Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Proje değil çocuk

Proje değil çocuk

Bizim öğrencilik dönemimizdeki adıyla 15 tatil, şimdiki afili ismiyle sömestr tatili de bitiyor. Pazartesi günü okullar tekrar açılacak. Benim dikkatimi çeken şey bu 15 günlük süreçte o kadar çok etkinlik haberi okuduk ki. Özel okullar tarafından düzenlenen etkinlikler, nasıl oluyorsa artık eğlence ve eğitimi birleştiren eğitim kursları vb. Kısacası öğrenciler bu süreçte dinlenmek dışında her şeyi yaptılar. Zaten bu koşuşturma dünyasında dururlarsa düşerler…

Bir dönem ülkemizde velilerin yeterince eğitimli olmamasının öğrencilerin başarılarını olumsuz etkilediği tartışılıyordu. Bilinçsiz veliler(!) eğitim konusundaki gelişmelerden haberdar olmadıkları için çocuklarını yeterince yönlendiremiyor, onların derslerine katkı sağlayamıyordu. Tabi ki yerseniz! Günümüzde ise özellikle her TV kanalı ve gazeteye bir kişisel gelişim ve eğitim uzmanının düşmesi ile birlikte eğitimli, bilinçli veli sayısı(!) giderek artıyor. Öğrencilerde bu veliler sayesinde tatilde bile yakalarını kurslardan kurtaramıyor. Milli eğitim bakanlığı doğru bir uygulama yaparak 15 tatilde öğrencilere ödev verilmesini yasakladı. Elbette yarışta geri kalmak istemeyen özel okullar, tatil kampı, sosyal etkinlik gibi ambalajlarla öğrencilerin peşini bırakmadılar. İşin garip tarafı velilerin bu durumu garipsememesi hatta “Çocuğumu o kadar kaliteli bir okula gönderiyorum ki onun tatilini bile planlıyor, derslerinden geri kalmamasını sağlıyor” diye sevinmeleri. Özellikle ortaokul ve lise öğrencilerinin halini görünce Allah’tan beni bilinçsiz veliler yetiştirmiş diye dua ediyorum.

Bitirilecek okullar, iş kariyerinde tırmanılacak basamaklar falan derken çocuk kendine geldiği zaman abartısız 30’lu yaşların sonlarında oluyor. Elbette lise ve üniversiteye girişteki sınavlar önemli ama bari ilkokuldaki çocukları biraz kendi haline bırakalım. Sınava girecek çocuklara da nefes alma imkânı verelim. Bu çocukların tatilde istediği şey sadece dinlenme, 15 gün bile olsa sabahın köründe alarm ile uyanmama olamaz mı? Çocuklara bunu bari çok görmeyelim. Aksi halde sınav ve aile baskısını kaldıramayan çocuklar bunalıma girip, intiharı bir seçenek olarak görebiliyor. Geçenlerde yapılan TEOG sınavında istediği puanı alamayan bir öğrenci intihar etti. Bu konuda eğitim sistemini eleştirelim ama ailelerin hiç mi suçu yok. Bu öğrencinin babası öğretim üyesi, annesi ise doktormuş. Yani yeterince bilinçli veliler(!) ama sonuçta 13 yaşında yok olan bir hayat… Özellikle anne-babası çalışan çocukların koşuşturması 2-3 yaşından itibaren başlıyor. Bu amansız yarıştan geri kalmak istemeyen aileler artık anne çalışmasa bile çocukları kreşe gönderiyor. Anane/babaanne gibi büyükler ya da evde bakıcı seçeneğinin olduğu bir yerde çocuğun ısrarla kreşe gönderilmesi ayrı bir garabet. Veliler artık kendi anne ve babalarına bile güvenmiyorlar Zaten yeni nesil anne ve babaların en büyük açmazı çoğu zaman çocuk yetiştirdikleri unutup, evlatlarını sonunda başarı getirecek bir proje olarak görmeleri.

2-3 yaşındaki bir çocuğun her gün sabahın köründe sıcak yatağından kaldırılıp akşam ailesinin mesaisi bitene kadar bir kreşe bırakmanın çok büyük zaruretler haricinde ben insani bir tarafını göremiyorum. Bu tatil dönemindeki janjanlı isimli kursların özü de öğrencilerin velilerin ayağına dolanmadan vakit geçirmeleridir. Veliler ise okudukları kişisel gelişim zırvaları ile kendilerini kandırmaya devam ediyorlar. Bu zırvalarda bolca geçen “Önemli olan çocuğunuzla çok vakit geçirmek değil, geçiren zamanı nitelikli bir şekilde değerlendirmek” vb. cümleleri kendilerine Amentü kabul edip yola devam ediyorlar. Akşam ortalama 7’de toplanan bir ailede yemek, çay falan saat 9’u buluyor. Bütün günün yorgunluğu da eklenince beraber geçirilen 2-2 buçuk saatin ne kadar nitelikli olması beklenir ki?

 Evlatlarına karşı sorumluluklarını yerine getiremeyen aileler vicdan azabı duyup, çocukları ne isterse yapıyorlar. Sonunda dünyanın sadece kendi etrafında döndüğünün zanneden, ben merkezli, paylaşımdan uzak çocuklar yetişiyor. Ondan sonra sanki bilmiyormuşuz gibi biz nasıl böyle bir ülke olduk diye soruyoruz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi