Ömer Tokgöz
Ömer Tokgöz Arabamı koydum iğde ağacı altına

Arabamı koydum iğde ağacı altına

İğde ağacı mübarek bir ağaç, kokusu herkesi mest eder, meyvesi bir hoş tad bırakır, kırmızı kırmızı don giymiş gelinciğe benzer. Su ve sulama istemez, kurak yere yakışır. Köln bülbülü Yüksek Özkasap 45’lik plak döneminde “atımı bağladım iğde dalına” türküsünde iğde ve kır at motifini seslendirmiş. Beyaz atlı geldi geçti buradan gibi 1970'lerin efsane türkülerinde de aynı çizgi var. Türkiye’de at olgusu tarımsal hayatın unsuru ve ulaşımda ana eksen olarak yer alır.

Kır at, iğde dalına veya ağaca bağlanan nakil aracı olarak at efsane bir varlık. Modern kent yaşamı içinde değil ata binmek veya gidip bağlanacak bir iğde ağacı kalmadı. Konya’da eski ve yeni arterlerde altına arabanızı park edecek bir iğde ağacına rastlamadım. Peki otomobili AVM’ye park ettim veya arabaya bir depo benzin aldım gibi bir türkü ve uzun hava var mı? Mesela kır at yemini yemiyor diye birkaç tane uzun hava vardır. İğdenin dalları narindir basmaya gelmez veya bastımda kırıldı iğdenin dalları gibi herkesin bildiği türküler ve kırık havalar her yörede söylene gelmiştir.

14f90c2d-0253-4297-926d-31843c26f198.jpg

Erciyes Üniversitesi Gıda Mühendisliği öğretim üyeleri Serap Berktaş ve Mustafa Çam tarafından 2020 yılında yapılan bir araştırmada: “İğde ağacı (Elaeagnus angustifolia) genellikle küçük kırmızımsı-kahverengi, 1.5-2 cm uzunluğunda elips şeklinde meyvelere ve keskin uçlu kısa saplı uzun eliptik yapraklara sahiptir. Zeytin ağacına benzediğinden dolayı Rus zeytini, yabani zeytin ya da en yaygın kullanımı olan ve İngiliz dilinde oleaster olan iğde adı ile de bilinmektedir. Elaeagnacea (Araliaceae) familyasına üye olan Elaeagnus cinsine ait yaprak döken, dalları gümüş yeşili olan ve genellikle 2-7 m yüksekliğinde büyük çalı türü bir bitkidir. Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’nın bazı kısımlarının yarı tropik bölgelerinde geniş bir coğrafi yayılım gösteren Elaeagnus’ un 90’dan fazla türü bulunmaktadır. Bu tür birçok Avrupa kentinde süs ağacı olarak kullanılmasına rağmen, Orta ve Doğu Anadolu'da yenilebilir meyveleri için yaygın olarak yetiştirilmektedir. Bununla birlikte, kök, ağaç kabuğu, çiçek, yaprak ve meyve gibi bitkinin tüm kısımları tıbbi özelliklere sahiptir ve gıda, ilaç, parfümeri endüstrileri gibi farklı kullanım alanları bulunmaktadır.”(https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1369963) denilmektedir.

Konya’da en yakın Meram Eski yol son durakta iğde ağaçları var. Şükrü Doruk çeşmesine 500 metre kala akmayan Meram çayı kenarında on, onbeş tane iğde ağacı var. Aslında bu kısımdaki iğde parkuru daha aşağıdan Müftü gediğinden itibaren başlıyor idi. Pandemi döneminde araya yeni bir villa ve bahçe düzenlemesi girdiği için o kısım ortadan kalkmış.

İğde ağaçlarını görebileceğiniz ikinci önemli nokta ise Kozağaç’ın ötesidir. Hatıp yolunda bir iki km sonra iğde ağaçları sağlı sollu karşınıza çıkar. Biraz daha ileride ise Hatıp ile Gödene istikametinde yol boyunca bahçe ve tarlalar arasında hayrına dikilmiş iğde ağaçları yer alır. Üçüncü olarak kadim semtlerden Gödene mahallesi içinde hem klasik köy aralarında hem Toki toplu konut etapları içinde önerilerimle dikilen iğde ağaçları bulunuyor.

216abac1-b725-4617-9905-f73dbe10a6af.jpg

Haddi zatında şehir içinde kokulu ağaçlardan iğde ağacı parkuru, ıhlamur parkuru, hanımeli parkuru, Japon kirazı parkuru, erguvan ve leylak parkuru oluşturmak lazım. Açma evrelerini gözeterek insana yaşama keyfi veren doğal koku alanları ile park ve refüjleri donatmak lazım. Kentin isini, pasını, kirini alan eşsiz rayiha ve kokular güzel bir görünüm ve nefis bir aromatik ortam sağlayacaktır.

Bu bağlamda Japonlar için Sakura kirazlarının çiçek açtığı pespembe çiçeklenme zamanının festival ve bir metafor olarak önemli zamanlar olduğunu da unutmayalım. Sakuraların çiçek açma zamanı televizyonlarda hava durumundan sonra bir de “Sakura Durumu” verilmektedir. Japon halkının sokaklara çıkıp sakuraları izlediği, ağaçların altında zaman geçirdiği, yaşamı düşünüp ölümün gerçekliği hatırladığı Hanami festivali sadece gündüz olmuyor. Yılın sadece belli bir zamanında açan çiçekleri görmek ve kutlamak için gece yapılan gezilere ise Yozakura deniliyor. Gece sakurası anlamına gelen Yozakura’da çiçeklerin güzelliğini ortaya çıkarmak için özel sokak aydınlatmaları kullanılıyor, kağıt fenerler yakılıyor. (https://www.oggusto.com/lifestyle/japonya-kiraz-cicegi-sakura-festivali)

Şehir içinde iğde nerede var, derseniz Konya merkezde benim bildiğim sadece Musalla mezarlığının içinde var. Musalla mezarlığında ise Mürşit pınar camii gasilhane tarafından girdiğinizde solda 20 yıldır ayakta olan beş tane yetişmiş iğde ağacı vardı. Geçmiş zaman kipi kullandım. Var olan ağaçlardan üç tanesi park bahçe işleri esnasında birdenbire ortadan kalkıverdi. Maalesef Konya’nın yegâne yeşil alan dokusu olan Musalla mezarlığında kala kala iki tane iğde ağacı kaldı. Bir tanede mezarlık istinat duvarının ötesinde kaldı.

Öyle eskiden olduğu gibi Sedirler, Araplar, Uluırmak, Sarı Yakup, Dolav, Civar mahallesi tarafında değil iğde ağacı, hiçbir ağaç kalmadı. Hatta bu mahallelerin yarısı kentsel dönüşüme maruz kaldı. Eski hallerinden hiçbir şey kalmadı. Bahçeli ve hayatlı evler ağaçlar ile birlikte beşer onar hepsi tekrar boy vermemek üzere ortadan kalktılar.

18459fc0-225b-46de-a20f-247d46bf4428.jpg

Bu bağlamda Leyla Serpil’in dediği gibi “İğde ağacı denilince: Eski bir mahallenin bildiğimiz öyküsü dile gelir. Camdan dışarı bakıyorum, güzel bir ilk yaz sabahının erken saatleri. Yeni doğan gün, iğde ağacından yayılan baygın kokuyu da yanına katarak içime akıyor. Yeni doğan gün, iğde ağacından yayılan baygın kokuyu da yanına katarak içime akıyor. Bakışlarımı bahçemizin meyve ağaçlarının rengarenk çiçeklerle donanmış dallarında gezdirirken derin bir soluk alıyorum.” (https://ayrancim.org.tr/?p=8574)

Konyalı Şair ve Yazar Tahir Sakman ise özlemle eski günleri yad eder ve “Meram Eski Yol’ a düşürdüm yolumu… haydi itiraf edeyim; düşürmedim bile bile gittim… “Eski iğdelerin yasını tutayım bari” diyerek… Hani çekirdeklerini atmaz, boncukların arasına dizerdik; nazar karşılasın diye, ne çabuk unuttunuz? Diye sitem eder. (https://www.facebook.com/profile/595832267/search/?q=iğde%20ağacı)

Has Gonya’lı insanlardan Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’da Konya’nın iğde ağaçlarıyla dolu olduğu günleri hasretle yad eder. Meram Eski Yolda kalan son iğdeleri ziyaret ettiğini kaleme almıştır. Değerli hocam bu fakiri 2000’li yılların başında Meram’da dört okka ve müftü gediği nereye derler? Ve niye suali ile püf noktalarını araştırmaya sevk etmiştir.

f937f1d7-9d2a-4454-bad7-b94633b99ce3.jpg

Bugünlerde pazarlarda ve bazı marketlerde şu kadar lira olan iğdeyi canınız çekti ise mecburen ihtiyacınız kadar alabilirsiniz. Ancak doğal konumunda bir bahçe kenarında veya yol kenarında görmek ve tatmak isterseniz belirttiğim noktalara Mayıs-Eylül ayları içinde rotanızı çeviriverin. Merhum Üstadım Gazeteci-Yazar Seyit Küçükbezirci’ nin dediği gibi “bahar demek Konya’da iğde çiçeği demekti. ‘İğde Çiçeği Kolonyası’, eskiden, Konya’da ‘en muteber’ kolonyaydı.”

O halde ister bahar zamanı mini mini sarı çiçekleri koklamak için ister bugünlerde olgunlaşan iğde meyvelerini yemek için fırsatı kaçırmayın. Yaşama sevinciyle dolmanız menfaatiniz icabıdır.

Yüksel Özkasap-Köln Bülbülü/Atımı bağladım iğde dalına

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Tokgöz Arşivi