İpek Özkayaalp
İpek Özkayaalp Oku! Ama neyi?

Oku! Ama neyi?

İnsanoğlu doğduğu günden itibaren son nefesine kadar her an her saniye öğrenmekte.

Bâzen görerek, kimi zaman işiterek, bâzen de yaşayarak, ama en çokta okuyarak, her geçen gün bilgi sahibi oluyor.

Okumak değince aklımıza birçok şey geliyor, dergi veya gazete, kitaplarımız, sokakta ve trafikte bize yol ve yön gösteren levhalar, o levhalardaki işaretleri beynimiz algılıyor ve aklımıza hitap ediyor, yani görsel okuyoruz.

Doğduğumuz an itibari ile öğrenmeye başlıyoruz, daha yazma okumamız yokken bile konuşulanları anlıyor ve ayırt etme kabiliyetine sahip bir şekilde anneye bakarak Anne, babaya bakarak Baba diyoruz.

Karnımız acıkınca mama diyoruz, mamayla doyacağımızı biliyoruz!

Bu tabi ki Allah’ın kullarına vermiş olduğu muhteşem bir lütuf, öyle donanımlı öyle muhteşem bir sisteme sahibiz ki, değerini bilen kaldı mı?

Yok denecek kadar az diye düşünüyorum.

Oysa bizleri yoktan var edip üstüne yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne gönderen Rabbimize şükür ve hamd etmeyi unutmamamız gerekiyor.

Sahip olduğumuz bu yeteneğimizi ne kadar temiz tutabiliyoruz veyahut çocuklarımıza bu dijital çağda beyinlerine sembollerle işleyerek, nasıl işgal etmeye çalıştıklarını görüyor ve koruyabiliyor muyuz?

Çocuklarımıza öğretmemiz gereken çok önemli bir konu var.

En önemli eğitim, tevhit eğitimidir.

Özellikle günümüz şartlarında her taraftan gelen yoğun bilgi kirliliğine karşı bu yöntemin uygulanması önem arz etmektedir.

İnsanoğlu ilk olarak kendini okumalı.

Zira insanın önce kul olduğunu bilmesi ve Rabbinitanıması gerekir.

İnsan önce kendini okumalı ki, kendini bilsin.

Kendini bilmekte ancak Kur’ân-ı Kerim okumakla olur.

Okumak yetmez! okuduğumuzu uygulamakta ve bilgilerimizi paylaşmakta boynumuzun borcu.

Kendini bilenle bilmeyen hiç bir olur mu?

Bilinçli nesiller yetiştirmemiz gerekiyor.

Öyle bir zamandayız ki şeytani bilinç ile Muhammedi bilinç karşı karşıya adeta savaş hâlinde.

Bizler verilen Muhammedi bilinci kullanmalıyız ve kullanmayı öğretmeliyiz.

Evlatlarımızı bu çağın en tehlikeli silahlarından biri olan dijital ortamlardan maalesef uzak tutmamız mümkün değil ama en aza indirgememiz mümkün.

Bunun yanı sıra çocuklarımızı İslâm ahlâkı üzerine yetiştirmemiz gerekir. İslâm’ın ana temellerindenbiri olan ahlâk kavramının içini boşaltıp, kötü ahlâkıdayatırken deccalın askerleri, bunu öyle sinsi ve bilinçli bir şekilde süsleyerek çocuklarımızın beynine işliyorlar ki aklınız hayaliniz durur.

Eskiden gökyüzünde gördüğümüz o masum gökkuşağının masumiyetini zaman içerisinde kaybettiğini şahit olmak çok üzücü.

Sembol olarak hemen hemen nerdeyse her üründe kullanır hâle getirdiler.

Çocukların anahtarlıklarında, oyuncak, kıyafet, defter, silgi, şemsiyelerinde vb. bir sürü eşyalarda çocuklarımızın hafızasına beynine yerleştirdikleri sembollerle eşcinselliği normalleştirme yolunda harıl harıl çalışıyorlar.

Peki, bizler ne yapıyoruz?

“Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik Lût kavmi size pek uzak değil.”

​​​​​​(Hud Sûresi /89. Âyet)

Oturduğumuz yerden kınayıp geçmek yerine, harekete geçmek gerek.

Neyle mi?

En azından o ürünleri almamakla.

O kıyafetleri çocuklarımıza giydirmemekle.

Çocuklarımızın okuduğu kitaplara dikkat ederek.

Çizgi filmlerini incelemeden sadece çocuk sizi rahat bıraksın diye eline telefonu verip kendi âleminize dalmamakla.

Çocuklarımızı muhakkak İslâm ahlâkı ile eğitmemiz gerekiyor.

Müslüman feraset sahibi olmalı!

Müslüman boş durmamalı!

Onursuzluğun, onur günü olur mu?

“Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz?”

​​​​(A’râf Sûresi / 80.Âyet)

Unutmayalım ki: Lût kavminde 33 sapkın uğruna 80.000 teheccüd namazı kılan ve inanan insanlartepki göstermedikleri için onlar da onlarla birliktehelâk oldu.

Allah bizleri ve yavrularımızı O’nun verdiği yeteneklere uygun, insanlara faydalı helal dairesini gözeterek hareket etmeyi nasip etsin.

Okuduğumuzu anlamayı ve Hakkı hak olarak bilip ittiba etmeyi, batılı batıl olarak görüp içtinap etmeyi nasip eylesin.

Bizlere vermiş olduğu onurla yaşayıp, sapıtan ve saptıranlardan olmadan bu dünyadan onur ve şerefimizle göçmeyi nasip eylesin.

Âmin…

Saygı ve duâ ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
İpek Özkayaalp Arşivi