Örtün Üstünü
O geceye kadar sıradan bir insan olan adam
Sabaha karşı nur dağından iniyor
Kızıl gökyüzünün altında hızla yürüyor
Dağdan çölün kızıllığına indiğinde
Asit mi gözyaşı mı iki damla uçuyor gözlerinden
Cübbesinin uçları arkaya doğru seğirtmiş
Rüzgâra meyil vererek
Durmadan da söyleniyor:
Ben mecnun muyum?
Hayır değilim.
Ben mecnun olmalıyım.
Hayır, evet
Ya rabbi
Sığındım sana
Yardım et!
Yalnızlık onun kaderidir.
Şu dağdaki mağarada
Günlerdir
Yalnız olmayanın işi ne
İnsanlardan yana yalnız
Tanrıdan yana…
Yalnızlık onun kaderi ya
Şimdi şu çölde kabarıp kabarıp korku oluyor
Korku da yalnızlığın üst mertebelerinden biri değil midir?
Bu korku insanlardan yana mıdır Tanrıdan yana mı?
İlk önce tanrıdan yanadır elbet
Hiçbir insanoğlu böyle bir sorumluluk almış mıdır?
Bu korkudan kaçmak için koşuyor
Nafile korku yakasını bırakmıyor
Şehre yaklaştıkça yavaşlıyor
Korku şekil değiştiriyor
Duruyor
Koşuyor
Onu bekleyen kadını düşününce
Rahatlıyor biraz
O anlar onu
Kanatlarının altına alır korur, inanır
Mecnun olmadığını bilir
Güneş doğduğunda eve varmıştır artık
Kapıyı hızla açıp eve girer,
Merakla yanına koşan kadına da bulaşmıştır korku
Titreyen adama gözleriyle sorar ne sorulabilecekse
Kadına bir şey anlatacak halde değildir.
Tek bir cümle dökülür dudaklarından adamın
Örtün üstümü örtün!
Çile başlamıştır
Örtün üstünü örtün!
8 şubat 2010