Yanlışta ısrar ederek sonuca ulaşılmaz
Koronavirüsle ilgili normalleşme adımlarının atıldığı, vatandaşın deyimiyle ne halin varsa gör döneminin başladığı bir zamanda yine mutlu değiliz. Derdimiz bitmiyor. Rusya, Ukrayna savaşı bahanesiyle zam yağmuru hız kesmeden devam ediyor. Öyle ki hükümetin yaptığı KDV indirimi bile buhar oldu. Temel gıdada fiyatlar alıp başını gidiyor. Çözüm önerisinde bulunmaktan falan inanın yıldık artık.
Ticari hayattaki ahlaksızlığa, vatandaşın salak yerine konulmasına ne diyeceğimizi şaşırdık. Aslında sağlam küfürler edeceğiz ama mübarek üç aylarda ağzımızı bozmaya değmez. Bir de karşımızdakiler o kadar arsızlar ki yüzlerine tükürsek yarabbi şükür diyecek kıvamdalar. Savaş başlayınca fiyatların artacağını tahmin etmiştik. Çünkü üç-dört harfli zincir marketler başta olmak üzere sözde esnafta Allah korkusunun olmadığı çoktan ortaya çıkmıştı. Devletimiz ise vatandaşın yanında olması gereken en kritik zamanda hâlâ serbest piyasa masallarını anlatmaya devam ediyor. İşe yaramayan denetimlerle, can yakmayan komik cezalarla bir yere varılamayacağını artık çocuklar bile biliyor ama nedense yeni adımlar atılmıyor.
Çözüm önerisinde bulunmaktan da yıldık. Çünkü sözlerimiz davulcu yellenmesi gibi nasıl olsa duyulmuyor. Burada kendi kendimizi tatmin ettiğimizle kalıyoruz. Son iki-üç yılda ayda ortalama bir ekonomi yazısı yazmışızdır. Önerilerimizi merak edenler bir zahmet arşive baksınlar(!) Temel gıda ürünlerinin ambalajına kalıcı fiyat etiketi bastırmayı bile akıl edemeyene daha ne önerisinde bulunalım ki. Savaş nedeniyle ayçiçeği getiren gemilerimiz açık denizde kalmış yağ fiyatları ondan artıyormuş. Savaş başlayalı daha iki hafta olmadı. Koskoca ülkede iki haftalık yağ stoğu mu yok. Bırakın fabrikaların yeni üretim yapmasını sadece marketlerin depolarında bile birkaç ay yetecek kadar ürün vardır. Yağı su niyetine içecek halimiz yok ya. Maksat zam olsun.
Hafta sonu insanlar marketleri yağmalıyordu. Salgının başında evlerine stok yapanlara kızıyordum ama insanlar haklı. Temel gıda ürünlerinin fiyatlarının günlük değiştiği bir ortamda imkanı olan elbette stok yapar. Sonuçta yağ, un, çay, şeker bakliyat gibi ürünler akmaz, kokmaz. Rahatlıkla bir yıl muhafaza edilebilir. Bu ürünlerin bir yıl önceki fiyatını düşünün bir de şimdikini. O zaman vatandaşa hak verirsiniz. Bir yandan büyük Türkiye vizyonundan bahsediyoruz. Savunma sanayimizde dev adımlar atıldı. Yapılan köprülerin, yolların, barajların, açılan okulların, hastahanelerin sayısı belirsiz. Belki 50 yılda yapılacak yatırımlar beş-on senede yapıldı. İyi niyetli olanlar elbette bunu takdir ediyor. Diğer yandan ise geçim sıkıntısı sürekli artıyor.
Akaryakıta günlük zam geliyor. İnsanlar o derece bunaldı ki toptan 30 lira yapılsın en azından birkaç ay önümüzü görelim, hesabımızı ona göre yapalım diyor. Tamam dünya genelinde fiyatlar arttı onun farkındayız da önceden ÖTV’den falan feragat ediliyordu, her şey pompaya yansımıyordu. Yapılmışı varken milletin sabrını bu kadar zorlamanın bir alemi yok.
Eleştirilerimiz iyi niyetli. Hükümete çamur atacak olsak çok ucuz muhalefet numaralarına da sığınabiliriz. 2023 seçimlerinde yol kazasına uğrayıp ülkemizin yeniden bir fetret devrine girmesini istemiyoruz. Lakin ekonomide ısrarla aynı yanlışlar yapılmaya devam edilerek bir sonuca ulaşamayız. Yerel seçimde patates, soğan belirleyici olmuştu. Şu anda yangın daha da büyük. Sonrasında vah vah dememek için önümüzde ortalama bir yıl var. Maalesef tünelin ucunda aradığımız ışığı hâlâ göremiyoruz.