Ömer Tokgöz

Ömer Tokgöz

Bilumum Günleri Kutlama Kılavuzu

Bilumum Günleri Kutlama Kılavuzu

Böyle bir kılavuz yok, olsa da fena olmaz. Ortalıkta fevkalade günler enflasyonu var. Furya halinde hepimiz bir kervana katılıp habire mesaj trafiği dönüp duruyoruz. Bilumum günleri kutlama kılavuzu diye bir aforizma çalışmam olmuştu. Sosyal medyanın da yaygınlaşması ile bizde köpürtülüp duran bir de ıvır zıvır günlere methiye döşeme gayretkeşliği vardır. Şu gününüz kutlu olsun, bu gününüz hayırlı olsun gibi.

Yapılan kutlama ve tebrikler sonrası ne yapan kişide ne de gündeme alınan obje/nesne/olgu hakkında ertesi gün müspet olarak bir gelişme var mı? Kimin hayatında olumlu bir değişme veya moda deyimle farkındalık olarak gelişme oluyor? Tabii ki hiçbir şey. Gün enflasyonuna dönüşmüş bu tutum ve tavırlar için amiyane tabirle laf olsun torba dolsun işleri de denilebilir. Kambersiz düğün olmaz kabilinden kutlama yapma beyhudeliği de denilebilir. Güya ciddiyetle ele alınan işin özü ne durumda ve ıskalandı mı? güçlendi mi? belli değil.

Bu bağlamda kültürel hegemonya etkisinde kendi değerlerine yabancılaşmanın ve başkalarına öykünmenin altını da kalınca çizmek lazım. Bazı günler bize ithal olarak ve baskın bir kültür emperyalizmi olarak geldi. Hiç dünyaya lanse edilmiş bizi anlatan ve gündem yapan bir yerli ve milli gün yok yani. Azgın piyasa ekonomisi ekseninde kapitalistçe tüketimi azdırmak adına duygu ve ticaret sömürüsü yapılan günler giderek yaygınlık kazandı.

Günler enflasyonu içinde kılavuz gerekliliği başlığı bana ait. Literatüre daha önceki yıllarda katkım olsun diye yazmıştım. Mottom ise günlere karşıyım, tecimsel indirimlere razıyım şeklinde idi. Hala aynı fikirdeyim, ben mi? dondum, etraf mı? ilerleme kaydetti, anlamadım gitti.!

Sosyal medya sayfalarında da çoğunlukla dönüp dolaşıp, a günü, b günü kutlu olsun, kandil, mübarek perşembe gecesi kutlanıyor. Sanki hayırsız cuma varmış gibi hayırlı cumalar, resmi bayramlar vs. gönderilip duruyor. Kendi paylaşımlarımda ve yönetmekte olduğum Konya Eski ve Yeni Fotoğraflar sayfasında bu tür paylaşımları prensip olarak yayınlamıyorum. Kopyala kes yapıştır capsler ile uydum kalabalığa şeklindeki fuzuli şagil gün kutlamaları herkes için kabak tadı verdi.

Birilerinde niye bugün ve kamusal günleri duyurusu merakı var bilemedim. Yok 24 Kasım öğretmenler günü, yok. 8 Mart Kadınlar günü, 14 Mart doktorlar günü, 5 Mayıs Hemşire, 14 Mayıs Ebeler günü, Mimarlar günü, 1 Mart Muhasebeciler günü vs. diye say say bitmez. Neredeyse yıllık ajandanın her gününde önemsiz olmayan bir gün ve hafta yok gibi.

Hatta bazen takvimde yer kalmadığı için haftalar bile çakışıyor. Mesela Ahilik haftası ile Din Görevlileri haftası gibi çakışan kutlamalar var. Artık yapılacak yeni günlere 365 günlük takvimdeki günler bile yetmiyor. Her sosyal olguya bir gün, her kuruma bir hafta belirleyip hediye ediliyor ve gündem yapılmaya çalışılıyor. Bir de devlet adamı, şair, yazar, mutasavvıf gibi önemli şahısların ölüm yıldönümü ve doğum günü kutlamaları var.

Türkiye’de hangi günler ve haftalar kutlanıyor diye araştırdım. Genellikle bu günler eğitim, sağlık, meslek günleri, sosyal olaylar olarak ön planda tutulmuş. Tümünde öğrencilere, hizmet sunulan vatandaşa ve kamuoyuna bu günlerde farkındalık kazandırmak amaçlanıyor. Ne kadar gün ve hafta var denildiğinde ise net bir rakam ve söz sahibi tek bir kurum gözükmüyor. Bazı bakanlıklar ve kamu kurumları ile üniversiteler bunları listeleyip web sayfalarında duyurmuşlar. Öyle ya önemli bir gün varsa en başta protokol, kamu kurumları ve okul müdürleri ıskalamasın diye düşünülmüş olabilir.

Günler ve haftalar olarak tek tek saydığımızda Türkiye’de toplam 184 ayrı gün ve hafta etkinliği var. Ortalama bir yıl içinde kutlanan 148 ayrı gün ve 36 ayrı hafta etkinliği yapılıyor. Gün enflasyonu ve yoğunluğu var demiştim. Özellikle 1-7 Mart haftasında 3 ayrı kutlama yapılıyor. En yoğun ay ise Mayıs ayı, bu ayda 25 ayrı kutlama yapılıyor. En gariban ay ise üç kutlama yapılan Ağustos ayı olmuş. Sıcak yaz ayı ve tatil yapılan dönem olduğu için olacak etkinliklerden nasibini bu kadar almış. Bu sayılara ilave olarak mahalli kurtuluş günü olarak yaklaşık 250 civarında kutlama töreni yapılıyor.

Kutlama yapılan bazı günlerde karşılaşılan çakışmalarda pek çok. Örneğin 5 Aralık'ta ve 22 Aralık'ta 4 ayrı gün var, 10 Ocak, 21 Mart, 3 Mayıs ve 15 Mayıs tarihinde ise üç ayrı gün aynı takvim gününde kutlanıyor. Yedi ayrı günde ise çift kutlama birlikte yapılıyor. Günler içinde bizi ne kadar ilgilendirdiği ve alakadar ettiği şüpheli olanlar da yok değil. Pi günü, dünya emoji günü, dünya pilotlar günü, dünya arkadaşlık günü, dünya televizyon günü, dünya çikolata günü gibi. (https://toplumsalkatki.erdogan.edu.tr/tr/page/2024-yili-onemli-gun-ve-haftalar-takvimi/6145)

Günleri kutlamak için yoğun bir efor sarf edilen ülkemizde en az 148 gün var + 36 hafta x 7 gün= 252 gün kutlama yapılıyor. Bir yılda toplam 400 gün olmak üzere çoğunluğu kamu kurumları, STK’lar ve sade vatandaş olarak zaman harcıyoruz. Bu kadar kutlama için boş vaktimiz var mı? Ya da niye bu kadar kutlama israfı yapıyoruz? Bu kadar insanın başka işi gücü yok mu? Üzerine bir de 11 ayrı milli ve dini günleri ve 16 gün resmi tatil ve bayram günlerini de unutmayalım. Bir yılda toplam 416 gün mesaj trafiği, etkinlik yoğunluğu ve tebrik trafiği var demektir.

Yani ülkemizde 365 gün içinde günler yetmediği için bazı aylara ve günlere ilave olarak 51 gün daha fazladan kutlama yapılmaktadır. Kültür bakanlığı ve MEB bakanlık sayfası ile bazı kaymakamlık sayfaları ve bazı üniversite web sayfalarında yer alan programlar ise birbirinden farklılık gösteriyor. Bu anlamda tek bir kuruluş tarafından tüm günleri gösteren bir günler kılavuzu yayınlanması amme menfaatine bir çalışma olacaktır. 2012 yılında yayınlanan 3073 sayılı Ulusal ve resmi bayramlar ile mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve tarihi günlerde yapılacak tören ve kutlamalar yönetmeliği resmi kutlamalar için rehber olarak önemli bir işlevi olsa da sosyal hayata yönelik bir boşluk söz konusudur.

Günleri araştırırken dört ayrı kamu kurumunun sayfasında listelenmeyen bazı günler dikkatimi çekti. 19 Mart dünya uyku günü, 23 Mart meteoroloji günü, 10 Nisan polis günü, 22 Mayıs Dünya süt günü, 30 Haziran emeklilik günü, Dünya astroid günü, 16 Ağustos Hacı Bektaş veliyi anma günü, 31 Ekim Dünya tasarruf günü gibi. (https://www.avansas.com/blog/2024-ozel-gunler-ve-resmi-tatiller)

Belki popüler olan ve olmayan günler diye de bir fasıl açmak lazım. Bir blog sayfasında dünyada eğlenceli günler diye bir sıralamada ise 12 ay 365 günün hepsinde ayrı ayrı etkinliklere yer verilmiş. Kökeni bilinmeyen ve resmi olmayan günler yaklaşımı ile insanlar rutin günlerin dışına çıkmaya çağrılıyor. Hayallerini erteliyorsan bugün tam senlik diye de bir not düşülmüş. Her ay için başat bazı günler ise şöyle: (https://www.flypgs.com/blog/dunya-eglenceli-gunler-takvimi/)

13 Ocak Hayallerini Gerçekleştirme Günü (Make Your Dreams Come True Day),

07 Şubat Kartpostal Atma Günü (Send a Card to a Friend Day)

01 Mart Tek Başına Tatil Planlama Günü (Plan a Solo Vacation Day)

14 Nisan Gökyüzünü İzleme Günü (Look up the Sky Day)

09 Mayıs Avrupa Günü (Europe Day)

19 Haziran Boş Boş Gezme Günü (Sauntering Day)

11 Temmuz Yalnızları Mutlu Etme Günü (Cheer Up the Lonely Day)

17 Ağustos İkinci El Mağazalar Günü (Thrift Shop Day)

16 Eylül Taş Toplama Günü (Collect Rocks Day)

20 Ekim Ay İzleme Günü (International Observe the Moon Night)

21 Kasım Dünyayı Selamlama Günü (World Hello Day)

14 Aralık Christmas Kazağı Günü (Christmas Jumper Day)

Mesela ülkemizde 30 Eylül -6 Ekim ise sigorta haftası imiş. Özel sigorta şirketlerinin günü yani. İşçi olarak sigortalı olmanın ve SGK’nun fazileti ise her yıl 16 Mayıs haftasında SGK haftası olarak kutlanıyor. Ayrı ayrı zamanlarda etkinlik yapmak yerine ikisi bir arada olamaz mı? Risklere karşı sigorta yaptırmanın önemi ve sosyal güvencenin fazileti diye kutlansa daha iyi değil mi?

En meşhur ve kafaların karışık olduğu gün ise 8 Mart günü. Tam ismiyle Alman sosyalist Clara Zetkin tarafından 1910'da Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı'nda önerilen bir kutlama günü kabul edildi. O tarihten itibaren 8 Mart, Dünya Sosyalist Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır. Bizde ise 1974 yılından itibaren 8 Mart’ta hiç kimse bu kavramlara atıf yapmadan sanki her normal kadının hatırlanma günüymüş gibi yansıtılan kapitalist bir çizgide kutlanmaktadır. Başkalaşım, algı ve imaj operasyonu tamda bu demektir. Tipik Cengiz Aytmatov tarifiyle mankurtlaştırma operasyonu desem söz meclisten dışarı biraz ağır kaçacak ama durum bundan ibaret.

Sosyalist emekçi kadın gününü sen Birleşmiş Milletler olarak çevir dünya kadınlar gününe ve seyreyle başkalaşımı… Bu yıl 8 Martı gündem yapanlar ne sosyalist Alman Clara Zetkin’ den ne SSCB güdümünde yapılan 2.Sosyalist enternasyonal kararından haberdar değiller. Bir de herkes kadınlara hediye almak üzere Türkiye'de çiçekçiye ve mağazalara koşturur değil mi? Bırakalı felsefi bağlamını, çiçekçilik sektörü için İyi proje değil mi?

8 Mart günü herkes işine geldiği gibi kendi penceresinden güya önemli bir kutlama yapıyor. Kadını yüceltme adına her ideolojiden insan uydum kalabalığa diyerek sosyal medyada paylaşım yapıyor. Gözlemlediğim kadarıyla güya sağcı, solcu, İslamcı, Türkçü, Kürtçü, devrimci, maço, feminist veya sade vatandaş olanlar kadının değerini paylaşan kişiler ile dolup taşıyor. Kadın severlik adına körlerin fili tarifi gibi kel alaka noktalara 40 tane kadın vurgusu yapılıyor.

Ertesi gün ise değişen bir şey yok. Kadına şiddet olanca hızıyla devam ediyor. Gerçek hayatta ise toplumsal şiddet anaforunda kadınlar ayakta kalmakta zorlanıyor. Erkekler tarafından en çok şiddete maruz kalan ve öldürülen kadın olgusu ise bir tezat olarak Türkiye’de yaşanıyor.

Dünya ve Türkiye işçilerinin sendikal tarihi üzerine çalışmaları olan hocam Dr. Yıldırım Koç ise Amerikan işçi sınıfı tarihinde böyle bir olay olmadığının altını çiziyor: “Sosyolog Dr. Yıldırım Koç “internette 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü” diye sorgulayın. Çıkacak yazıların önemli bir bölümünde, gerçeklerle en ufak bir ilgisi alakası olmayan efsaneler anlatılıyor. İnanırsanız, siz de bu kervana katılıyorsunuz ve yazınızda bu “bilgiyi” kullanarak ajitasyon yapıyorsunuz. Temma Kaplan, Feminist Studies (C.11, no.1, Bahar 1985, s.163-171) dergisinde yayımlanan makalesinde, 8 Mart 1857 tarihinde böyle bir grevin yapıldığına dair bir belge bulunmadığını belirtmektedir. Bakabildiğim Amerikan işçi sınıfı tarihlerinde de böyle bir greve ilişkin bilgiye rastlayamadım.” demektedir. (https://yarinlar.com.tr/yildirim-koctan-8-mart-itirazi-tarihi-kaynaklarda-yer-almiyor/)

Avrupa’da ve ABD’de endüstriyel kapitalizmin gelişme evresinde kadın emekçilerin katlandığı birçok trajedi oldu. Kuruluş evresinde idealist bir memur sendikacısı olarak 8 Mart gününe herkes gibi sempati duymuştum. Son gelişmeler ışığında sosyalist ve feminist Clara Zetkin tarafından oluşturulmuş feminist ve sosyalist eksende bir anma ve ütopya günü olarak görmek daha makul geliyor. Sembolik ve ideolojik yaklaşımlardan ziyade kadının toplumsal statüsü ve sorunları, iş yaşamında karşılaştığı sorunları ise bir realite olarak her yerde karşımıza çıkıyor.

14 Şubat Sevgililer günü ise ayrı bir alem. Mayıs ayında kutlanan kadınlar günü ile aynı format içinde birçok nitelik harmanlanarak kutlama yapılıyor. Bir zamanlar Erkekçe isimli porno dergisini yöneten Hıncal Uluç ise bugünü memlekete ben getirdim, ben aleme lanse ettim diye övünçle röportajlar vermişti.

Mesela engelliler gününü ele alalım. 3 Aralık engelliler günü veya 16 Mayıs engelliler haftası binlerce engellinin ve ailesinin hayatında ne tür bir olumlu etki veya sağaltıcı etki sağlıyor? Reel olarak bir engelli bireyin ve ailesinin neler çektiğini ve hangi sıkıntılar yaşadığını ancak kendileri çok iyi bilir. Konya doğumevinde vakumla doğum yaptırılarak çocuğu engelli bıraktırılmış bir ebeveyn olarak buna en ziyade vakıf olan/empati yapanlardan biriyim. İş ve İşçi Bulma Kurumunda/İşkur sakatlar ve eski hükümlüler servisinde memuriyete başladığım için yıllarca edindiğim mesleki tecrübem var. Engelli psikolojisi, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon, istihdam konularında katkılarım oldu. Hayat engelliler ve aileleri için başka bir yerde duruyor. Elhamdülillah onca gönül kırıklığı ve sosyal dezavantaja rağmen mahdum engelli bir işçi olarak Allah’a sonsuz şükürler olsun ki kendiyle barışık hayatını sürdürüyor.

İşin bir de kara mizah boyutu var, bir engelli niye engelini kutlasın yani? Ya da bazıları ne güzel engellisin sen diye mi? Tebrik etmeli. Öteden beri yapılan yanlış bir etkinliği de anmadan geçmeyelim. Engelli bireylere bir gün askerlik yapma ve bir gün düğün yapma etkinliği de tam bize göre bir saçmalık. Güya asker olmayan erkek adam yerine konulmaz, gelin olmayan ve düğünü olmayan kız da kadın sayılmaz diyerek sembolik bir yalan rüzgârı etkinliği yapılıyor. Sonra o engelli erkek ve engelli kızı tüm engelleri ve toplumsal kaderi ile baş başa bırakıyoruz. Hiç oturup düşündük mü? Muhayyel bir engelli haftası hangi engelliye ve normal insana ne tür bir fayda veya kazanım sağlıyor? Toplumun en az % 10 ‘u engelli, kalanı da engelli olmaya aday iken daha ciddi işler ve bilinçlendirici reel adımlar atmak gerekmez mi?

Günleri belirleyen tek bir otorite bulunmuyor. Bazılarında söz sahibi olan ulusal veya uluslararası BM gibi kuruluşlar, çoğunlukla kamu kurumları, bazı STK’lar ve sosyal medyada gün furyası estirenlere sormak lazım. Sade vatandaşa, normal insana değer verme günü diye bir şey var mı? Edilgen biçimde bugün ve haftaları kutlamak, gündem yapmak neyi değiştiriyor? Bence sadece bir haftalık bir zaman dilimi ilan edelim. Tüm kutlamaları ve anmaları da o zaman içinde yapalım. Bir kara mizah da ben yapayım. Ivır zıvır günler diye Hz. Google’de veri madenciliği yaparken rast geldim: Bir de dünya tuvalet günü varmış. (https://10haber.net/yazarlar/serdar-turgut/gecmis-dunya-tuvalet-gununuz-kutlu-olsun-)

Yazının başında bilumum günleri kutlama kılavuzundan bahsettim. Ciddi ve gerçekten lazım günler için böyle bir kılavuz aslında herkese lazım. Yoksa dünyanın kutlamaya doymadığı sıradan günler için kılavuz gerekmiyor. Bir yılda 416 gün kutlama yapma koşuşturmacasına ve enflasyonuna da ivedilikle bir son vermek lazım. Sosyal medya köpürtmesi ile uydum kalabalığa deyip iletilerin künhüne vakıf olmadan bu türden günleri kutlama kervanına ise katılmamak gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Tokgöz Arşivi