Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Müslümanın Hayatı İstikamet Üzere Olmalıdır

Müslümanın Hayatı İstikamet Üzere Olmalıdır

Arapça’da “kavm” sözcüğünden türeyen “istikâmet”; “doğruluk, dürüstlük, adalet, itidal, sadakat” gibi anlamlara gelir. Terim olarak istikamet; ahlak,  itikat ve amelde her türlü aşırılık ve gevşeklikten uzak orta yol manasına gelir.  Bir başka ifade ile dini,  bir bütün olarak yaşamak demektir.  Onun için bizler kıldığımız namazların her rekâtında okuduğumuz Fatiha Suresi'nde: “Bizi doğru yola ilet/hidayette sabit kıl” diye dua ederiz. (1/Fatiha 6). Bu dua; insanın hakka, iyiye, güzele yönelmesinin ve her türlü sapık­lıktan uzak kalmayı isteme arzusunun bir yansımasıdır. Çünkü bir mü’min için her an hidayetten sapma riski vardır.

Bilindiği gibi güzel ahlaka dayanan bir hayat,   imana giden yolun kilometre taşlarıdır. Hz. Hatice validemizin yeğeni Hakîm b. Hizam Resulullah’a (a.s) gelerek şöyle demişti: “Ey Allah’ın elçisi! Ben cahiliye dönemimde, sadaka vermek, köle azat etmek, sıla-i rahim yapmak gibi kulluk adına yaptığım iyilikler var. Acaba yarın ahiret gününde bunlardan bir sevap gelecek mi? dedim. Resul-i Ekrem (a.s) da: “Sen zaten daha önce yaptığın bu iyiliklerin hayrına Müslüman olmuşsun” dedi.” (Buhari “Zekat” 24; “Edeb” 16; Müslim “İman” 194). Demek ki ahlaki istikamet insanı imana götürmektedir. Günlük hayatta bir Müslümanın verdiği sözün arkasında durması, söz ve eyleminin uyuşması, herkese karşı dürüst davranması hep ahlaki istikamet örnekleridir.  

Bize asıl istikamet,  itikatta gereklidir. İtikatta istikamet dediğimizde;  ulûhiyet, rubûbiyet ve ubudiyette Yüce Allah’ı birlemek anlaşılır.   Ulûhiyette tevhid, kulun kendi fiilinde, Rabbini birlemesi;  Rubûbiyette tevhid, kulun rabbini, rabbinin fiillerinde birlemesi; Ubûdiyette tevhid ise, ibadetin sadece Allah’a tahsis edilmesi, O’nun rızası için yapılması manasına gelir.  İtikatta tevhidi orta yolu benimseyen Ehl-i sünnet çizgisindeki Müslümanlar temsil eder. Tabii ki biz kitaplardaki çizgiyi kastediyoruz. Bugün kendisini Ehl-i sünnete nispet ettiği halde tevhit çizgisini koruyamayan binlerce insan vardır. İtikatta olduğu gibi amelde de istikamet sahibi olmak gerekir. Amelde istikamet, ibadetlerde aşırı gitmemeyi, riyadan kaçınmayı ve hasbi olmayı gerektirir.  Kur’an-ı Kerim’de Allah yolunda canlarını seve seve veren şehitler istikamet sahibi olmaya örnek gösterilir: “Onlar! Rabbimiz Allah’tır dedikten sonra dosdoğru oldular” (Bkz. 41/Fussilet 30). Böylece onlar,  Allah’a verdikleri sözlerinde durdular ve şehadeti tercih ettiler. Bu işte, Yüce Allah’a verilen söze, sadakattir.

Bizim inancımızda güç yetirilemeyen şeyi insana yüklemek caiz değildir. Her fert, gücü nispetinde Allah’a karşı olan sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdür. Nitekim Hz. Peygamber (a.s), ben her gün oruç tutacağım, sabahlara kadar namaz kılacağım, hiç evlenmeyeceğim diyen bir sahabeye amelde istikamet sahibi olmayı ve ibadetlerde aşırı gitmemeyi tavsiye etmiştir: “(Ramazan orucunun dışında) ben hem oruç tutarım, hem yerim. Geceleri ibadet ederim, hem uyurum. Kadınlarla da evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir.” (Buhari “Nikah” 1). Bu rivayetten de biz ibadetlerde istikametin nasıl olması gerektiğini öğreniyoruz. Hiçbirimiz Resulullah’tan daha iyi Müslüman değiliz.  Geçmişte ve günümüzde “bizden teklif kalktı” diyerek her türlü ibadeti terk edenler hatta  ibadetlere ekleme ve çıkarma yapanlar var. Bunlar, itidal ve istikametten ayrılmış ehl-i bid’at çevrelerdir. Hâlbuki ölüm gelinceye kadar Müslüman rabbine ibadet etmekle mükelleftir.

Sonuç,  her konuda olduğu gibi el-Müstakîm ismine sahip olan Sevgili Peygamberimiz bizim için istikamet konusunda da yegâne örneğimizdir.  Kur’an’da geçen âyetlerde Yüce Allah Peygamberimizi hem istikamet örneği ve hem de istikamete davet eden bir önder olarak tavsif eder: “Gerçek şu ki sen onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.” (23/Mü’minûn 73). Bir başka âyette de; Hiç şüphe yok ki sen doğru yolu göstermektesin.” (42/Şura 52) buyurur.  Gerçekten de rahmet peygamberi Hz. Muhammed (a.s),  ümmetine Allah’a nasıl kulluk edileceğini, O’nun hoşnut olduğu doğru yolu bulmaları ve o yoldan sapmamaları için ne yapmaları gerektiğini söz ve davranışlarıyla göstermiştir. Bizler de Onun ümmeti olarak itikatta, ibadette, ahlakta, dilde ve kalp hayatında Kur’an ve sünnetin rehberliğinde istikametten ayrılmamamız gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi