Sabit Talha Şahin
Sabit Talha Şahin Sonsuz Huzura Olan İnancı Yeşerten Gülümsemeler

Sonsuz Huzura Olan İnancı Yeşerten Gülümsemeler

Bu zamanda oluşan okuma kültürünü ifade edebilecek tam bir tanım bulamıyorum. İnsanlar artık kitapları, sayfalarından onlara açılan yeni bir dünya olarak görmüyor. Okuyor, kitabın yaprakları yine çevriliyor; ancak hissedilen sözcükler var olamıyor. Yazarın belki de acıdan kıvranarak yazdığı sahneler bazısı ve artık çoğunluğu oluşturduklarını söyleyebileceğimiz insanlar tarafından yalnızca sözcüklere tekabül ediyor. Bir tesadüf eseri rastladığı o kitabı hissetmek yerine alacağı notlar için okuyor ve gerçek yaşamda da karşısına çıkabilecek etkenleri göz ardı etmiş oluyor. Binlerce satırında her insanın hayatının bir noktasında yaşadığı anları anlatan gazeteler, farklı gezegenler ve içerisinde yaşadığımız Dünya’nın barındığı bu evrenden bahseden dergiler ve daha nicesi yalnızca okunmakla kalıyor artık. Parmaklarına değen mürekkebin verdiği huzuru yüreğinde hissetmeye çalışmak zorlu olmamasına rağmen tüm çabalar o gün “Bu kitabı da okumuştum ben.” Diyebilmek için sarf ediliyor. Bizler sözcüklerden, kalemlerin ulaştırdığı eşsiz varlıklar olan kitaplardan insanları, nasıl düşünebileceklerini, yaşantımızda karşımıza neler çıkabileceğini, öğrenirsek cevapsız bırakılmaya çalışıldığımız yüksek tondaki o sesi susturabiliriz. Bir devri değiştirebilecek olan okuma eylemini gerçekleştirmeyi başarabilirsek eğer, herkesin hayalindeki refaha kavuşmamız pek zor olmaz. Her birey vereceği savaşın ve alacağı sonucun yine kendi içerisinde olacağını bilecek olursa yağmur altında adımladığımızda ondan sakınmak yerine şakaklarımızdan dökülen su damlacıklarına izin vereceğiz ve en sonunda atılan çığlıkların sebebi olduğumuz düşüncesinden vazgeçeceğiz. İnsanın kendi sırtına yüklediği vicdani azap sınır tanımaz, gerekirse yıkar ve kişiden yeniden kendini oluşturmasını ister. Ama şahsiyetinin değerini keşfeden ve onu benliğine kavuşturabilecek olanın sözcüklerden ya da sözcüklerinden zihnine işlenecek erdemler olduğunu bilen o, kendi savaşını kazanacak. Her sulhün kılıçla sağlanmadığı gibi, refahında bir kelimeyle olamayacağını unutmamalıyız. Huzuru için çabalayan insanın verdiği kararlar ya onun sonun eşiğine gelmesine neden olur ya da verdiği kararın doğru olduğunu anlar ve bir süreliğine huzuru tadar. Bu Dünya’daki varlıkların hiçbirinin sonsuzluğa erişemeyeceğini bilerek hareket edersek ve kendi sonsuzluğumuzun mutluluğumuz ve huzurumuz olduğu kanısına ulaşırsak, kazanmanın bizler için kaderimize yazılmış bir yazgı, yaşanması gereken olduğunu anlarız. Kendini bilen ve çevresinden dersler çıkarıp olayların sonuçlarını hayatına yeni bir deneyim olarak eklemeye karar vermiş olanlar bugün olduğu gibi, sonsuz huzur ve mutluluğun bir kandırmaca olduğunu bilecek ve bunlar için her daim çalışacak.

Ama en sonunda, her daim, miniklerin yüzlerinde gülümsemeye sebep olanlar görünmez birer kahraman olacaklar.

Ve her an, kazanmaktansa, bir hayatın kahramanı olmak her şeyden daha değerli ve kutsaldır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sabit Talha Şahin Arşivi