Tuğba İnal
Tuğba İnal Atlıkarınca Duraktaki Roman 2

Atlıkarınca Duraktaki Roman 2

Okuduğu tweetler çok hoşuna gitmişti. Herkes kitaptan övgüyle bahsediyordu. Kitabın yazarının kim olduğu da tartışmalara sebep olmuştu. Kimi “ben yazdım, arkadaşım yazdı, yazarı tanıyorum” gibi tweetler atarken kimi kitaptan alıntılar paylaşıyor, kimi ise yazarla ilgili mizahlar yapıyordu. Bunları okurken büyük keyif almıştı.

İki gün sonra

Öğle saatlerinde zil çalmıştı. Gerek geleni gideni olmadığından gerekse iki gündür çoğunlukla kitabı düşündüğünden kargo geldiğini anlamak çok zor olmamıştı. Koşarak kapıyı açtı, heyecanla paketi aldı ve içeriye geçip kutuyu açmaya çalıştı. Aceleden eli eline dolaşıyor bir türlü beceremiyordu. En sonunda kutuyu parçaladı. Daha önceden görüntüsüne aşina olduğu kitap kapağı ile göz göze geldi. Okumak için sabırsızlanıyordu. Kitapta bu kadar çok abartılan ne vardı merak ediyordu. Arkasını çevirip tanıtıma göz gezdirdi. Sevmediği bir alışkanlığı olan kitabın son sayfasını okumaya yeltenecekti ki kendisini durdurdu ve ilk sayfayı açtı.

Bir atlıkarıncanın hikayesi. Daha doğrusu atlıkarıncaya binen, travması olan insanların hikayeleri. Birbirinden farklı hikayeler. Birbirinden farklı çıkarılan sonuçlar, verilen dersler. Her bir hikayenin sonunda gelen “vaov” hissi. Fakat bu vaovlar kitabın sonunda “ne oldu bana” gibi sorgulamalara dönüşür. Etkisinden çıkmak, ana fikri algılamak uzun sürebilir. Çünkü bu kitapta bir kitaptan fazlası vardır.

Kadın, kitabı bitirdi, normale göre daha hızlı bir sürede. Çünkü kelimeler, cümleler yabancı değildi. Bunlar kendi cümleleriydi. Arada kendisinin yazmadığı ama gerçekten yazması gereken birkaç cümle de vardı. Kalbine bir tutam sevinç, bir tutam hüzün, heyecan veşaşkınlık yerleşmişti.

Gözlerinden mutluluk göz yaşları dökülüyordu. Kitabı kaybettiği gün birisi bulmuş ve bastırmıştı. Kitap okunmuş ve sevilmişti. Bu hayatta en çok istediği şeydi. Ama şimdi ne olacaktı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuğba İnal Arşivi