Seçimde vicdanımızla ittifak yapmalıyız
Yarın bir kez daha sandığa gidip, seçim yapacağız. İnşallah bu seçim 2023’e kadar yapılacak son seçim olsun da ekonomi, terör, Suriye başta olmak üzere bölgesel sorunlarımıza tam anlamıyla odaklanabilelim.
Seçim sürecini herkes işine geldiği gibi değerlendiriyor, kimi yerde parti öne çıkarılırken, kimi yerde aday parlatılmaya çalışılıyor. Sonuç ise değişmiyor; iki ittifak da seçimi sadece yerel seçim olarak görmüyor. CHP-İP-Saadet-HDP yani Millet ittifakı bir yandan savaşa mı gidiyoruz, alt tarafı yerel seçim diyor, diğer yandan martın sonu bahar, belediyelerle başlayacağız, gerisi gelecek diyor. Bu ittifakın amacı belli, AK Parti-MHP’yi yüzde 50’nin altına çekip, ondan sonra meşruiyetinizi yitirdiniz diyerek erken genel seçim çağrısı yapacaklar. Yoksa gerçekten sadece bir yerel seçim yapılsaydı, bir Konyalı olarak, İstanbul’u, Ankara’yı kim kazanmış, Doğu’da adını ilk kez duyduğumuz bir ilçeyi kim kazanmış umurumuzda olmazdı. Lâkin meselenin sadece bir yerel seçim olmadığı çok açık ortada.
Cumhur ittifakının hedefleri de belli, İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya gibi şehirleri elinde tutup, bunların yanına İzmir, Diyarbakır ve Eskişehir gibi şehirleri de eklemek. Aslında Millet ittifakı gerçekten yola iyi niyetli çıkıp, yanlarına HDP’yi almasaydı seçimde sürpriz yapıp önemli bir başarı elde edebilirdi. Burada kritik soru; neden ısrarla HDP ile ittifak yapıldı, bu ittifakı gizleme çabalarına rağmen HDP’lilerin her türlü fırçalamalarına neden ses çıkaramıyorlar? Bu ittifakın projesi yurt içinde mi oluşturuldu yoksa dışarıdan mı? Bu sorulara verilecek cevap önemlidir. HDP’li Temelli açık açık İstanbul’da, İmamoğlu, Ankara’da Yavaş seçilirlerse HDP’nin oylarıyla seçildiklerini bilecek, meclis üyeliklerinde ortak listeler yaptık derken daha neyi tartışacağız ki…
AK Parti’nin yönetiminden memnun olmayıp, özellikle Ankara’da Mansur Yavaş’ı destekleyecek kitle ittifaklar önemli değil, ben adaya oy vereceğim diyor. Sanki böyle deyince HDP ile yapılan ittifak yok mu oluyor. Mansur Yavaş veya Kılıçdaroğlu, Akşener çıkıp açık açık “Kardeşim biz HDP ile ittifak yapmadık, HDP, PKK’nın siyasi uzantısıdır, biz HDP’ye oy verenlerin, PKK’yı destekleyenlerin oylarını istemiyoruz” diyebilseler belki de Cumhur ittifakından bile önemli ölçüde geçiş olacak ama demiyorlar, daha doğrusu diyemiyorlar. Niye diyemedikleri, dediğimiz gibi önemli bir soru.
Kimsenin oyunun üzerinde ipotek hakkımız yok. İsteyen Yavaş’a, İmamoğlu’na oy versin, hatta belediye meclisinde de yine bu ittifaka verip, meclislerin HDP’lilerle biraz daha renklenmesini sağlasın(!) İşin sonunda vicdanları ne diyecek, bunu sindirebilecekler mi? Bir yandan kahrolsun PKK ama oylar dolaylı yoldan HDP’ye… HDP’yi de takdir ediyorum(!) Adamlar kıvırmadan seçim stratejilerini açık açık beyan ettiler: “Kürdistan”da (artık orası neresiyse) kazanacağız batıda da AK Parti ve MHP’ye kaybettireceğiz. Bu kadar net. Çözüm sürecinde AK Parti’de HDP ile görüşmüştü falan gibi argümanlar vicdanı rahatlatmaz. O, o dönemin yöneticilerini bağlar. Biz sıradan vatandaşlarız, siyasetçi değiliz, strateji, konjektür bizi ilgilendirmez. Bir tane oyumuz var, onu da vicdanımız rahat edecek şekilde vermeliyiz. Biz biliriz ki verdiğimiz oyun da hayatımızdaki en basit seçimlerimizde olduğu gibi hesabını vereceğiz. Bunu düşünmeliyiz. Yoksa ittifakı kirli ama aday temiz diye kendimizi kandırmaya devam edeceksek yine kendimiz biliriz.
Alt tarafı yerel seçim diye başlayıp, işin sonunda yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmeye bağladılar. Yani yerel seçimi, Erdoğan’ın iktidarını bitirme noktasında ilk adım olarak görüyorlar. Şu saatten sonra şu aday bunu vaat ediyor noktasında konuşmanın bir anlamı yok. Vicdanımızın sesini dinleyip, oyumuzu kullanalım. Artık ittifaklardan birisi mi, ittifak dışı küçük bir parti mi veya bağımsız bir aday mı olur? Bu bizim bileceğimiz bir şey. İşin sonunda vicdan azabı çekmeyelim de gerisi önemli değil…