Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Musibetlerin Yarar Yönü Olabilir mi?

Musibetlerin Yarar Yönü Olabilir mi?

       Covid-19 salgınına bir başka açıdan bakabiliriz.

       Din dilindefitne, bela, imtihan, şer gibi kavramlar, anlam bakımından birbiriyle irtibatlıdır. Musibetler,  isabet edenlerin hayatında meydana getirdiği travmaların yanında; yeni bakış açıları, yeni davranış biçimleri ve yeni yaşam tarzları getireceğine inanıyorum. Acaba bu soruna maslahat açısından bakılamaz mı? Hayatımızda hayır ve lezzetlerin hepsi iyi olmadığı gibi, acı ve ıstırapların hepsi de kötü değildir. Nimetlerin ve felâketlerin tümü, insanları ibret almaya ve tefekküre davet etmesi yönüyle maslahattüründen olaylar olabilir. Birey ve toplumlar, acı ve ıstıraplarla iyi yönde eğitilebilirler. İnsan,  Allah’ın otoritesinin enginliğini kavramakla birlikte, O’nun kulu olduğu inancını idrak eder; belâ ve musibetler karşısında O’ndan yardım isteyerek O’na sığınır.Çünkü acı ve ıstırapları Allah’tan başka dindirecek ve giderecek bir güç yoktur.Dolayısıyla musîbetler, dinî ve manevî eğitimin önemli bir aracıdır.  İman yönünden birey ve toplumların olgunlaşmasına, karakter ve ahlaklarını düzeltmelerine vesile olabilir. 

       Başımıza gelen musibetler, elbette bir imtihandır. Bu musibetlerin bizden kaynaklanan,  bizim irademizle irtibatlı yönleri olabileceği gibi, bizim irademizin dışında olan boyutları da vardır.  Bizim irademizin dışında meydana gelen kötülükler karşısında tedbir alıp, sabır, dua ve namazla Yüce Allah’tan yardım istememiz gerekir. Bu tür musibetler, insanın ahlakî alanda olgunlaşmasının da bir sebebi olabilir. Mesela, hilm ahlakını kazanma bunlardan birisidir. Hilm, cehlin karşıtıdır. Cehil, insanda öfke patlamasıdır. Hilm ise, öfke patlamasını dizginleyebilen insanın erdemli bir tavrıdır.  Teenni ile hareket eden halim kimse, öfkesini kontrol eder, olaylar karşısında kendisini kaybetmez, aklına ve duygularına mukayyet olur, yenik düşmez.

       Şöyle bir düşünelim. Covid-19 bütün dünyayı tehdit ediyor. Binlerce insan göz göre göre ölüme gidiyor. Binlercesi yoğun bakımda ya da evlerinde izole olmuş durumda.  Henüz bu salgının bir ilacı, aşısı da yok. Varlıklı insanla, yoksul insan arasında çaresizlikten başka ne fark var? Sanki bütün farklar ortadan kaldırıldı.  O halde insanoğlu bir özeleştiri yapmalı.  Yatları, katları, arabaları, atları bir işe yaramıyor, artık. Slogan,  “evde kal.”  Onun için herkes,  bundan sonra heybesinde bulunduracağı önceliklerin  bir dökümünü yapmalı, varlığa;affetme, merhamet etme, şefkatle bakmayı öğrenmeli.  Sadece almayı değil vermeyi, kavgayı değil barışmayı, kötülüğü değil iyiliği, hesabi olmayı değilhasbiliği, adam kayırmayı değil liyakati, zulmü değil adaleti, tahrip etmeyi değil tahkim ve ikmal etmeyi  öncelikler listesine koymalıdır.

       Covid-19’un hatırlattığı tek şey, ölüm gerçeği. İslam’da hayatı anlamlandıran şey,  ölüm duygusudur. Bu duygu hayatı, disiplinli bir şekilde yaşamamızı öğretir.  Başta Yüce Allah olmak üzere, eşimize, dostumuza, nankörlük yerine, değerbilirlik ahlakını kazandırır. Bu sebeple, kendilerine covid-19 salgını isabet etmeyenler, isabet etmediği için Allah’a şükretmeli,  isabet edenler de tedaviye devam edip Allah’tan ümit kesmemelidirler. Çünkü sadece musibetlere maruz kalanlar değil, takınacakları tutumların belirlenmesi açısından maruz kalmayanlar da imtihan edilmektedir. Musibetler, manevi anlamda toplumları birbirine yaklaştırır. Karşılaşılan acı ve felaketlerin yardımıyla birbirlerinin duygularını paylaşırlar. Bu alanda uluslararası bir yardımlaşma ve dayanışmanın kapıları açılır.

       Netice, musibetler, istenmeyen olaylar zinciri olmasına rağmen,  İmam-ı Gazali’nin dediği gibi,kılık değiştirmiş iyilikler de olabilir.  Bunu zaman gösterecektir. Ayrıca birey ve toplumlar için musibetler,  hayatın anlamını ve ahlaki olgunlukları yeniden kazanmanın yolunu açabilir. Temizliğin önemi,  dengeli beslenme ve sağlıklı uyku düzeni alanında farkındalık bilinci kazandırabilir. Nasıl ki depremler,  yeni enerji kaynaklarının açığa çıkmasına vesile oluyorsa, korona virüsü gibi salgın hastalıklar da manevi ve ahlaki uyanışın bir sebebi olabilir.  Bu konuda bize düşen görev, “tedbir bizden, takdir Yüce Allah’tan” inancıyla hareket etmektir.

       NOT: Bütün kardeşlerimizin Berat Gecesini tebrik eder, bu gecenin günahlardan arınmaya ve korona virüs gibi salgın hastalıklardan kurtulmaya vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi