İcraatlarla yola devam
AK Parti’nin iktidara gelişinin 19. yılı kutlandı. Doğal olarak sosyal medya başta olmak üzere herkes kendi meşrebine göre yorumlarda bulundu. Görmek istemeyene ne anlatırsanız boş. İdeolojik olarak at gözlüğü takanları, takım tutar gibi parti tutanları görmezden gelmek en doğrusu. Utanmadan AK Parti 19 yılda ne yaptı diye soruyorlar. Ekonomi, eğitim, ulaştırma, sağlık, savunma sanayi gibi farklı onlarca başlıkta binlerce icraatı, eseri sayınca da yüzleri kızarmadan 19 yıldır iktidardalar, onların yerinde başkası da olsa aynını, hatta daha fazlasını yapardı diyorlar. İnsan sakin kalıp küfretmemek için kendisini zor tutuyor(!)
Burada AK Parti onu yaptı, bunu yaptı diye sıralayacak değilim. Merak eden çok rahatlıkta her alanda yapılan icraat ve eserlere ulaşabilir. Son olarak Dicle Nehri üzerine yapılan Ilısu Barajı bile en canlı kanlı örnektir. 67 yıl önce planlanan baraj ekonomide yaşanılan o kadar sıkıntıya rağmen milyarlarca lira harcanıp yapıldı. Sözde ekonomi çöktü, ülke bitti, battı ama yatırımlar aynı hızda devam ediyor. Mesele parti meselesi falan değil. Bunun gibi yüzlerce yatırımı görmezden gelene, küçümseyene nankör denilir. Hükümeti farklı alanlardaki icraatlarıyla eleştirebilirsiniz lakin beş kez eleştiriyorsanız en az bir kez de takdir etmeniz beklenir.
Muhalefetin başta kendi seçmen kitlesi olmak üzere vatandaşın büyük bir kısmında yol açtığı sosyolojik zehirlenme yüzünden, her şeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan nefreti üzerinden okumaya çalışıyorlar. Hükümeti özellikle ekonomi üzerinden eleştirince her şey bitmiş oluyor. İktidara gelirlerse nasıl çözüm bulacakları meçhul. Daha kimlerle iktidara gelecekleri, büyük, küçük ortaklar arasında nasıl bir rant kavgası verileceği de meçhul. Öte yandan iktidara gelmeden millete ayar vermeye, racon kesmeye başladılar. Kılıçdaroğlu Kanal İstanbul ihalesine girecek yerli ve yabancı şirketleri açık açık tehdit etti. İktidara gelirse, yandaş diye niteledikleri basın-yayın organlarına el koyacakları önceden aynı partiden Gürsel Tekin söylemişti. Bürokratlar başta olmak üzere memurları da tehdit etmeye başladılar. Günün birinde iktidara gelmeden şimdiden korkuyu iktidar etmeye çalışıyorlar.
Aynı Kılıçdaroğlu geçtiğimiz yıl AK Parti’ye oy veren öğretmene ben öğretmen demem demişti. Kılıçdaroğlu ve partisi böyle konuşurken elbette ortakları da bir şeyler yapmalı, söylemeli. İyi Partili Lütfü Türkkan geçtiğimiz günlerde bir şehit yakınına senin bacını… deyip galiz küfür etti. Bu Türkkan’ın ilk icraatı da değil. Daha önce kaçak çiftliğindeki yıkım çalışmalarını takip eden bir gazeteci aralarında Türkkan’ın şoförünün de bulunduğu dört kişi tarafından dövülmüştü. Aynı ittifakın küçük ortağı olan Temel Karamollaoğlu’da bürokrasideki lüks makam araçlarını falan eleştiriyordu. Sunucu doğal olarak sizin makam aracınız ne diye sordu. Cevap Mercedes oldu. Tabi direkt olarak değil, biraz kem küm, biraz ağızda yuvarlayarak…
Yani demem o ki daha iktidara gelmeden bu kadar falso veriyorlar. Gündüz gözüyle attıkları yalanları, özür dilemek bir yana pişkince sırıtmalarını falan biraz Google taraması yapsanız ulaşabilirsiniz. Bir de iktidara gelecek olsalar vay halimize. Toplumda kendilerini destekleyenlerin dışında küçümsemedikleri, tehdit etmedikleri kesim kalmadı, işi açık açık küfretmeye vardırdılar. Ondan sonra yerseniz iktidar milleti kutuplaştırıyor. Siyaset, muhalefet bu kadar ayağa düşmemeli. İktidarı eleştirmek başka şey, milletin aklıyla alay etmek başka. Sırf Cumhurbaşkanı Erdoğan nefretini ambalaj olarak kullanıp, her türlü dalaverelerinin üzerini örteceklerini sanıyorlar. Maalesef çoğu zamanda başarılı oluyorlar.
Bu noktada AK Parti’ye düşen muhalefetin seviyene inmeyip icraatlarıyla yola devam etmek olmalı. Vatandaşın ortak derdi ekonomi. Salgının etkisi elbette görmezden gelinmemeli ama işin sonunda sıkıntı da ortada duruyor. AK Parti ekonomi de yaşanılacak düzelmeyle çok rahat bir şekilde 2023 seçimlerini de kazanabilir. Çünkü muhalefetin hali ortada. Temel belirleyici ekonomi olacak bu akıldan çıkarılmamalı…