biz bu emaneti taşıyacağız
Öle öle sonsuz yaşayacağız
Seninle beraber ışıyacağız
Kızıl at ey şafak, şehidimiz var

Ne zaman ekranda şehit defin törenlerini görsem içimden bir ateş kalkar, gözlerimden yaş gelir. Anneleri babaları, eşleri nişanlıları, çocukları kardeşleri gördükçe bu ateşim harlanır, gözümün yaşı kan olur. Bu vatan, bu bayrak ve dahası bu din için hepimizin canı feda olsun, bu başka tabi. Ancak bir de günlük hayata bakıp da gördüğüm manzarayı içimde yoğurunca bambaşka keder oturuyor gönlümün orta yerine. Şehirlerin meydanları, kafeler, gazinolar, sahiller v.s. Elbette hayat devam edecek, elbette eğlenilecek, gülünecek. Ama bu vatana, bu millete hepimizin katkı yapmamız, ileriye taşımamız gerekmiyor mu? Hırsızlığın, soysuzluğun, tecavüzün, cinayetin, hayvanlara eziyetin, kadınlara zulmün ayyuka çıktığı bir zamana neden teşne oluyor bu vatanın evlatları?

Bir tarafta feda edilen canlar bir tarafta ipsiz uçurtmaların göğü gibi karmakarışık bir dünya! Faizin kölesi, fuhşun müptelası ve her şeyden öte Allah’tan azade bir hayat. Bu milletin değerleri vardı, hala da var. Neden bunlardan bigâne bir hayata akıyoruz? Neden ayrışıyor, birbirimizden uzaklaşıyoruz? Biz bu ülkenin çocukları olduğu kadar, din kardeşiyiz. Vatanı ve bayrağı, ezandan ayırırsak parçalanırız. Bir dine mensup olduğumuzu unutursak helak oluruz. Bizi biz yapan değerlerimizin bir envanterini çıkarıp bunlar üzerinden bir müfredat hazırlamalı ve gençliği deizme, ateizme sürüklenmekten, hazcılığa itilmekten kurtarmalıyız. Bu kadar açılıp saçılmak, bu kadar karikatürize edilmek ki dövmeli insanlar, burunları, dilleri, göbekleri metal halkalarla dolu insanlar tam bir insan karikatürü gibi aramızda dolaşıyorlar. Herkesin hayatı kendini ilgilendirir saçmalığından sıyrılıp yeniden millet olmanın yolunu açmazsak felaketimize razı olmak zorunda kalacağız maazallah.

Hiçbir buzdağı bir şehit annesinin yüreğini soğutamaz, hiçbir ilaç şehit babasının gönlündeki yarayı iyileştiremez. Hiçbir el şehit çocuğunun başını okşamaya babası, annesi kadar muvaffak olamaz. Ama adaletin sağlandığı, huzurun korunduğu, bayrağın dalgalandığı, ezanın özgürce okunduğu bir vatanda onlar da hayatlarını ikama edebilirler. Vatan bir vücut gibi olmalı, bir yanı ağrı sızı içindeyken bir yanı gülüp eğlenmemeli. Hayatın manasını sadece şehitler değil bütün vatan evlatları bilmeli ve ona göre bir hayat yaşamak için gayret sarf etmeli.

Elbette herkes asker olamaz. Ama vatana da sadece askerde hizmet edilmez. Bu yurdun her meslekten insana ihtiyacı var. Silah sanayiinden tutun da, marangozluğa, ayakkabı imalatına kadar her alanda işinin ehli, namuslu insanlara ihtiyacı var. Evlat yetiştirecek annelere, evine helal kazancını götürecek babalara ihtiyacı var. İnsan dünyaya, sadece para kazanmaya, ev bark sahibi olmaya, kendince iyi yaşamaya gelmez. İnsan dünyaya neslini bir sonra ki kuşağa namuslu, şerefli ve inançlı bir şekilde aktarmak için gelir. Esas amaç budur.

Bu ülkenin insanı vicdanlıdır, sağduyuludur ve her ne kadar erozyona uğrasa da imanlıdır. Nerede aç açık varsa, mazlum mağdur varsa el uzatmak, yardım etmek, yanında olmak ister. Böyle bir damarı var bu milletin. Bu yüzden sürekli tırlarla yardım malzemeleri çıkar sınırlarımızdan. Bu yüzden dualar yükselir göğümüze seherlerde. Bu yüzden sevgiyle bakarız dünyadaki bütün insanlara. Geleneğimiz göreneğimiz, bin yıllara uzanan köklerimiz var bizim. Ama bir silinmemiz, kendimize gelmemiz lazım. Bu kadar dünyevileşmemiz doğru bir tutum değil. Kadınımız ve erkeğimiz kendi sınırlarına çekilmeli, kadın gibi erkekler, erkek gibi kadınlar sokaklarımızdan silinmeli ve sağlam evlatlar yetiştiren yuvalar yeniden inşa edilmeli.

Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi