Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Gazze ve Beyrut Bataklığında Debelenen Siyonistler

Gazze ve Beyrut Bataklığında Debelenen Siyonistler

İşgalci İsrail, Gazze’de saplandığı bataklıktan çıkamamanın hıncını çıkarmak için Batı Şeria ve Beyrut’a saldırmaya devam ediyor. Kara savaşına kısmen giren ve ağır kayıplar veren Siyonistler, hava gücü saldırıları ile kuyruğu dik tutmaya çalışıyor.

Tarihte görülmemiş bir cinayete imza atan İsrail, yasak olmasına rağmen çağrı cihazına ve telsizlere monta ettiği patlayıcılarla binlerce Lübnanlıyı katletti ya da yaraladı. İnsanlar organlarını kaybetti. Bu aşağılık saldırı karşısında uluslararası güçler sessiz kaldı. Böylece, bu insanlık suçunu onaylamış oldular. Arkasından kan içici İsrail, başta Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah olmak üzere Hizbullah’ın üst düzey liderlerini katletti. Gazze’de başarılı olamayan Siyonistler, Gazze’nin partneri olarak gördükleri Hizbullah’ı ortadan kaldırmak için yola çıktıklarını söylediler. Ama iş öyle olmadığını gördük. Şimdilerde Beyrut’ta sadece Şiilerin yaşadıkları mahallelere saldırmakla kalmadılar, diğer mahallelere de saldırılarını artırdılar. Amaçları Beyrut’u enkaza çevirmek ve Lübnan’ı tamamen ilhak etmek.

Hatırlayalım. Hasan Nasrallah’ın suikastla katledilmesinin ardından eski İsrail Başbakanı Yehud Olmert CNN’e şunları söylemişti: “Nasrallah’a düzenlenen suikastla Hizbullah zayıflamıştır. Çağrı cihazı ve telsiz cihazları ile yapılan bombalı saldırılarda Hizbullah üyeleri ağır kayıplar vermiştir. Bu durum çözüm için uygun zaman oluşturmuştur. Artık Hizbullah’ın gücü zayıflamıştır. Denge tamamen İsrail’in lehine değişmiştir.” Göreceğiz bakalım.

Diğer taraftan Siyonistlerin baş destekçisi Trump’ın damadı Jared Kusher ise, başta Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve arkadaşlarının suikastla öldürüldüğü günün, İbrahim Anlaşmasının imzalanmasından bu yana Ortadoğu’da en önemli gün olduğunu, her iki büyük olayın Siyonist İsrail’in lehine geliştiğini söyledi.

Gerek Olmert’in ve gerekse Ksher’in sevinç gösterilerine rağmen, İsrail için kuzey halkının evlerine hala dönememiş olmaları büyük psikolojik bir yıkımdır. İsrail ne kadar havadan korkakça ve kalleşçe Filistin ve Lübnan halkını vurursa vursun istediği amacına ulaşamayacaktır. Çünkü kara savaşı ancak savaşın seyrini belirler. İsrail açısından kara savaşı denemeleri hep büyük kayıplar ve hüsranla sonuçlanmıştır. Zaman her şeyin ilacıdır. Bu bir kurtuluş savaşıdır. Bu haklı mücadeleden toprakları işgal edilmiş Müslüman halklar zaferle çıkacaktır. Zalimler ise kaybedecektir. Pek yakında İslam milletleri ve tüm mazlum halklar olarak Siyonistlerin Gazze ve Lübnan bataklığında çamura batmış eşek gibi debelendiklerini göreceğiz. Çünkü zulmün sonu hüsran ve yenilgidir.

İsrail hem Gazze ve hem de Lübnan savaşında büyük kayıplar vermektedir. ABD ve Batının desteği olmasaydı çoktan felç olmuştu. Onların destekleriyle ayakta güç bela durmaktadır. Ekonomisi çökmüş, iş yerleri kapanmış, enflasyon dibe vurmuş ve işgalci halk derin travmalar yaşamaktadır. İsrail direniş örgütleri tarafından vurulan kentlerini ve ölülerini göstermemek için korkunç karartmalar uygulamaktadır. Katil Netanyahu ve askeri liderlerin bir yıl boyunca kendilerini yoran Gazze çamuruna batmaları, tutukluları kurtarmak veya direnişi ortadan kaldırmakta başarısız olmaları kuduz köpek misali Batı Şeria ve Aziz Kudüs’e saldırmalarını beraberinde getirmiştir. Bu çaresizliğin ve yenilginin bir göstergesidir.

Siyonist liderlerin her birisi tam bir yalan makinasıdır. Dünyanın gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. Ama artık onların yalanlarını vicdanlı insanlar yutmuyor. Yüzlerine vuruyor. Siyonistlerin bu yalanlarından birisi de Hizbullahın ve Hamasın yeteneklerinin yarısını ortadan kaldırdıkları yalanıdır. Siyasilerin aksine Siyonist askeri komutanlar ise, bu iddiayı reddetmektedirler. Onlar, siyasilere, acele etmemelerini, beklemeleri gerektiğini söylemektedirler. Bu da bir avuç Müslümanın Allah’ın yardımı ile Siyonistlere kök söktürdüğünü göstermektedir.

İsrail’in tüm saldırılarına rağmen hedeflerine hala ulaşamamış olmasını analiz eden Maariv gazetesi, Siyonistlerin an itibariyle durumunu 1939’da 2. Dünya savaşının başlamasından önceki arife durumuna benzetmektedir. Kim ne derse desin Gazze’de işlenen soykırımın üzerinden bir yıl geçmesine, onlarca bomba atılmasına ve korkunç yıkıma rağmen İsrail Gazze’de başarısız olmuş ve çamura batmıştır. Oradan çıkması kolay olmayacaktır. Siyonist Başbakan Netanyahu, Hizbullah’ı Gazze’ye destek vermekten ayırmak ve yerinden edilen yerleşimci İsrail vatandaşlarının kuzeye dönüp güvenliklerini yeniden kazanmalarını sağlamak amacı ile Lübnan’a yöneldiği yalanını yaymaktadır. Siyonistlerin Beyrut’a saldırmasının asıl amacı, sapkın ideolojilerini gerçekleştirmenin bir parçasıdır. Bu da arz-ı mev’ud safsatasıdır.

İsrail medyasının bildirdiğine göre milyonlarca Siyonist; Hamasın, Hizbullah ve Husilerin attıkları füzelerden korunmak için ilk defa sığınaklara kaçmak zorunda kalmışlardır. Bu korkuyu derinden hisseden Netanyahu ve savaş kabinesi de toplantılarını çukur adı verilen korunaklı sığınaklarda yapmaktadır. Sığınaklara girmek, Siyonistlerin psikolojilerini derinden etkiliyor ve siyasi karar vericilerde de korkunç travmalar yaratıyor. Onun için gittikçe hırsız yerleşimciler yerlerinden edilmekle kalmıyor, fırsatını bulan yurt dışına kaçıyor. Siyonist yönetim halkına türlü gelecek vaatlerde bulunmasına rağmen bu kaçışı durduramıyor. Siyonist medya, Lübnan sınırına yaklaşan askerlerin korkunç bir şekilde ölümünü, milyonlarca dolara varan tankların Lübnan’a girmeden patlayıcılarla imha edildiklerini yazıyor. Direniş cephesinin bu güçlü savunması hem Siyonist askerleri ve hem de halkı delirtiyor. İsrail bu kayıplarını ne kadar saklarsa saklasın, bütün dünya kıyısından ucundan helikopterlerin ölü ve yaralı Siyonist askerleri taşıdıklarını görüyor. Adeta Hizbullah ve Hamas Siyonistlere lisan-ı halle şu mesajı veriyor:

“Yenilmeyeceğiz, yok olmayacağız, direneceğiz ve Yüce Allah’ın izni ve yardımı ile kazanacağız.” Biz de bu duaya ümmet olarak “âmin” diyoruz. İnşallah İsrail’in zevali ve Müslümanların zaferi yakındır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi