Medya Analizi..

Malum seçim dönemi, hafta sonu da geldi gündem epey yoğun.. Ben bu yoğun gündemden medyaya ilgili konuları ele aldım..

Haftanın en büyük olayı ile başlayalım..  

Fatih Portakal, televizyonda PKK’ya teşekkür edilmesi gerektiğini söyleyen, PKK’lıları güzelleyen ve PKK’lıların en sevdiği haber spikeri.. Ülkemizde artık, muhalif adı altında terör yandaşlığı son moda.. Fatih Portakal ise bu kamuflajı en başarılı şekilde taşıyanlardan birisi. Mersin Şehir Hastanesi ile ilgili kurmaca bir habere imza attı. Hastanenin çok büyük olduğunu ve bacağı kırık bir vatandaşın bu hastanede çok uzun mesafelerce yürüdüğünü anlatan baştan aşağıya kara propaganda olan bir haberden bahsediyorum. Haberin kurmaca olduğu belirtilince de tazminat davası açacağını, bu haberin kurmaca olduğu ispatlanırsa da ekibi ile istifa edeceğini yine o içi boş külhanbeyi tavrıyla altını çize çize belirtti. Sonra ne mi oldu? Bizzat ayağı kırık diye röportaj yaptıkları, haberin en büyük dayanağı olan vatandaş tarafından kurmaca olduğu itiraf edildi. Bacağı kırık denilen vatandaşın hastanede aynı saat içerisinde koltuk değneksiz ve hiç aksamadan hızla yürüdüğü görüntüler ortaya çıktı. Hastanede iki saat kadar durduğu ve hiçbir görevli ile iletişime geçmeden hastaneden ayrıldığı da ortaya çıktı. Bacağı kırık olduğu iddia edilen vatandaşın babasının şu sözleri anlamak ve görmek isteyene yeter de artar; “Fox Tv muhabiri görürseniz oradan uzaklaşın.” Fatih Portakal istifa etti mi, hayır. Portakal’ı kanaat önderi gören kesim durup bir düşündü mü, hayır. Ne diyelim, hastanede doluluk yüzünden sıra alınamayan, acil kapılarında hayatından olunan dönemlerden, hastane çok büyük diye eleştirilen döneme geçtik. Elhamdülillah.

Fatih Portakal, bu kurmaca haber ile Altın Kelebek ödüllerini bu yılda şimdiden kaptın, hadi yine iyisin..

Basın özgür değilmiş gibi çek..

Külliye’de gençlere iftar yemeği verildi. Gençlerden birisi gazetecilik öğrencisi olduğunu belirtti ve yaklaşık 2-3 dakika değişik cümleler ile bir şeyler söylemeye çalıştı. Heyecanlandı sanırım ama varmak istediği konu şuydu; “Türkiye’de basın özgür değil”. Erdoğan’da; “Külliyeye gelip bunu söyleyip, bunun olmadığını iddia ediyorsun.” Basın mensubu olarak söylüyorum. “Basın özgürlüğü yok” kadar altı boş bir argüman yok. Tehdit edersen, devlet sırrını ifşa edersen, eleştiri değil de hakaret edersen cezasını kanunlar çerçevesinde çekersin. Bunun ayrımını yapamayan, hele ki iki cümleyi bir araya getiremeyenler bile “basın özgür” değil diyor. Artık bu aymazlığın bir sonu gelsin. Basın özgür değilse şuan köşelerinde Erdoğan’ı çatır çatır eleştirip tonla para kazananlar Uruguay gazetecileri mi?

Tutmayın küçük enişteyi..

Muharrem İnce kendisine verilen gaz ile yolunu yordamını şaşırmış durumda.

İsmail Metin Temel kimdir? Korgeneral’dir. Bununla birlikte 15 Temmuz hain darbe girişiminde FETÖ’nün hedefi idi. Temel’e kanlı gecede darbeciler tarafından suikast timi gönderilmişti. Bunun üstüne 15 Temmuz’dan sonra şanlı Afrin Harekatı’nın komutanlığını yapmıştır.

Muharrem İnce kimdir? Fizik öğretmenliğinden, dershaneciliğe, dershanecilikten, milletvekilliğine geçmiş, Genel Başkanlığa yürümek istediğinde partisi tarafından layık görülmemiş, en nihayetinde Cumhurbaşkanlığına aday olabilmiş bir vatandaş.

İnce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı alkışladığı gerekçesi ile Korgeneral Temel için; “apoletlerini sökeceğim” dedi.

Buna söylenecek çok söz var fakat MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çok net ve nokta koyacak şekilde cevaplamıştır; “Bu komutanımızın apoletlerini sökecek müptezel henüz anasından doğmamıştır.”

CHP’nin Konya Milletvekili Adayı Abdullatif Şener’e Konyalı ayarı..

Abdüllatif Şener kimdir? CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun Konya için en büyük umudu.. Konya’da halkla karşılaşan Şener, yeni yerine uyum sağladığını ispat etti. Abdüllatif Şener halktan tepki alınca, “zalimle birlikte hesap vereceksiniz” diyerek halkı alenen tehdit etti. Bu zihniyetin eline güç geçtiğini bir düşünelim. Hiç abartmıyorum darağaçları yeniden kurulur. Rabbim ülkemize bu zihniyetin yüzünü göstermesin.