Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş VEYİS ERSÖZ HOCAMIZIN ARDINDAN..

VEYİS ERSÖZ HOCAMIZIN ARDINDAN..

Bir şehri şehir yapan ve o şehre ruh kazandıranlar; âlimler, yazarlar, sanat adamları ve entelektüellerdir. Eli kalem tutan bu şahsiyetler,  şehrin sosyal ve ahlaki değerlerinin korunmasında, anlaşmazlıkların giderilmesinde, şehrin sosyal bütünlüğünün sağlanmasında, ayrıca yeni neslin manevi ve ahlâkî değerlere göre yetiştirilmesinde önemli role sahiptirler.

Şehirler, toplum ve millet nezdindeki yerlerini, değerlerini, şeref ve itibarlarını yetiştirdikleri  entelektüel insan kaynaklarıyla  kazanırlar.  Şehre ve şehir halkına ışık tutan yazarlar da bilgiye, bilgeliğe ve erdeme kucak açan, onların yeşerip gelişmesine imkânlar sunan verimli şehirlerde yetişirler.

Bu manada bilge kişiler,   şehrin hissedilen ruhu, söyleyen dili, insanlara açılan gönlü olurken; şehir de bilge ve hakîm kişilere beşiklik eder.  Arada ana kucağı/beşiği olmadan sağlıklı bebeğin yetişemeyeceği gibi, ruhunu kaybeden “kent”lerin de şehir olamayacağı bilinmektedir.

Merhûm Veyis Ersöz hocamız da Konya şehrimizin âsâr-ı bakiyelerinden birisi idi. Velûd bir kalemdi, o. Geride birçok sadaka-i câriye bırakarak gitti bu dünyadan. Bütün bunlar onun kıyamet sabahına kadar amel defterinin açık olmasını sağlayacaktır, diye inanıyorum.

Veyis Ersöz hocamı, 1980’lı yıllarda tanıdım. O yıllar ülkemizde ve şehrimizde anarşinin kol gezdiği yıllardı. Kıtlık, yokluk günleriydi. Hergün, kahvehaneler taranır, yollar kesilir, şehirlerde onlarca insan katledilirdi. Hatta, şehirlerde kurtarılmış bölgeler vardı. Her ideolojinin hakimiyeti alanında olan bölgeler vardı. O yerlere giremezdiniz. Böyle bir ortamdı. İmam-Hatip Lisesi son sınıf öğrencisiyim. Sosyalist, komünist ve faşist kavramlarının basın-yayın organlarında tedavüle çıktığı günlerdi. 1980’in yaz tatilinde  bir kitapçıda “Sosyalizm, Komünizm, Faşizim ve Şeriat Nedir?”  diye bir kitap gördüm. Yazarı, Veyis Ersöz’dü. Kitabın konusu, o günün Türkiye’sinin tartışma konularıydı. Yaz tatilinden istifade ederek kitabı titiz ve dikkatli bir şekilde okudum. Çok istifade ettim.  Daha sonra “Dünden Bugüne Kültür ve Maarif Davamız” adlı eser bunu takip etti.

Sanırım 1985’li yıllardı.  İşadamı Ali Güneri abinin sahibi olduğu Türkiye’de Yarın gazetesi vardı.  Ramazan yazıları yazmak için bu gazetenin İnce Minare medresesi yakınlarında bulunan bürosunda toplanmıştık. Orada Veyis Ersöz hocam da vardı. Birlikte bu gazetede yazılar yazdık.  Yine yolumuz değişik gazete ve dergilerde kesişti. Beraber yıllarca yazılar yazdık. Birçok kez bir araya geldik.

Benim gözümde Veyis Ersöz hocamız mütedeyyin, davasının ilkelerine sıkı sıkıya bağlı, İslam’ı bir bütün olarak yaşayan ve mücadelesini veren bir mücahitti.  Bununla birlikte hem cemiyet ve hem de cemaat adamıydı.  Mevlana’nın pergel metaforunda olduğu gibi, ayağının birisi burada sabit, mecazi anlamda diğer ayağıyla bütün bir İslam dünyasını dolaşıyordu. Bu topraklarda ve İslam dünyasında olup bitenlere kayıtsız değildi. Bunu hem özel sohbetlerinde ve hem de yazılarında görebilirdiniz.

Veyis Ersöz hocamız, geride, salih evlatlar, onlarca kitap, yüzlerce makale bıraktı. Muhterem evlatları Salih Sedat Ersöz kardeşimiz babasının yolunda aynı çizgiyi ve dava adamlığını sürdüren bir muharrir. Kendisinden “Babam Veyis Ersöz” isimli bir kitap bekliyoruz. Ayrıca üniversitelerimiz onunla ilgili lisansüstü çalışmalar yapacaklardır. Yine hocamızın değişik konularla ilgili görüşleri kitaplaşacak ve değişik ilmî toplantılarda tartışılacaktır, diye düşünüyorum.

 Tekrar Veyis Ersöz hocama Yüce Rabbimden rahmet diliyor, yakınlarına ve dostlarına sabr-ı cemiller niyaz ediyorum.

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi