Şarap kadehinde zemzem içmenin âlemi yok
Yeni yılın bir yenilik getirmeyeceğinin farkındaydık, bunu ilk idrak edenler de o gece saat 12’ye kadar ayakta kalanlar oldu. Sözde 12’den önce yatmıştık ama kenar bir semte oturmamıza rağmen havai fişek sesleriyle yeni yıla girdiğimiz kafamıza bir kez daha vuruldu. Tamam, yıl yeni ama sorunlarımız, meselelerimiz eski. Bir çözüm bulabilmek bir yana günden güne gardımız düşüyor, her şeyi çok normal karşılıyoruz. Bakalım bu gidişatın sonu nereye varacak…
İki-üç sene önce bu kara cuma saçmalığı ülkemizde yaygınlaşmaya başlayınca bir anda tepki göstermiştik. Cuma gününün mübarek, bayramımız olduğunu falan yüksek sesle haykırınca firmalar kendilerine çekidüzen vermişlerdi. Kapitalizmin oyunu elbette bitmez, kara cuma bir anda muhteşem cumaya dönüştü. Milletin indirim günlerine olan açlığını gören alışveriş siteleri ise her aya özel kampanyalar yumurtlayarak insanlara ihtiyacı olmayan birçok şeyi sözde indirimli diye satmaya başladı. Alan-satan razıyken bize sadece üzülmek düşer.
Kara Cuma saçmalığını şekil değiştirerek hazmetmişken, yeni yıl, yılbaşı kutlamaları da artık sıradan bir rutine dönüşmek üzere. O geceye özel mekânlarda eğlenenler, batı hayranlığıyla evini süsleyenler eskiden belli bir kesimdi. Şimdi ise herkes kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu noktada çocukların ailelere baskısı ise oldukça fazla. Müslüman bir insanın neden yılbaşını kutlamaması gerektiğini çocuğun anlayacağı şekilde açıklayabilmek ise ayrı bir mesele. Her konuda ahkâm kesip, Youtube’da takipçi avına çıkan sözde hocalar keşke biraz da bu meselelere kafa yorsa. Çocuğa günah, haram demek yeterli olmuyor.
Yılbaşı kutlaması demişken bir olayı da atlamayayım. Komşumuzun çocuğu anaokuluna gidiyor. Öğretmeni yılbaşından bir gün önce velilere mesaj yollayıp; yarın okulda yeni yıl kutlaması yapacaklarını, çocuklarını şık kıyafetler ile okula göndermelerini istemiş. Olay Konya’da değil Ankara’da, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir anaokulunda yaşanıyor. Bilmiyorum belki Konya’da benzer şeyler olmuştur onu da sahadaki gazeteci arkadaşlarımız araştırsınlar. Bir çocuk, anaokulunda yılbaşı kutlamaya başlarsa devamında onu normal görür ve ailesinden de aynı şeyi talep eder. Millî eğitimde bile batı hayranlığı pompalanırsa fazla değil ortalama bir 10 sene sonra en karşı çıkanımız bile yılbaşı kutlamasını normal karşılar oluruz.
Bizim çocukluğumuzda doğum günü kutlaması bile çok hoş görülmezdi. Sonrasında bir pasta ve alınacak birkaç hediye ile çocuğu memnun edelime dönüldü. Şimdi ise doğum günü partileri 1-10 yaş aralığında çocuklar için resmen bir konsept içerisinde büyük çaplı yapılır oldu. Elbette bunda sosyal medyada gördüklerinden geri kalmama dürtüsü fazlasıyla etkili. Falanca akraba ya da komşu çocuğuna şöyle bir parti yapmış, bizim ondan neyimiz eksik düşüncesinin durabileceği bir sınır yoktur. Yanlış anlaşılmasın doğum günü kutlamak, parti yapmak günahtır diyecek değilim. Günah olup olmaması bizim bu organizasyonlarda çizeceğimiz sınıra bağlı. Fakat ne kadar meşru daire içinde kalsak da bu durum yaptığımızın bir taklit olduğu gerçeğini değiştirmez. Şarap kadehinde zemzem içmenin âlemi yok.
Metaverse çağında adamın dert ettiği meselelere bak mı diyorsunuz? Haklı olabilirsiniz ama bu bizim de haklı olduğumuz gerçeğini değiştirmez(!) Müslümanlar olarak gardımız gitgide düşüyor, sürekli geri adım atıyoruz. Karşı çıkamadığımız şeyleri dönüştürmeye çalışıyoruz çoğu zaman beceremeyip, kendimiz dönüşüyoruz. Bir de dünyanın telaşesi, geçim derdi derken bu tarz meseleler arada kaynıyor. Biz farkında değiliz ama gelecek nesiller kreşten, anaokulundan zehirlenmeye başlıyor.
Elbette yılın ilk günü elektrikten doğalgaza, akaryakıttan diğer vergilere kadar yapılan zamları da konuşmalıyız. Devlet esnaftan fiyatları indirmesini isterken kendisi örnek olmalı haklısınız fakat bir de hayatın diğer yüzü var. CHP’li Özgür Özel’in dini değerleri Orta Çağ zihniyeti olarak değerlendirmesine bile ekonomik gündemden hak ettiği tepkiyi veremedik. Daha konuşacak meselemiz çok da yerimiz dar, başka zaman inşallah…