Epifani
Hepimizin; varlığın, hayatımızın ya da ciddi bir meselenin anlamını çözdüğümüzü hissettiğimiz farkına varma anları vardır. Ani bir aydınlanma diyebiliriz buna. ”Şimdi anladım!” “Evet, çözdüm bu meseleyi.” “Birden anladım bu şekilde bir yere varılamayacağını.” “Kafamda bir şimşek çaktı! Oğlum/kızım, dedim kendi kendime…” gibi cümlelerle günlük hayatta ifadesini bulur. İşte bu an hissedilen duygunun adıdır epifani. Hem felsefi bir terim olarak hem de günlük kullanımda, "yapbozun son parçasının bulunduğu ve resmin tamamının görülebildiği" anlamında veya kendi başına önemsiz olan yeni bir bilgi veya deneyimin, daha derin veya ilahî bir temel dünya görüşüne ışık tuttuğu manasında kullanılır.
Klasik Yunancada tezahür olma, çarpıcı bir belirme anlamında dinî bir terim olarak kullanılırdı. Kelimeyi modern zamanlarda eserlerinin eksenine alarak işler hâle getiren kişi ise 20. yüzyılın en önemli yazarlarından kabul edilen İrlandalı romancı James Joyce’tur. Joyce, kelimenin bugünkü felsefe ve edebiyat ortamlarında yaygın kullanılmasına ve üzerinde düşünülmesine vesile olmuştur.
Aniden bir şeyin anlamı veya özünü anlamak veya ayrımına varmak bazen aydınlanmanın, problemi çözüvermenin rahatlığını getirirken bazen de hayatla ilgili bir bilginin yükünü bırakır omuzlarımıza.
Bir bilim adamının ya da bir mucidin bulduğunu fark ettiği an da epifaniye dâhildir. Arşimet’i sokaklarda “Buldum!” diye koşturtan an, Aziz Sancar’ın “Bunu şu anda bir Allah, bir de ben biliyorum. Başka hiç kimse bilmiyor.” dediği an da bir aydınlanma, karanlıkta kalmış bir şeyin birden gün yüzüne çıkması da yapbozun son parçasını yerine koyulması yani bir epifani anıdır.
Sanat da çoğunlukla epifaninin bir esere dönüştüğü yerdir. Bilhassa şairler için olmazsa olmazlardandır. Bir yönetmeni, bir ressamı harekete geçiren bir güç olarak da görebiliriz onu.
Bu, birden gerçekleşen kavrama ve farkına varışlar; insanların, günlük hayatla ilgili bazen de hayatlarının bütünü ile ilgili ani kararlar vermelerine sebep olur. Bazı iş değişikliklerinin, başka bir üniversitede okumaya karar vermelerin, sigarayı aniden bırakmaların, boşanmaların hatta evlenmelerin, şehir değişikliklerinin, arkadaşlıklara son noktayı koymaların epifani sonrası gerçekleşmiş olma ihtimali de yüksektir. Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz; televizyon, dergi ve gazetelerden hikâyelerini öğrendiğimiz şehri terk edip bir köye hatta bir dağ başına yerleşen ya da gezgin olan insanların da böyle bir duygu durumu sonrası yola çıkmış olmaları kuvvetle muhtemeldir.
Terimin tarifinde de yer alan “yapbozun son parçasını bulma ve resmin tamamını görebilme” anı kolayca ulaşılan bir nokta gibi görünmüyor. Uzun bir uğraş, zihnen ve bedenen bir çaba sonucu elde edilmiş bir başarı aslında, nereye varacağınızı bilmeden, çoğunlukla planlamadan doğruyu ararken ulaştığımız yerde duran.
Eksik olmasın günümüzden gecemizden.