Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Asrın Felâketi

Asrın Felâketi

6 Şubat 2023 günü saat 4,5 sularında Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 şiddetinde, yine aynı gün 13,30 sıralarında da 7, 6 şiddetinde ikinci bir deprem meydana geldi. Bu yıkıcı deprem etkilerini; Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye, Malatya gibi 10 ilimizde gösterdi.

Uzmanların dediğine göre 500 atom bombasının muadili olan bu deprem, binlerce vatan evladının ölümüne, binlercesinin de yaralanmasına yol açtı. 13,5 milyon insanın yaşadığı bir büyük alanda meydana gelen bu felaket; Suriye, Mısır, İsrail ve Lübnan gibi ülkelerde de hissedildi.

Asrın felaketi olarak nitelendirilen bu depremin bugüne kadar dünyada eşi, benzeri olmadığı ifade ediliyor. Özellikle gece vakti ve kış günlerinde meydana gelen bu depremin yol açtığı can kayıpları ve yıkımlar daha da arttı.

Depremin ilk gününden itibaren devlet-millet kaynaşması kendisini gösterdi. Aziz milletimiz devleti ve hükumetiyle birlikte depremzedeler için ne yapabilirim? Sorusunu kendi vicdanına sordu. Herkes büyük bir seferberlik ruhuyla hareket ederek gücü nispetinde yapabileceklerini eyleme döktü. Bu korkunç deprem sadece Anadolu insanının vicdanını harekete geçirmedi aksine, dünyada birçok insanın vicdanını da harekete geçirdi. Vicdan hareketi, hem devletler ve hem de halklar düzeyinde sürdü.

Hasım ve dost olduğumuz birçok ülke arama ve kurtarma ekiplerini gönderdi. Bu ekipler ülkemizin resmi ve sivil arama-kurtarma ekipleriyle birlikte günlerdir enkaz altından bir canlı vatandaşımızı kurtarmak adına canhıraş bir çığlıkla gece-gündüz görev yaptı. Bunların haklarını ödeyemeyiz. Her bir kahramanımıza dua etmeliyiz.

Bu deprem sadece depreme maruz kalanları değil, maruz kalmayanları da derinden dağladı. Memleketimizde gözyaşı dökmeyen insan kalmadı. Televizyonlara bakamaz hale geldik. İçimiz kan ağlıyor. Millet olarak deprem bölgelerine kilitlendik, enkaz altından gelecek bir sese hepimiz kulak kesildik. Bir evladımız, bir vatandaşımızın kurtuluşu umutlarımızı artırdı. Herkesin dilinden: “Allah’ım! Enkaz altında hiçbir kardeşimiz kalmasın!” duaları yükseldi.

Anadolu insanını asıl fiili dualarda gördük. Deprem bölgesinde neye ihtiyaç varsa- ekmek, gıda, su, fener, ilaç, giysi vb.- herkes devletiyle-milletiyle seferber olarak bu ihtiyaçları karşılamaya koştu. Anadolu’dan tırlar deprem bölgelerine malzeme taşıyor. Yaralara merhem olmaya çalışıyor. Bu infak ruhu asla kaybolmamalıdır.

Depremin yıkıcı etkisi asıl bundan sonra kendisini gösterecektir. Enkaz altından kurtarılan çocuklar annesiz-babasız ya da anne-babalar çocuklarını kaybetmiş olacaklar. Çok dramatik acılar yaşanmaya başladı. Hele o çocukların, annelerin, babaların kurtuldukları anda arama-kurtarma ekiplerine söyledikleri ilk mesajları yüreklerimizi dağladı. Belki devletimiz giden canları geri getiremeyecek ama yıkılan şehirlerimizi yeniden eskisinden daha sağlam olarak inşa edecektir.

Şu anda bir seferberlik halindeyiz. Deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımıza sosyal devlet merhamet ve şefkat kucağını açtı. Onların isteklerine göre otellerde ya da misafirhanelerde vatandaşlarımız evleri yapılıncaya kadar misafir edilecekler. Hatta ilk yardımlarla birlikte kira yardımları da yapılacak. Ama elbette hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu millet bu acıları içine gömmesini bilir. Şimdiden diğer şehirlerimizde yaşayan insanımız kardeşlerine evlerini-barklarını açtı. Tam bir ensar-muhacir ruhuyla onları bağrına bastı ve basmaya da devam ediyor. Bu milletin mayasında yardımlaşma ve dayanışma ruhu var. Elbette bu merhamet ve yardımlaşma ahlakı gücünü dinimizden ve diyanetimizden alıyor.

Bu tür büyük felaketlerin beklenmedik pozitif sonuçları da vardır ve olacaktır. Acıları paylaşma, acılara maruz kalanlarla kalmayanları birbirine yaklaştırmaya da sebep olacaktır. “Kötülüklerin zımnında bir iyilik vardır” sözü bir defa daha gerçek olacaktır. Doğal afetler ve musibetler, yerine göre nice düşmanlıkların ve husumetlerin ortadan kalkmasına, kardeşliğin, dayanışma ve yardımlaşma ruhunun canlanmasına sebep olabilmektedir. Devletimizin yetkilileri depremin ilk gününden itibaren milletimizle dayanışma içinde olan yabancı devlet ve kuruluşları mutlaka not etmekte, yeri geldiği zaman onlara karşı da şükran borçlarını ödeyecektir.

Netice olarak, Rabbim böyle ağır imtihanlarla hiç kimseyi sınamasın. Bu depremden de çıkarmamız gereken sonuçları çıkarıp bundan sonra ona göre adım atmayı nasip etsin. Vefat eden kardeşlerime Yüce Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil ve kâmil şifalar diliyorum. Milletimizin acısını paylaşan, elinden ne geliyorsa yapan herkese şükranlarımı sunuyorum. Bu tarifsiz acı karşısında, bir defa daha milletimizin büyük bir millet olduğu açığa çıkmıştır. Hepimiz bu milletin bir evladı olmakla övünebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi