El birliği ile hocanın başını yediler…
Uzun zamandır Konyaspor ile ilgili yazı yazmıyorum. İlk yarının ardından niyetlendim olmadı, belki de elim gitmedi, nasipte Aykut hocanın ardından veda yazısı yazmak varmış.
Konyaspor’da işler geçen sezonun ikinci yarısından beri iyi gitmiyordu. Bu sezon ise tamamen kötü gitti. Sebep olarak çok şey söylenebilir. Sezon başında transferde hata yapıldı. Geçen yıl takıma önemli katkı sağlayıp ayrılan üç hücum oyuncusunun yeri doldurulamadı. İleride yaşanılan sıkıntıya rağmen defans hattında ise oyuncu fazlalığı vardı. Kısacası kadro planlamamız doğru değildi. Burada sorumluluk Aykut hocadan fazla yönetimdedir. Kulübün mali yapısının iyi olmadığı söyleniyor. Her şeye rağmen az ama nokta transferlerle takım toparlanabilirdi. Fakat bu yönde bir adım atılmadı…
Olayın matematiğine bakacak olursak Konyaspor’un yerinde herhangi bir takım, Aykut hocanın yerinde de herhangi bir hoca olsaydı şimdiye kadar elli kere yollar ayrılırdı. Fakat ne Konyaspor herhangi bir takım ne de Aykut hoca herhangi bir hoca değil. Biz öyle zannediyorduk, demek ki öyle değilmiş(!) Aykut hoca Konyaspor’un vizyonuydu. Takımı sıradan, düşmemeye oynayan Anadolu takımı kimliğinden çıkarıp, önemli başarılar sağlamıştı. Yeni dönemde hedef yüzüncü yılımızda şampiyonluğa oynayacak bir takımdı. Olmadı, oldurmadılar. Burada; geçmişi çok çabuk unutan, gönlünde büyük takımlara yer verip, eşantiyon niyetine hobi olarak tribünlere gelen, Konyaspor’u da sadece iyi günlerinde tutan taraftarın da vebali yok değil…
Yıllarını Konyaspor’a verip her ligde takımı destekleyen vefakârların yanına monte olan, son üç-beş yılda peydah olmuş eşantiyon taraftarlar, takım, asıl tuttukları dört büyükler gibi oynayamadığı zamanlarda Aykut hocaya yüklenmeye başladılar. Onların takımla aidiyetleri alınan skorlara göreydi. Emin olun takım 4-5 maçlık bir seri yakalasaydı Aykut hocadan daha büyüğü olmayacaktı. Bunlar o kadar eşantiyon ki geçen sezon birkaç maç kötü gidince Rıza hocaya da sallamışlardı. Rıza hocanın vizyonu Konya’ya yetmiyor diye falan ahkâm kesiyorlardı. Akılları sıra Rıza Efendi diye aşağıladıkları Çalımbay bu sene başarılı olunca “Rıza hocanın kıymetini bilemedik, onun ahı tuttu” falan diye yerseniz günah çıkarmaya başladılar.
Rıza hocanın geçen yıl gönderilmesi doğruydu emin olun biraz daha dursa takım yine kötü gidecekti. Rıza hoca özünde iyi biri ama bazen gereksiz yere konuşuyor. Konyaspor’da 8 numaram yok diye takılmıştı. Şimdi Sivas’ta durduk yere Diagne parasına takım kurduk diye polemik yaratıyor. Sivas böyle devam ederse sezon sonuna kalmadan Rıza hocanın ayrılacağını söylemek kâhinlik olmaz(!) Eşantiyon taraftarları bir yere kadar anlıyoruz da yerel basında geçen sezon Rıza hocaya sallayan skor yazarlarının bu sene fazla sesi çıkmıyor. Yüzsüz olanlar ise hiçbir şey olmamış gibi dün övdükleri Aykut hocayı şimdi yerin dibine sokmakla meşguller.
Aykut hocanın gönderilmesinin yanı sıra zamanlaması da yanlış oldu. Devre arasında yollar ayrılmıyorsa sezon sonuna kadar sabredilmeliydi. Ligin alt tarafındaki takımların hali düşünüldüğünde Konyaspor’un düşmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Takım ligin ikinci yarısına biraz ivme yakalayarak başlamıştı. Yeni transferlerin katkısıyla birkaç haftaya her şey daha iyi olabilirdi. Fakat el birliği ile hocanın başını yediler… Aykut hocanın kıymetini nasıl bilemediğimizi önümüzdeki sezonlarda hocanın yeni başarılarını gıpta ile izlerken fark edeceğiz ama geç olacak.
Aykut hocanın ardından Bülent Korkmaz’ın takıma katkısı nasıl olacak, Konyaspor ligi hangi noktada bitirecek bilinmez. Fakat olması gereken ligin son maçının ardından takımın durumu ne olursa olsun yönetimin şapkasını önüne koyup düşünmesidir. Yılların emeğiyle yeniden inşa edilen takım, iki sezon olmadan ne hallere düştü. Konyaspor sıradanlıktan uzaklaşıp vizyon sahibi, büyük hedefleri olan bir takım olacaksa bu vizyona sahip adımlar atılmalıdır. Aksi halde yüzüncü yılımızda hangi ligde olacağımız belli olmaz…
Not: Bu yazı Göztepe maçından önce, oynanan oyun ve skordan bağımsız bir şekilde yazılmıştır(!)