Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla Ahlaksızlığını kabiliyet olarak pazarlayanlar

Ahlaksızlığını kabiliyet olarak pazarlayanlar

Çarşı pazar çok değişti; zaman saate, mekân ise çerçeveye sığmaz oldu.

Pazar yerleri çoğaldı, pazarlamacılar sınır tanımaz oldu. Eskiden bir Perşembe pazarı varken, şimdilerin bütün mecraları pazar yeri olarak kullanılır oldu.

Ummadığımız yerler pazar, ummadığımız kişiler pazarlamacı, ummadığımız tavırlar pazarlanır oldu.

Alınıp satılmayan bir şey kalmadı, galiba.

En acısı da ahlaksızlığını kabiliyet olarak pazarlayanların alıcı bulmasıdır.

Nereye bu gidiş?

Düzelme ihtimalimiz

Kanaatim odur ki; toplum olarak yaşadığımız şu çalkantılı dönemden ve önümüzü göremediğimiz zamanlardan kurtuluşumuz, cebimizi yakan, canımızı sıkan şu zamları yapacağını seçimden önce söyleyen fakat yine de seçilmeye talip olan gerçek siyasetçilerin varlığına şahit olmamız ile mümkün olacak.

Biz görür müyüz, bilemiyorum fakat evlatlarımızın görmesini temenni ediyorum.

Aldatılmışlık hissinin en acı şekilde yaşandığı şu günler, bilinsin ki aldatanların da acısına gebedir.

Kolay kurtuluş yoktur.

Samimiyet ve terakki

Çocukların masumiyet karnesindeki notlar, bizim samimiyet karnemizde yer almadığı müddetçe, sınıfı geçmemiz mümkün olmayacak.

İnsan seçiminde gayret ve kabiliyetten ziyade kurbiyete bağlı olarak karar alındığı müddetçe de sınıf atlamamız mümkün olmayacak.

Samimiyetten sınıfta kalan, kurbiyetten yetki alan muhterisler, ter akıtan insanları ezerek terakki masalını anlatmaya devam ederlerse, devletin ve milletin kader çizgisinde hayatın acı gerçekleri ile yüzleşmemiz kaçınılmaz olacaktır.

Temsil tiyatrosunun biletleri

Liderin vekilinden ümidimizin kalmadığı, milletin vekilinin çokça özlemini çektiğimiz bu günlerde, temsil tiyatrosu kapalı gişe oynamaya ve biletler yok satmaya devam ediyor.

Ne zaman bu temsil tiyatrosundan sıkılır, gişeleri patlatmak yerine gişeleri kapatarak hayatı tiyatro sahnesinin dışına taşır ve gerçeklerle yüzleşme derdine düşersek, işte o zaman ayağa kalkmak için bir olanak, milleti temsil için bir mebus-u mutlak doğmuş olacaktır.

Körler sağırlar, birbirini ağırlar, demiş eskiler. Görmezlikten ve duymazlıktan dolayı oluşan yaralar, milletin bağrında yanan ateşi harlar. Biraz da sokak ağzı olsun; iş olsun diye yapılan işler, gün gelir adamı şişler.

Alaya almanın, milletin aklı ile dalga geçmenin mevsimi, takvimden silinmiştir.

Görelim günler nelere gebe…

Menfaatin kirli tası

Bir zaman demiştik ki; hak temizdir, menfaat kirli. Hak, hilkatten gelir, menfaat firkatten. Hak, kaynaktaki su, menfaat ise kaynaktaki suya kurulmuş pusudur.

Kaynaktaki suya kurulmuş pusu ile dolan menfaat tası ne zaman sahipsiz kalırsa, işte o zaman ağzımızın tadı yerine gelecektir.

Menfaatin kirli tasının kara kulpundan tutmayanın neredeyse kalmadığı toplumumuzda, bu kire talip olmanın toplumu götüreceği felaket, eşi benzeri olmayan bir afete namzettir.

Allah muhafaza…

Kalenderlik derin sulara düştü

Kanaatim odur ki; umera sınıfının ortak özellikleri, aldıkları maaşa ihtiyaç duyan insanlar olmamaları, kibir ile vakarı birbirine karıştırdıklarından, toplum ile kucaklaşamamalarıdır. İstisnalar, elbette sevincimizdir.

Tatlısu çeşmesinden su dolduran bir belediye başkanımız olursa, ödeyeceği faturaların hesabını ayın 15’inde alacağı maaşa göre yapan bir milletvekilimiz olursa, toprakla uğraşmayı alt geçitlere üç günlük çiçekler yapıştırarak tonlarca para harcamak sanan ve bunu da marifet olarak pazarlayan bürokrat tipli şahısların mesaisi biterse, binlerce dönüm tarlası olmasına rağmen hayvancılık yapan ama samanı parayla alan çiftçimiz emekli olur ve toprağı gerçek sahibine bırakırsa, işte o zaman kalenderlik düştüğü derin sulardan kurtulacak ve nefes alacak, milletine nefis yemekler ikram edecek insanlara iktidar yolu açılmış olacaktır.

Çok şey istedim galiba.

Dua

Rabbim, bize minnet hesabını açtırtmasın. Minnet hesabını açtırmayacak güzel insanlarla da aramızı açmasın.

Yalnız taş duvar olmaz, çünkü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi