KARDEŞLERE YÖNELMEK
Türkiye’nin içeriye kapanık, pasif olarak olaylara ve gelişmelere duyarsız ve kaderci çizgisinde son dönemlerde ciddi değişiklikler olduğunu hepimiz biliyoruz. Ülkemiz artık eleştiren, sorgulayan ve olması gerekene doğru çaba sarf eden bir görüntü sergiliyor. Bunundan ne kadar mutlu olsak azdır.
Her gün coğrafyanın en ücra köşelerinde kayda değer çalışmalar üretiliyor. Bilimsel toplantıların yanı sıra kamuoyu oluşturmaya, toplumda belli bir bilinç seviyesi temin etmeye dönük boyutları ihmal etmemek gerekiyor. Ülkemizin dinamizmi insanlarına ve kurumlarına yansımış.
Bu kapsamda geçtiğimiz Cuma günü başlayan ve hafta sonunda da devam eden bir etkinliğe ev sahipliği yaptık. Daha önce de gündeminize taşıyıp, dikkatinize sunduğumuz meşhur Balkan Kardeşlik Köprüsü projemiz.
Oralardaki kardeşlerimize tekrar kucak açmak, onların derdiyle dertlenip, sevinçlerine ortak olmak üzere başlattığımız bir proje. Başbakanlık desteğiyle ve Selçuklu Belediyesi’nin ortaklığıyla Hikmet İlim ve Sanat Derneği olarak yürüttüğümüz girişimimizle Baklanlara bir kez ve güçlü bir şekilde yöneliyoruz.
Geçtiğimiz dönemlerde pek çok çalışma yürütülmüş, belli adımlar atılmış. Ama bu çalışmalar hep amatör, hep kurumsal çerçeveden yoksun bir şekilde yürütülmüş. Kolay değil, Balkan coğrafyasının beş ülkesinden kardeşlerin bulunup, çıkarılması. Kolay değil, oralarla aramıza örülmeye çalışılan yüksek zihinsel ve maddi duvarların yıkılması.
Hamdolsun projemizin bu ayağında bu yönde kayda değer başarılar ortaya koyabildik. Diğer aşamalarında da destekleyeceğimiz bu girişimle beraber artık oralardaki kardeşlerimizle ilişkilerimizi sağlıklı ve kurumsal temellere oturtabileceğimiz bir çerçeve vücuda getirilmiş olacak.
Projemize Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı destek verdi. Selçuklu Belediyemiz destek verdi. STK’larımız da desteklerini esirgemediler. Böylece şehrimizde ve ülkemizde üç farklı ayak bir arada çalışmış, birlikte geleceğe dönük bir boşluğu doldurup, eksikliği gidermiş oldular ve oluyorlar.
Üç günlük çalışmalar ortaya koydu ki, dünyanın başka coğrafyalarında bizim gibi yaşayan, bizim gibi düşünen ve bizim güldüğümüz şeylere gülen, ağladığımız şeylere de ağlayan kardeşlerimiz mevcut. Yalnız değiliz.
Gene öğrendik ki bu kardeşlerimizin bizden çok fazla beklentileri var. Bizi tekrar dirilmeye, ayakları üzerine kalkmaya ve sorumluluk almaya çağırıyorlar. Bu anlamda görevimiz ve sorumluluğumuzun çok fazla olduğunu gördük.
Çok çalışmalıyız. Çok çabalamalıyız. Tarih bize bunu dayatıyor, kaderimiz bize bunu yapmamızı emrediyor.
Oysa biz ne kadar basit şeylerle oyalanıyoruz. Terör denen bir bela bulaştırıldı. Kurtulamıyoruz bir türlü. Ama ikisi birbirinden bağımsız değil. Biz dışarıya yöneldikçe, dışarıdakilere kucak açmaya çalıştıkça üzerimize daha fazla pislik atılıyor. Terör azdırılıyor.
Evlad-ı Fatihan Kardeşlik Köprüsü projemiz bize daha başka şeyler de öğretti, öğretecek. Biz de öğrendiklerimizi milletimizle paylaşacağız. Sizlere sorumluluklarınızı hatırlatacağız. Kendimize bu yönde bir rota tayin edeceğiz.
Projemize destek veren, programlarımıza katılan, laf değil icraat üreten kurumlarımıza müteşekkiriz. Milliyetçilik, ümmetçilik, Türklük, Müslümanlık lafla olmuyor. İcraat gerekiyor. Konya bu anlamda genel bir değerlendirmeyle başarılı.
Kasım sonunda Saraybosna’da düzenleyeceğimiz Balkan Zirvesi, Konya Buluşmasında ortaya çıkan ilkeler çerçevesinde düzenlenecek. Bizi sadece izlemeyin lütfen.
Acaba, bugün milletim, tarihin, kardeşlerimiz için ne yapabilirim, diye kafa yorun. Bu sözler önce kendi nefsime sonra yarası, tasası, kaygısı olan herkese.
Yapılacak o kadar çok şey var ki…