AİLE DEĞERLERİ VE KÜLTÜR
Hepimizi ilgilendiren bir mevzu olması ve toplumu bir arada tutan çimento kabilinden düşünülmesi gerektiği için ‘aile’ ve ‘kültür’ hayati iki kavram. Zira kültür bir toplumun ürettiği tüm maddi ve manevi değerleri kapsar. Bu değerler zaman içinde teşekkül eder. Ortaya çıkmasında ve şekillenmesinde aile çok önemlidir.
Son günlerde her şeye bu gözle bakmaya başladım. Bir faaliyet, bir proje veya bir mesele söz konusu olduğunda kültürel açıdan hangi konumda olduğunu sorgulama ihtiyacı hissediyorum. Bu anlamda, kültür adına yürütülen faaliyetlerin özellikle önemli olduğunu düşünüyorum.
Mesela Devlet Tiyatroları bir oyun mu sahneliyor, aile ve kültür açısından o oyunu değerlendirmek isterim. Acaba bizim aile yapımıza, temel değerlerimize ve toplumsal hassasiyetlerimize hangi ölçüde uyar bu oyun, diye kafa yorarım.
Bu noktada yalnız olmadığımı düşünüyorum. Medyaya yansıyan haberler bir gösterge mahiyetinde. İçime sinmeyen, aileme ve topluma kötü örnek oluşturabilecek olanlara mesafe koymamız gerektiğine inanıyorum.
Sivil Toplum Kuruluşları bu noktada çok duyarlı. Katkı sağlamaya çalıştığımız STK faaliyetleri bu alana özellikle yoğunlaşıyor.
Sanatın toplum ve değerlerimiz için yapılmasının yararlı olduğu herkes tarafından kabul edilen bir olgu. Gündeme düşen ve devlet eliyle oynatılan bir oyun varsa değerlendiririm. Bu arada Konya’da sergileneceğini duyduğum ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ adlı oyunu aileler kızlarının izlemesini ister mi, diye düşünmeden edemedim.
Tam yedi tane kocası olan bir kadın, tüm kocalarını türlü oyunlarla ‘idare’ ediyor. Tersinden nikâhlı iki eşi olan bir erkekle ilgili bir oyun sergilense acaba toplumun belli kesimleri hangi tepkiyi verirdi? Hele yedi tane eşi olsa, varın siz düşünün sonunu!
Toplum olarak kültür konusunda atacağımız çok adım var. Henüz hiçbir şeyi halletmediğimiz gibi, tersine giden durumların bulunduğunu da ifade etmemiz gerekiyor. Beni endişelendiren boyut, işin devlet mekanizması ve imkânları kullanılarak yapılıyor olması.
Özel sektör benzer gösterileri, oyunları sergiliyor zaten. Müşterileri mutlaka durumdan memnundur. Lakin devletin tiyatroları böyle şeyler yapınca, vatandaşın vergileri ile finanse eden bir yapı ortaya çıkınca rahatsız olmadım desem yalan olur.
Kızımın bu tiyatroyu izleyerek, örnek almasını istemem. Oğlumun bu oyundan endişe duyarak aile değerlerinden, tüm eş adaylarını aynı kategoride görmesinden memnun olmam.
Meselenin sanatsal boyutu bulunabilir. Oyunda rol alan sanatçılar oyunculuk yeteneklerini konuşturabilirler. Bu izleyicileri tarafından takdir edilecek bir husustur.
Ama Cumhurbaşkanımız tarafından her vesile ile vurgulanan, Başbakanımızın hem sözleriyle hem de uygulamasıyla ortaya koyduğu milli ve manevi değerlerimizden neşet eden aile yapı ve kültürümüze halel getirilmesi çok yanlış olur.
Kültür derken kastettiğim şeylerin başında bu husus geliyordu. Aileye değer veren, aile bütünlüğü, birliği ve uyumuna yönelik dünya kadar politika üreten bir hükümet döneminde Konya’da, Urfa’da veya Manisa’da ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ oyununun sergilenmesi doğru mu?
Yok mu bizim değerlerimizi yansıtacak ve gençlere örnek oluşturabilecek oyunlarımız?
Kanaatimce bu türden oyunlar, kitaplardan ve vaazlardan daha etkili oluyor.
Kastım sadece bir tiyatro gösterisi değil. Sonuçta gitmezsiniz, izlemezsiniz olur, biter. Önemli olan kamu kaynaklarının kullanan birimlerin olaya bakış tarzları.
Bir tiyatro gösterisi üzerinden karalama kampanyaları başlatılması, ‘istemezük’ yaklaşımının doğru olmadığı ortada. İsteriz. Ama iyisini...
Toplumsal değerlerimizi yansıtabilen, ailecek izlenebilecek çok sayıda dizi var. Sebep olanlara teşekkür ediyoruz. Milli yayın kanalımız TRT bu noktada iyi. Her geçen gün daha iyiye doğru gidiyor. İsteriz ki bu, diğer kanallara ve hele tiyatrolara da yansısın. Sanat ve sanatçı milli ve manevi değerlerimiz doğrultusunda da sanat yapılabileceğini göstersin.