Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu Nefret suçları ve Sivil Toplum

Nefret suçları ve Sivil Toplum

Türkiye’de bir dine, bir ırka ve bir kesime yönelik toptancı yaklaşımla kesin yargı içeren suçlama ve hakaretlere müeyyide getiren bir hukuki düzenleme bulunmuyor. İsteyen, istediği kesimleri aşağılayıcı ifadeleri kullanmak suretiyle toplumda bir algı meydana getirebiliyor.

Böylesi bir düzenleme olmadığı için de bu suçlar genel manada karşılıksız kalıyor. Kimileri camilerde işliyor bu suçları kimileriyse medya mahfillerinde.

İsveç, Danimarka ve Fransa gibi ülkelerde karikatürler veya sözde sanat eserleri üzerinden başlatılan bu saldırılar bugünlerde Filistin başta olmak üzere değişik kesimlere yönelik olarak yürütülüyor.

Böylece nefret ifadeleri ve fiilleri toplumda belli kesimlere yönelik bir propaganda aracına dönüşebiliyor. Söz gelimi ‘Filistinliler topraklarını sattılar’ biçimindeki Siyonist propaganda malzemesini ummadığınız kesimlerden duyabiliyorsunuz.

Ayrıca, Türk vatandaşı da olsalar birtakım insanlar İsrail ordusuna katılıp, masum Filistin halkına karşı katliam peşindeler. Bu konu ayrıca ele alınması gereken bir alan.

TCK’da din ve dince kutsal sayılan duyguların istismar ve aşağılanmasını içeren düzenlemeler mevcut. Ya da halkın belli bir kesimine yöneltilen ayrımcılık, hakaret ve ötesi saldırılar unutulmamış.

Ancak, genel ve sadece nefret suçlarını düzenleyen hükümlerin ye yetersiz ya da belli konuları dikkate almadan hazırlandığı söylenebilir.

‘Ermeni katliamı diye bir şey yok’ dedikleri için İsviçre ve Fransa gibi ülkelerde yargılanan vatandaşlarımızı hatırlayalım lütfen.

Aynısı ‘Yahudi soykırımı iddia edildiği boyutlarda değil’ diyenler için bile işletiliyor. Bu yasalar öyle abartılmış ki, Yahudi soykırımı yapamaz, Ermeni asla katliam yapamaz gibi bir noktaya taşınmış vaziyette.

Öte yandan, aynı başlıkla alakalı olarak; güçlü uluslararası tanınırlığı olan bir insan hakları örgütümüz de bulunmuyor.

Yıllardır mücadelesini verdiğimiz, ancak alandaki yetersizliklerden ve sivil toplumu sadece yardım amaçlı düşünen kesimlerin engellemesinden dolayı başarı elde edemediğimiz bir alan bu.

Elin Fransızı, İsveçlisi, Danimarkalısı geliyor, bizdeki insan haklarını araştırıp, aleyhimize raporlar yazabiliyorken bizler soykırıma maruz kalan Filistin, Bosna Herkes, Kosova, Arakan, Doğu Türkistan, Keşmir, Irak, Somali gibi ülkeler ve bölgeler başta olmak üzere kılımızı kıpırdatamıyoruz.

Sonra büyük büyük laflar ediyor, Cuma namazı çıkışlarında ya da meydanlarda adalet arıyoruz.

Peki, bu protestolardan muhataplarının haberi var mı?

Sahaya baktığınızda kendini bu konumda gören dünya kadar ‘kuruluş’ mevcut ancak bunlar birilerinin ‘arpalığı’ konumunda.

‘Sivil toplumculuk’ oynayan kişi ve kuruluşlar alana girmek, samimi biçimde fikir üretmek isteyenlere de engel oluyor.

Çok yazık.

Dünyanın mazlum coğrafyalarında hak ihlalleri her geçen gün katlanarak artıyor, buna karşın ‘vaziyet bu’ şeklinde bir durum tespiti yapmak bile mümkün değil.

Bölgesel bir güç olduğunu söyleyen Türkiye bunu yap(a)mayacaksa, kim yapabilir?

Bu konu maalesef ihmal edilmiş bir alan.

Yıllardır hep mağdur, hep aşağılanan, hep savunma pozisyonunda kalan bizleriz.

Bugün toplanacak, analiz edilecek, sınıflandırılacak ve arşivlenecek hak ihlalleri belki çok kısa sürede bir fayda sağlamayabilir.

Ancak, yarın bu bilgilerin işe yarayacağı, hesap sorulacağı şartların oluştuğu durumlarda elimizde veri olmazsa yapacak bir şeyimiz olmaz.

Bu konuları halen araştıran, soruşturan kuruluşlar ne kadar tarafsız, ne kadar iyi niyetli bilmiyoruz.

Türkiye’de birilerinin çarpıtma ve dikkatleri belli yönlere çekme konusundaki tutumunun aynısı küresel düzeyde de mevcut.

Kim, kime bilgi sağlıyor belli değil.

Nefret suçları konusunda altyapısı hazırlanmış hukuki platformda sivil girişimlerin bilgi, belge ve analiz yoluyla katkı sağlayacağı insan hakları alanına bugün her günden daha fazla ihtiyacımız var.

Konuya destek verebilecek kişiler ve kuruluşlarsa yeterli tepkiyi vermiyor.

İnsan hakları alanında yapılacak o kadar fazla iş var ki, başını kuma gömenler olayı örtbas etme derdindeler.

Adaletin kendiliğinden geleceğini düşünenler, yanılıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi