İhsan Görücü
İhsan Görücü Gemleyebilene Dost, Yemleyene Düşmandır Nefis

Gemleyebilene Dost, Yemleyene Düşmandır Nefis

Ruhumuzdur nefsimiz. Ölümü tadacaktır sonunda. “İki kaşımızın arasından ayaklarımızın tırnaklarına kadar külli vücudumuzu saran büyüklükte ama salih amellerimizle ve itaatle kendisine karşı galip gelebileceğimiz, yenebileceğimiz, küçültebileceğimiz varlıktır nefsimiz.

Nefs, kulun kendisi veya özü anlamına gelmektedir. Zahiri veya batını-açık/gizli- dünyaya hem ahirete bakan hisleri, duyguları, maddi manevi hal ve hareketleri ile yaşadığı hayatındaki heva ve hevesleriyle bireyin bizzat ruhu demektir kısaca.

Ruh ve kalp manalarında da kullanılmıştır nefs kelimesi. Şeriat ilimlerinde ise “Kulun içindeki manevi istek-arzu gücüne nefs denilmiştir. Nefs kelimesine tarih içerisinde pek çok anlam yüklenmiştir islam alimleri tarafından. Bir kısmı şunlardır: “Can, kalb, benlik-enaniyet-, kan, iç, kimse, beden, izzet, görüş, kötü göz, arzu, yücelik, bir şeyin özü vs.

NEFS İSTEKLERİN ODAĞIDIR

Bütün varlıklara yön kazandıran, yön veren manevi güçtür nefis. Yani bu anlamada nefs yaşadığımız hayattaki bütün isteklerin merkezidir. İnsanız, ruh ve cisimden-beden meydana geldik ama ulema “İnsanın ruhu onun nefsidir” buyurmuşlardır. Hayatın idamesi için insanın yemeye içmeye, öğrenmeye ihtiyacı vardır ve bu ihtiyaçların çıktığı ve şekillendiği yerdir nefis diyor yazar S. Ahmet Akdoğdu.

Hayatın devamı için gerekli olan hatta olmazsa olmaz olan şeylerdir aslında nefsimizin istekleri sevgili okuyucu ammaa velakin nefsimiz başıboş bırakılmaya gelmemektedir. Nefis başıboş bırakıldığı zaman her gün dijital platformdan bol bol izlediğimiz cinayet, yolsuzluk ve gayri ahlakilikler ekin gibi bitmekte ve hayatı yaşanmaz kılmaktadır malumunuz olduğu üzere.

Kulun yeme içme, soluk alıp verme, barınma, uyuma, sahip olma arzuları nefsin normal istekleridir. Ancak bu istekler başıboş bırakıldığında, kul cahil, cimri , hasetçi, gözü doymaz aç gözlü, azgın-saldırgan, sapıtmış, gururlu-kibirli çirkin bir varlık haline gelebilmektedir. Çünkü nefisin iki tarafıda keskindir hem iyi hem kötü varlık haline getirme yeteneği vardır. Nefsi ıslah ve terbiyeyi başka yazılara havale ediyorum inşallah.

İSLAMIN KISTASLARIDIR NEFSİ HİZAYA GETİREN

Nefis şeytanın kandırmasıyla zamanla kendisini büyük-ilah- görmeye, had hudud tanımayan doyumsuz olmaya başlar. O noktada kendini, işlevini unutur. Sahibini yoldan çıkararak sapıklığa ve azgınlığa sürükler. Aslında Şems suresinde 7-8. Ayeti kerimelerinde bildirildiği üzere “Nefse, isyanı da takvayı da, hata yapmayı, aşırı istekleri ve Allaha itaati de öğreten Allah’tır.”

İNSAN SINANMAKTADIR

Evet yine ayeti kerimenin devamı olan Şems 9-10 uncu ayeti kerimelerinde belirtildiği üzere insan sınanmaktadır. İslam, kul ile nefsinin istekleri arasına itidal-denge getiriyor. Meşru-helal arzu ve istekleri ile gayri meşru-haram istekleri arasına kesin sınır koyuyor. K.Kerimde iki yerde yüce Allah Teala ‘nefse yemin’ etmekte, bizi uyarmakta dikkatimizi çekmektedir. “Nefse ve onu şekillendirene; ona fücurunu(bozukluğunu/isyanını) ve takvasını(korunmasını/itaatini) ilham edene yemin olsun(Şems 7-8) Ve devamen kıyamet gününün hemen ardından nefse (Kendini hesaba çeken, levvame özelliğindeki nefse) de yemin etmektedir(Kıyamet 1-2) Yüce Allah CC doğrudan nefse hitap ederek onu cennetini hakederek cennetine girmeye davet etmektedir. Fecr suresi 27-28. Ayeti kerimelerinde; “Ey mutmain-huzura eren itaatkar- nefis! Razı olmuş ve kendisinden razı olunmuş olarak Rabbine dön!” buyurulmaktadır.

VİCDAN İÇERİNİN SESİDİR. NEFSİ EMMAREYİ-KÖTÜLÜĞÜ EMREDEN NEFSİ DENGELER

Halk arasında insanı Allaha ve islamın bildirdiği yüce doğrulara, hayırlara yönelten, iyi ve kötüyü ayırt etmesini sağlayan nefsin bu yönüne vicdan demektedir. Malumu alinizdir ki sevgili okuyucu kitabı kerimimiz K.Kerim, nefsin yalnız olumsuzluğa meyilli ve tek yönlü olduğunu kabul etmemektedir. Kur’an’a göre insanı sürekli kötülüğe çağıran nefsin hevasına karşın, onu daima iyiliğe çağıran nefsin VİCDANI da vardır. Bundan dolayı insan, içinde, kendisini sürekli olarak iyiye-doğruya çağıran şaşmaz bir pusulaya sahiptir. Vicdan tesmiye edilen nefsin bu tarafı, bir manada doğruya yönelten Allah’ın içimizdeki sesidir. İnsan bilgili ve bilinçli olarak ve sürekli bu sese kulak verdiği ve K.Kerimde gösterilen temel prensipleri tam olarak kavradığı takdirde, hem dünyada hem ahirette tökezlemeyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İhsan Görücü Arşivi