Nedir Namaz?
Kendini sigaya çekmektir;
Koşturmanın arasında abdesti alıp kıbleyi aramak, yavaşlamak, yerini ve şeklini sabitleyerek nereye gidiyorum; bir dakika, ben doğru yönde miyim, ya diğerleri diye durup eyne tezhebune...? diye sormaktır namaz: O duruşta cevap vermek: oraya geliyorum, sana doğru ilerliyorum, gidecek kapım da yok, halimden anlayacak kimsem de. Vallahi bir geliş içindeyim, diyebilmektir namaz.
Yüzleşmektir;
Aslında durmayı hiç de başaramadığını görmek, razı gelemediklerini bir bir dökmek, olup biteni -gün doğumunu, mevsimleri, hatır sormayı mesela- kaçırdığını, duasızlığını, infaksızlığını, şükürsüzlüğünü, sabırsızlığını, aceleciliğini, unutkanlığını, suizannını, hırslarını ve bencilliklerini karşına koyup da şöyle bir bakmaktır namaz.
Şükürdür;
Gören gözünü, duyan kulağını, karnının tokluğunu, havanın ılıklığını idrak etmek; dizlerinin tuttuğunu, yüreğinin attığını, kafanın çalıştığını ve yaşamın devam ettiğini fark etmektir namaz.
Duadır;
Derdini anlatıp, meseleyi tanımlayıp talepte bulunmak, mırıl mırıl anlamak, derman istemektir namaz. Çözümü göremeyip el açmak, “ben bilemedim sen bilirsin”nin ardından hayırlısı hayırlısı diye başlayıp ille de benim istediğim diye tutturmaktır namaz.
Bakmaktır;
Bir duanın içinde geleceğe, bir tövbenin içinde geçmişe, secdeye odaklanıp o anın tam da içine düşmektir namaz. Kendi ellerine: emeğine, temizliğine, yorgunluğuna, çaresizliğine, sağına dönüp iyiliklerini yazana, soluna dönüp öfkeni yazana ve dışında duran her şeye selama durmaktır namaz.
Hayattır;
Telefonu şarja takmadığını, hâlâ komşuya geçmiş olsun diyemediğini, arabanın lastiklerinin değişeceğini, hastaneden randevu alman gerektiğini, geçen baktığın matkabın yarınki indirime dahil edilip edilmediğini, yeğeninin son günlerde oboziteye doğru ilerlediğini, seccadenin yıkanma zamanının geldiğini, elektrik tarifesini değiştireceğini, yemeğin altını kısmadığını, çok zamandır halanı aramadığını, ütünün fişini prizden çekmediğini, doların düştüğünü, okuduğun kitabın sonunda dizin olsaydı işlerin nasıl da kolaylaşacağını, dizinin yeni sezonunun iyi başlamadığını, çorabının deliğini, eski sevgilinin ellerini, çerçevenin eğriliğini düşünüp düşünüp durmaktır namaz…
Ve ölümdür;
Yemediğin, içmediğin, uyumadığın, konuşmadığın, gülmediğin bir kopuş; yaşlanıp da yapacak işin kalmayınca sıkı sıkı sarıldığın, ölümün karanlık kapısı ufukta doğuverince şaşkınlıkla tutunduğundur namaz.