Lunapark Yağmuru 3
Tüneldeki normal biri değildi…
Yağmur laneti yıllar sonra geri gelmişti.
Her şey en başından başlıyordu.
Kâbusumuz tekrar alevleniyordu.
Korku tünelinin içerisinde 10-11 yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Yerinde duramıyor, nefes dahi alamıyordu. Kudurmuş gibiydi.
Gençler kapının önünden çocuğu izliyorlardı. Çocuk ise bundan habersizdi.
En sonunda dayanamayarak içeriye girdiler. İçeri de loş bir ışık vardı. O da kapıdan içeri giren gündüz ışığı sayesindeydi. İçerisi sanki yıllardır kullanılmıyor gibiydi. Oysa bugün bile kullanımdaydı. Çok rutubet vardı. Kızın üzerinde göz gezdirdiler. Onların aksine kızın üstü kupkuruydu. İçlerinden biri korku ile kıza temas etti. Evet, çocuk yanıyordu, alev alıyordu.
Dehşet içerisinde birbirlerine bakıyorlardı. Kızcağız yardım istiyordu. Genç adamın ise olanları aklı almıyordu. Ama bir şey yapmalıydılar. Çocuk ölüyordu. Toparlanmaları lazımdı.
Kızı da alıp arabaya bindiler. Süratli bir şekilde hastaneye varmışlardı. Doktorlar gördüklerinde bu duruma şaşırmadılar. Daha önce de rastladıkları bir şeydi ama bir tedavisi yoktu. O da ölecekti.
Doktorlar kızın vücut ısısını kontrol altına aldı. Ama ne fayda…
Bu olay gençlerde büyük bir etki bırakmıştı. Şoktan çıkamıyorlardı. En çok da genç adam…
Ona göre böyle bir şeyin olması imkansızdı. Hayal gördüğünü düşünüyordu. Ya da öyle umuyordu.
Ama ne hayal ne de gerçekti.
Genç adamın uykusu hafifledi hatta gözleri aralandı. Gözlerini açtığında evde olduğunu gördü ve hepsinin rüya olduğunu anladı. Arkadaşlarıyla lunaparka gitmemişti. Lunaparkta yağmur yağmaya başlamamıştı. Tünel, kız çocuğu hiçbiri yoktu. Okuduğu kitabın etkisinde kalmış olmalıydı.
Oysa rüya oldukça gerçekçiydi. Kitapta çok güzeldi. Belki bunları gerçekte yaşamak bile isterdi. Ama bu imkansızdan başka bir şey değildi.