Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla El atmak ve el uzatmak

El atmak ve el uzatmak

Kavramları kavrayabildiğimiz ölçüde hayatımız anlam kazanır.

Kavramlara doğru anlam verdiğimiz müddetçe şahsiyet kazanırız ve doğru kullandığımız müddetçe de vebâlden uzak kalırız.

Hepimizin mâlumu olduğu üzere dil, bir kültürün en canlı taşıyıcısı ve tasarlayıcısıdır.

Hayatın en olağan faaliyeti iletişimdir ve iletişimin en temel aracı da dildir.

Nasıl ki bir bina tek tek tuğlalardan oluşuyorsa, iletişim sürecinde merâmı anlatan cümleler de kelimelerden ve kavramlardan oluşur.

Kavramlar, tek kelimeden oluşabileceği gibi birkaç kelime ile kardeşlik yaparak da deyim şekliyle karşımıza çıkarlar.

Birbirinin aynı olduğunu düşündüğümüz kavramlar, birbirinin yerine kullandığımız kelimelerle kurulabilir fakat yaşantıda birbirlerinin yerini tutamazlar.

İşte bunlardan ikisi:

El atmak

El uzatmak

‘El atmak’ kavramını kullanırken genelde kişinin kendine yönelik çabasını artırdığından bahsederiz.

Semih maske ve dezenfektan işine de el attı’ cümlesiyle örnek vermiş olursak, etrafta kol gezen duygu, merhamet değil menfaattir. Bu cümleyi, ‘el uzattı’ şeklinde kuramayız.

‘El uzatmak’ kavramı için ‘Türkiye, Sudan’daki yetimlere de el uzattı cümlesini kuralım.

Bu cümledeki ‘el uzattı’ kavramını ‘el attı’ kavramı ile değiştirirsek, Türkiye’nin merhametini yok saymış oluruz. Daha da kötüsü, Türkiye’mi suçlamış oluruz.

El uzatmanın merhameti, el atmadaki menfaat kokusu nedeniyle gölgede kalır.

Bu iki kavramı kullanırken, el uzatmanın güzelliğini, el atmanın rezilliğine kurban edemeyiz.

Kavramları kavramak, kavramları doğru kullanmaktan daha öncelikli değildir.

Bir kişiye hakkını teslim etmek ne kadar hayati ise, bir kavramı hakkı olan anlam ile kullanmak da o kadar önemlidir.

Birbirinin aynı gibi olan bu iki kavramın kazandırdıklarına da bir bakalım:

El atan ne kazanır?

El uzatan ne kazanır?

Dünyalık kazanç, el atanın yanına yanaşır, el atanın kulağına sürekli olarak menfaat fısıldar. Nasibine yazılmışsa, el atan menfaatine de kavuşur.

El uzatanın ilk kaybı(!) dünyalık kazançtan mahrumiyettir ama bu kayıp mahzuniyet ya da mahcubiyet ile sonuçlanmaz.

El uzatmakla kazanılacak bir gönül, göller dolusu servet ile ölçülebilir mi?

Gönülden ziyâde göller dolusu servet benim olsun diyerek el atan, hesâbını vermek zorunda olduğu yükü çoğaltır.

El uzatan ise yükünü azaltırken hesâbını kolaylaştırır. Sergilediği merhamet, ukbanın serveti olarak hissesine yazılır. İnancımız bize bunu söyler.

Şunları da ifâde edelim:

Hırs, el atmayı emreder.

El uzatmayı emreden ise histir.

El atan, ‘haris’ ismini kolayca iktisap ederken, el uzatan güzel insan bu düşüncesinin bir sonucu olarak Halis ismi ile müsemma olur.

El atmak, menfaat beklentisinin bir neticesidir.

El uzatmak ise, merhametin getirdiği bir güzelliktir.

El atmak kuvvete haklılık kazandırmanın bir yolu iken, el uzatmak kanaate kuvvet kazandırmanın kapısını aralar.

Yaşadığımız şu günler, el atma niyetiyle hırsını yüklenmiş insanlara da, el uzatma niyetiyle hissini kuşanmış insanlara da şahitlik etmektedir.

Ayakkabı imal eden işletmenin maske imalatına da el attığını ve 2 liralık maskenin 50 liraya satıldığını duyuyoruz.

Pazarın uygun bir yerinde poşetlenmiş ve ihtiyaçlı insanların ücretsiz alması için kurulmuş meyve ve sebze stantlarının varlığına da şahit oluyoruz.

Bütün bunlar, el atmanın ve el uzatmanın ete kemiğe bürünmüş halleridir. 

El atanın mı yoksa el uzatanın mı adının kayıtlara geçeceğini hepimiz biliyoruz.

Gâyesi ‘gök kubbede hoş bir seda bırakmak’ olan güzel insanlar, gâyelerine gayretlerini hizmetkâr kılarak ihtiyaçlı insanlara el uzatmaktadırlar.

En net tespit: Kavramın da ihtiyaçlı insanların da hakkını veren insanlar el uzatanlardır, el atanlar değil.

El atanların dünyalık kazançlarının her zaman garanti olmadığını da ifâde edelim. El atma niyetiyle hırsı galip gelenlerin, el uzatmanın merhametine karşı mağlup olduğunu kitaplar yazmaktadır.

Tam şu günlerde olanları da sonraki nesiller kitaplardan okuyacaktır.

Neyi mi?

Hırsından dolayı maske ve dezenfektan işine de el atan Semih’in maskesini, vatandaşına el uzatan ve her eve ücretsiz maske veren Türk Devleti’nin indirdiğini…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi