Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla Diyanet ve metaverse

Diyanet ve metaverse

Gün geçmiyor ki toplumlar yeni bir şey ile sınanmasın…

Son büyük sınamanın kovid 19 ile yapıldığı yönündeki hissiyat kaynaklı bireysel tespitimize onay beklemiyorum.

Son iki yıldır, ulus devletlerinin kovid 19 perdesinin arkasında bir şeyler ile tehdit edildiklerini ve sözde tedbir adı altında milli ekonomilerinin bir darboğaza sokulduğunu düşünüyorum.

Dünya, bir büyük kıtlığı konuşmaya başlamışsa ve bu durum sözde salgın hastalık olan kovidin son demlerinde gıda ve enerji fiyatlarına hemen yansımışsa, buraya nasıl gelindiğini sorgulamayan bir kafa, tam da küresel çetenin istediği bir kafa olsa gerektir.

Durum böyle değilse, dünya zenginlerinin servetlerini ikiye katlamalarını izah edebilecek birini can kulağıyla dinlemeye hazırım. Şayet bunu anlatacak kişi, küresel çeteye beynini satmamışsa…

Dünya, bulaşmak için insan seçen bir salgın hastalığı da son iki yılda tanımış oldu. Ne hikmetse, bu salgın hastalık zengini daha zengin hale, ulus devletleri de ekonomik olarak bir uçurumun kenarına getirdi.

Ve küresel çete sözde salgının son deminde yine boş durmayarak, insanların kafasına geçirdiği maskeyi, sözde yeni bir evrene açılan metaverse gözlüklerine dönüştürüverdi.

Bu öyle bir dönüşüm oldu ki, kovide karşı maske takarken yüz bin insana bulaşan bu virüsün, maskeler çıkarıldıktan sonra niçin sadece on bin kişiye bulaştığını sorgulayabilecek bir zihin berraklığımız bile kalmadı.

Bir metaverse çılgınlığı, gözlere gözlüklerin bir bayram sevinciyle geçirilmesine kapı araladı ve ne hazindir ki bu bizde en üst düzeyde kabul gördü.

Millî Eğitim Bakanlığı, metaverseye geçiş için alt yapı hazırlıklarının başladığını, şimdiden ilan etti.

Ben, kafama bir gözlük geçireceğim; o gözlük bana, içinde bulunduğum evren dışında bir evrene kapı aralayacak; kurgulanmış insan tipleri ve siluetleri ile muhatap olacağım ve o sanal evrende canım ne isterse yapacağım. Bütün bunları bir gözlükle becereceğim…

Ha bir de dünyanın istediğim yerinden arsaları kapatma imkânım olacak ve sanal gayrimenkul piyasasına da giriş yapmış olacağım.

Bu ahval içinde; bal ile sunulan bu zehiri, vakit geç olmadan görmeliyiz diyor, hissiyatım.

Gerçekliğin muadili, sanal olanda kendini kabul ettirmiş olursa, yaratılış kodlarının anlamsız hale getirilmesi için bir büyük savaşın başladığını, bizden önce büyüklerimiz, büyük bildiklerimiz, irfan ile yüklü zannettiğimiz teşkilatlarımız görmek zorunda değil mi?

Bunları bana hissiyatım söyletiyor.

Ve yine hissiyatım sorar ki; ülkemin Diyanet teşkilatı bu metaverse meselesine neden iki çift laf etmez?

Bu paralel kavramının, feto ve beyni satılmış itleri yoluyla paralel devlet olarak milletin başına bela olduğu yetmezmiş gibi, şimdi bir de paralel evren adı altında zihinler iğfal edilmeye çalışılıyor.

Fetoya, itlerine ve fikirlerine karşı 15 Temmuz’dan önce neredeyse tek bir uyarıcı kelamı olmayan Diyanet Teşkilatının, şeytan işi bir pislik olduğu apaçık ortada olan metaverse saçmalığına karşı da tek bir kelam etmeyişini çok manidar buluyorum.

Bu konunun bu zamana kadar tek bir cuma hutbesinde bile yer almaması bir büyük gaflettir, kanaatimce.

Yoksa biz boşuna mı kuruntu yapıyoruz?

2013 ila 2016 yılları arasında feto ve itlerinin bu ülkenin başına bela olacak dediğimiz onlarca yazımıza karşı, en yakınımızdaki arkadaşlarımız bile bizi aşırı davranmakla, ‘cemaat’ diyerek masumlaştırdıkları ihanet çetesine haksızlık yapmakla itham ediyorlardı. Ve o dönemde Diyanet’in Fetö’ye karşı tek kelamı yoktu.

Şimdi de mi aynı olacak, sorusuna, Diyanet’in bu zamana kadarki tavrı korkarım ki bir cevap vermiş durumda. Diyanetten ümidimizi de kesersek, kime bel bağlayacağız?

15 Temmuz’dan önce Fetö’ye lafı olmayan, 15 Temmuz’dan sonra Fetö’nün kitaplarını kütüphanelerinden ancak temizleyen Kültür Bakanlığını ve metaverse saçmalığına ilk sahip çıkan Millî Eğitim Bakanlığını göreve çağırmayı ise boş buluyorum.

Diyanet, bu metaverse hakkında iyi ya da kötü birkaç kelam etmek zorundadır. Biz kuruntu yapıyorsak, bizi rahatlatsın; yok eğer bir büyük tehlike geliyorum diyorsa, ilk onlar fark etsin. Yakışan budur.

15 Temmuz’dan önce Fetö hakkında yazdıklarımız, bizi haklı çıkardı fakat bu Milletin kaderi uçurumun kenarına kadar getirildi. Allah korudu.

Paralel devlet belasına karşı vakitli feraset sergilemeyen Diyanet, hiç olmazsa paralel evren belasına karşı vaktinde tedbir alsın ki, varlığının bir kıymetinin olduğunu yeniden anlayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi