Bir Ölür Bin Diriliriz!
13 Kasım 2022 Pazar günü, İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi'ndeki hain terör saldırısı tüm Türkiye’yi ekran karşısına kilitlerken maalesef yine, yeniden ciğerimiz yandı. Altı senedir unutmuş olduğumuz şehirlerimizdeki terör, 6 masum vatandaşımızı bizden alıp onlarca vatandaşımızı da yaraladı. Şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. BAŞIN SAĞOLSUN TÜRKİYE'M.
Biliyorum bu acının tarifi yok. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Eli kanlı terör örgütü PKK, nerdeyse 40 yıldır ülkemizin, milletimizin başına musallat olmuş durumda. Her fırsatta yanımızda olmaktan dem vuran müttefiklerimizin(!) sınırlarımızın ötesinde, bize karşı kurduğu ve hâlen daha beslemeye çalıştığı örgütlerden biri olmaya da devam ediyor PKK!
Bu hain terör örgütüne katliam yaptırabilmek onu ayakta tutmak için elbette ciddi finans kaynakları gerekli. Bunlardan sadece biri yılda 1,5 milyar dolar gelir getiren uyuşturucu. Bunun da dış destekçilerin yardımı ile yapıldığını tabii ki bilmekteyiz.
PKK’nın içerdeki siyasal uzantılarını da unutmamak gerekir. Zira dış güçlerin devşirdiği hainler her zaman var olmuştur içimizde: Yarım ağız konuşan, PKK bir terör örgütüdür diyemeyen, yapılan bu hain terör eylemlerini şiddetle kınayamayan vasıfsızları da bunlara eklersek liste çok daha kabaracak maalesef. Bu terör örgütünün adeta uydusu şeklinde hareket eden, bunların ağa babalarının direktifleriyle konuşanlara gelince de bunların yarım ağız taziyeleri bana göre yok hükmünde!
Hem yurt içinde hem yurt dışında vatanımızın satıh müdafaası için en tabii hakkımız olan terörle mücadelede hep şiddetle karşımıza dikilen sözde müttefiklerimiz, hayret edilecek şekilde teröristleri desteklemeye devam etmekte.
Her fırsatta Türkiye’nin birlik ve beraberliğini hedef alarak insanların huzurunu kaçırmaya çalışan bu hain terör örgütü de maalesef bunlardan cesaret alarak kadın, erkek, çocuk ve hatta kundaktaki bebeklere bile acımayarak binlerce masum insanımızın; asker, jandarma, emniyet mensubumuzun; öğretmen, doktor, işçi... Kardeşlerimizin canına kıydı. Onları merhametsizce katletti. Binlerce kişiyi ise yaraladı. 40 yıldır binlerce eve ateş düşürdü; gözü yaşlı analar, acılı eşler ve yetim kalan onca çocuğun ahı ve şehitlerimizin kanı elbette yerde kalmayacaktı.
Sayın Cumhurbaşkanımız'ın yüreğimize su serpen, "Bir gece ansızın gelebiliriz!" sözü bu kez, Irak'ın kuzeyi ve Kuzey Suriye semalarında göründü.
20 Kasım 2022 Pazar günü, hain terör saldırısına karşı “Hesap Zamanı!” başlığı ile sadece Türkiye değil tüm dünyayı ekran başına kilitleyen “Pençe-Kılıç Hava Harekâtı” başlatıldı. Taksim'de yapılan hain terör saldırısının hesabını sormak için Hz. Muhammed'in ordusuna, Şanlı Türk Silahlı Kuvvetlerine, “Vur!” emri verildi.
Teröristler tarafından Irak ve Suriye’nin kuzeyinde bulunan ve üs olarak kullanılan terör yuvaları tam isabetle yerle bir edilmeye başlandı. Toplamda 89 hedef imha edildi. Üstelik bir tek masumun burnu kanamadan yapıldı harekâtlar. Dedik ya biz Hz. Muhammed'in ordusuyuz, tek bir masuma zarar vermek bizim ASLA YAPMADIĞIMIZ, YAPMAYACAĞIMIZ BİR İŞTİR!
“Size Savaş açanlara siz de Allah yolunda savaşın. (Fakat savaşmayan ihtiyar, kadın ve çocukları öldürerek) aşırıya gitmeyin.”
(Bakara Sûresi / 190. Âyet)
“Birleşmiş Milletler Antlaşması (BMA)’nın 51. maddesinden doğan meşru müdafaa hakkımız çerçevesinde” gerçekleştiği Milli Savunma Bakanlığı (MSB) tarafından açıklanan "Pençe-Kılıç" hava harekâtımız, Rusya’nın kontrolünde olan Suriye hava sahasının Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) terör örgütü PKK/PYD/YPG’yi vurmak için başlattığı bir operasyon olarak Türk ve dünya kamuoyuna duyuruldu.
Müttefiklerimizden(!) alışık olmadığımız tavırları görmeye başladık. Bunu biraz sorgulamak gerek diye düşünüyorum.
Bugün, eskiden alışmış olduğumuz Doğu ve Batı Bloku ya da diğer adıyla komünist ve kapitalist bloku ikilisi kalkmış; yerine emperyalist devletlerinin karşısına düşman olarak İslâm ülkeleri konmuştur.
Burada göz ardı etmememiz gereken önemli bir husus var:
Batı’nın, Rusya’nın veya daha başka ülkelerin bu işleri sadece dini duygularla yapmadıkları gerçeği. Elbette çok büyük menfaatler var ortada. Bunların menfaatleri için yapamayacakları insanlık suçu yok. O yüzden şunu asla unutmayalım hep aklımızın bir kösesinde kalsın: Küfür, tek millettir ve “Domuzdan post, gavurdan dost olamaz!”
Tabiri caizse bu sözde dost ve müttefiklerimiz birbirlerini yese de mevzu biz yani İslam'ın son kalesi Türkiye olunca yine, yeniden bir araya gelirler. Dedim ya bunu sadece "dini" yaklaşımla açıklayamayız. En büyük etken menfaatler yani bunların sömürü düzenine karşı koyan hep biz olduk. Tarihte de şimdi de. Unutmayın Sayın Cumhurbaşkanımız: "Dünya, beşten büyüktür!" derken Türkiye Yüzyılı'nın ilk kıvılcımını çoktan yakmıştı. Emperyalist vahşetin kanlı taşeronu PKK'nın bizden aldığı ilk şehidimiz Jandarma Onbaşı Süleyman AYDIN’ı, evinde katledilen 9 aylık Muhammed bebeği, Ayaz ve Nupelda kardeşleri, 13 yaşındaki Diyar’ı, 11 aylık Bedirhan bebeği ve annesini, Eren BÜLBÜL’ü, Ecrin ve Yağmur'u unutmadık; unutmayacağız.
Bu saatten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Merhamet etmeyene merhamet yok!
Yiğit düştüğü yerden artık kalktı, şimdi eski defterlerimizin açılıp hesapların sorulacağı vakitler geldi.
“Kendilerine savaş açılan (mü’min)lere, zulme uğradıklarından dolayı (artık savaş için) izin verildi.”
(Hac Sûresi / 39. Âyet)
Allahu Teâlâ hazretleri düşmanın şerrinden onlardan gelecek zararlardan, kötüden, zalimden, fâsıktan, fâcirden, müşrikten, kâfirden, münafıktan başta şu anda cephede olan Mehmetçiğimiz olmak üzere, milletimizi ve vatanımızı muhafaza eylesin. Rabbimiz toplu olarak ülkemize sulh u salâh, geçtiğimiz bu zorlu süreçte şanlı ordumuza güç kuvvet ve zafer ihsan eylesin.
Gazamız mübarek ola…
Âmin
Saygı ve duâ ile…