Üniversite okumak artık çok mantıksız!
Haftanın ilk gününden herkese merhaba.
Bugünkü yazımı, yorucu ve yoğun geçen bir Ankara seyahatinin ardından kaleme aldım. Yorucu ve yoğun bir seyahat dediğime bakmayın, yolculuk değildi beni yoran.
Yüksek Hızlı Tren nimetinden faydalandığım için gayet rahat, ekonomik ve hızlı bir seyahat yaptım. Bütün işlerimi yarım güne sığdırdım ve tekrar işimin başına döndüm.
O yüzden TCDD personeline ve YHT nimetini bu şehre kazandıranlara bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Yorgunluğumun sebebine gelecek olursak ise İletişim Başkanlığı’nın Ankara’da düzenlediği sınav beni biraz yordu.
İletişim Uzman Yardımcılığı kadroları için yapılan ön eleme sınavı çok kolay değildi ama çalışanın yapabileceği nitelikteydi.
Ben de bilgim ölçüsünde bir şeyler yapmaya çalıştım. Bundan sonrası nasip artık…
Sınavla ilgili olarak benim asıl dikkatimi çeken detay ise aday sayısının fazlalığıydı. Gazi Üniversitesi ve Hacı Bayram-ı Veli Üniversitesi’nin yerleşkeleri adeta ana baba günüydü. Herkes oradaydı.
Hatta yıllar önce mezun olmama rağmen üniversiteden bazı arkadaşlarımla bile karşılaşmak kısmet oldu.
Sanki bir kurum sınavına değil de KPSS’ye girmiş gibi hissettim kendimi.
Kalabalığı görünce bir kez daha anladım ki herkes bir şekilde devlete kapak atmak istiyor. Çünkü üniversite mezunları işsizlikle boğuşuyor.
Çünkü üniversite mezunları ne devlete kolay kapak atabiliyor ne de özel sektörde bir yerlere gelebiliyor. Özel sektörde iş bulsa bile hak ettiğini kolay kolay alamıyor…
Ez cümle, üniversite mezunu olmanın artık pek bir anlamı kalmadı.
Bunu aslında ben söylemiyorum. Bu sene YKS ile ilgili yerleştirme sonuçlarına baktığımız zaman bunun ne kadar da gerçekçi ve büyük bir sorun olduğunu bir kez daha gördük.
Bu yıl üniversite yerleştirme sonuçlarında toplam 166 programa tek bir tercih bile yapılmazken, birçok programda da taban puan oluşmadı. Birçok fakülte ve meslek yüksek okulu yeterli öğrenci sayısına ulaşamadı.
Yani gençler artık üniversite okumak istemiyor!
2021 YKS tercih sürecinde merkezi ve ek yerleştirmeye ilave bir ek yerleştirmenin yapılması süreci, baraj puanlarının düşürülmesi hamleleri gibi konular bu tıkanıklığa reçete olur mu muamma…
Ama nihayetinde kangren olan bu sistemin, bu hamlelerle rahatlaması pek olası görünmüyor. Üniversite sistemi ile iş dünyasının uyumsuzluğu giderilmediği sürece boş yere kürek çekeriz.
Liyakati, emaneti ve ehliyeti öncelemediğimiz sürece havanda su döveriz. Üniversiteleri değerli kılmadığımız sürece geriye gideriz…
Ülkemizin önündeki en büyük problem bence bu konu!
Şu anda işsizlik oranlarına baktığımız zaman en fazla sıkıntıyı çekenler üniversite mezunları ise bu işte bir terslik vardır.
Raporlara göre ülkemizde en kolay iş bulanlar öncelikle meslek lisesi mezunları, daha sonra düz lise mezunları, onlardan sonra da ilkokul mezunlarıdır. Üniversite mezunları, ilkokul mezunlarından bile daha zor iş buluyor…
Bu vahim bir durum değil midir?
Üniversite mezunlarının işsizlik oranı ülke ortalamamızın iki katı büyüklüğünde…
Gelecek günlerde bunun sıkıntısı çok daha kötü boyutlara ulaşacaktır. O yüzden acilen bir çözüm bulunması gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önce dile getirdiği reform çağrılarının artık uygulamaya geçmesi şart.
Bütün eğitim paydaşları ile birlikte, iş dünyası, siyaset, sivil toplum, medya; herkes bir araya gelerek bu konuya eğilmelidir.
Bu fırsatı kaçırmamalıyız!
Bugünkü gazete manşetimizde Eğitim-Bir-Sen Konya 2 No’lu Şube Başkanı Şenol Metin’in değerli bilgilendirmesiyle ele aldığımız bu konuyu bir kez de köşeme taşımak istedim.
Selametle…