RUSYA FEDERASYONUNDA TÜRK VARLIĞI
Günümüzde, Türk/Türki cumhuriyetler dışında Türk nüfusun en fazla olduğu bölgelerden birisi Rusya Federasyonu’dur. Türklerin Rusya’da genel olarak Sibirya, Kafkasya ve İdil-Ural bölgelerinde yaşadığı görülmekte. Sosyal ve kültürel yapıları ile Rus topraklarının coğrafik ve demografik yapı özellikleri birleşince Türklerin bu bölgelerde uzun yıllar kalıcı olduğu izlenmekte. SSCB sonrasında siyasi ve ekonomik istikrarsızlardan kaynaklanan otorite boşluğu, değişik güç odaklarının oluşmasını beraberinde getirmiştir. Özellikle Slav kavimlerinin bu boşluğu doldurma çabası, siyasi ve ekonomik anlamda daha güçsüz ve istikrarsız olan Türkleri daha da aciz kılmış; katliamlara ve göçlere maruz bırakmış; dolayısıyla pek çok Türk, etnik, dini ve kültürel alanda kimliksiz kalmış ya da bırakılmıştır.
Günümüzde Rusya topraklarında varlığını sürdüren Türk halklarına temel hatları ile bakıldığında; Ahıska Türklerinin asıl vatanının, bugün Gürcistan toprakları içinde yer alan Ahıska, Aspinza, Adıgen ve Bogdanovka vilayetleri olduğu görülür. Ahıska Türkleri 13 cumhuriyetin 264 değişik bölgesinde yaşamaktadırlar. Karaylar, Kırım ve Kafkasya’da yaşayan, Türkçe konuşan, Tevrat’a ve Hz. Musa’ya (a.s.) inanan Musevi bir topluluk iken, Hazarlar Türkleşmiş bir boydur ve Karadeniz ile Hazar Denizi arasında yaşamaktadırlar. Tertep Türkleri ise Başkurdistan ve Tataristan Cumhuriyeti ile bunlara komşu şehirlerde varlığını sürdürmekteler. Tertepler, İdil-Ural Türk Tatarlarının bir koludur.
Kundur Türkleri, İdil Nehri deltasında ve Astrahan şehrinde yaşamakta iken, Nogaylara yakın bir Türk boyudur. Mişer Türkleri ise İdil-Ural tatarlarının bir koludur. Tataristan ve Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti ile bunlara komşu olan Samara bölgeleri, Saratov ve Mariözerk Cumhuriyeti’nde yaşamaktadırlar. Stavropol Türkmenleri, 18. yüzyılda Türkmenlerden ayrılıp Kafkasya’ya yerleşmişlerdir ve Stavropol Ordzhonikidze şehirlerinde yaşamaktalar. Sayıları yaklaşık 15.000’dir ve kendi aralarında Çavdur, Sönçhacı ve Iğdır gibi kollara ayrılmaktadırlar.
Kumuk Türkleri, 250.000’i Dağıstan Özerk Cumhuriyetinde, 50.000’i ise Çeçen ve Osetya Cumhuriyetlerinde yaşayan Kafkasların en kalabalık Türk kavmi iken Uygurlar, 17.000’den fazla nüfuslarıyla Bayan Ölgiy ve Hovd aymaklarında yaşamaktalar. Bugün Nogayların sayıları 1 milyonun üzerine olduğu tahmin edilmekte. Aralarında Hazar Bozkırı Nogayları, Kuzey Kafkasya Nogayları, Kırım Nogayları, İdil-Ural Havzası Nogayları gibi kollara ayrılmaktadır.
Tatar Türkleri, Rusya Federasyonu’nda 2.000.000 nüfusları ile Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nde, 1.100.000 kişi ile Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti’nde, 350.000 kişi ile Kazakistan’da ve 300.000 kişi ile de Kırım Yarımadasında yaşamaktadırlar. Dilleri Kıpçak dil grubundandır. Karakalpak Türkleri ise Özbekistan’da, Aral Gölü’nün Güneyinde, Karakalpak Özerk Cumhuriyeti’nde yaşamaktadırlar. Sayıları 500.000 civarındadırlar. Dilleri Kıpçak Dil grubundandır.
Çuvaş Türkleri, Moskova’da Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nde yaşamakta iken sayıları 950.000 civarındadır. Sors Türkleri, Rusya Kemerowo bölgesinde yaşamaktadır ve sayıları 17.000 civarındadır. Kültürleri ve dilleri bakımından Hakas ve Altay Türklerine yakın özelliktedirler. Bu Türk nüfuslarına ilave olarak, Yakutlar (Saha), Kaskay Türkleri, Karaçay-Çerkez Türkleri, Çerkezler, Gaga(v)uz Türkleri ve Saltuklular, günümüzde Rusya topraklarında yaşayan Türk halkları arasında yer almaktadır.
Rusya topraklarında yaşayan Türk nüfusun büyük bölümünün Müslümanlardan oluştuğu hesaba katıldığında, Rus yönetiminin ve özellikle de başkan Putin’in İslam’a ve Müslüman topluluklara olan ilgisini anlamak çok zor olmayacaktır. Rus nüfusu içindeki ağırlıkları düşünüldüğünde Müslüman Türk halklarının otoriteye karşı tutumlarının olumlulanmasında Rus yönetimi ile Müslüman toplulukların arasındaki diyalog oldukça önem taşımaktadır. Özellikle devlet başkanı Putin’in sıklıkla İslami cemaatleri ziyaret etmesi, açılan sergilere iştirak etmesi ve dini gün veya aylarda Müslüman topluluklara yönelik mesajlar yayınlaması gibi girişimleri, gösterilen bu ilginin somut işaretleri arasındadır.
Diğer topluluklarla olduğu gibi topraklarında yaşayan Türk halkları ile de uyumu ve işbirliğini yakalamış bir Rusya, geleceğe daha emin adımlarla yürümeyi arzulamaktadır. İlave olarak Rusya topraklarında yaşayan Türk nüfusun ise yönetimle uyumlu, “sorun-çıkarmayan” bir görünüm arz ettiği de ifade edilmelidir. Bu durumun oluşmasında Sovyetler döneminden bu yana yönetimin izlediği baskıcı politikaların rolünün olduğu söylenebilir. Bu noktada topraklarındaki Türk halklarına olan ilgisiyle Rusya’nın diğer Türk/Türki cumhuriyetlere yönelik dış politikasında önemli bir angajman elde etmek isteğinin olduğunun altı çizilebilir.