RAMAZANA VEDA VE KADİR GECESİ
“O geliyor” diye kapılara koştuk. Onu heyecanla karşıladık. Rahmet ayı Ramazan misafir oldu bizlere. Nadide hediyeleri ile... Sabır, takva, kanaat, iftar, sahur, mukabele, teravih, Kadir Gecesi ve bağışlanma...
Bugünlerde bereketli misafirin ayrılık haberi ile gönüllerimiz mahzun. On bir ay onun hasretiyle yanan yüreklerimize ayrılık acısı düştü. Firkatin acısını Kadir Gecesi ile dindirmek istiyoruz. Rabbimizin izni ile yarın akşam vasıl olacağız o Kadri yüksek geceye…
Ey rahmet ayı! Ne kadar alışmıştık sana. Evimizin bir ferdi olmuştun. Seninle yüreğimiz yumuşamış, bedenimiz sıhhat bulmuştu. Açken ağzımızın misk gibi koktuğunu senin vesilenle öğrenmiştik Rahmet Elçisinden. Sabrı öğretmiştin bize. Aç insanların halinden haberdar etmiştin hepimizi. Nefsimizi yenmenin, bitmek tükenmek bilmeyen arzularımıza “dur” demenin gayretine düşmüştük seninle.
Şimdi gidiyorsun. Bir sonraki Ramazana kadar minarelerde yanan kandillere, mahyalara, birlik ve bereket vesilesi iftar sofralarına, teravihlere, salât-ı ümmiyelere hasret kalacağız.
On bir ayın sultanı mübarek Ramazan! Sana bir daha kavuşur muyuz bilemiyoruz. Ancak yine hasret ve özlemle bekleyeceğiz seni. İncittiysek, kadrini bilemediysek bizden Rabbimize şikâyetçi olma! Hesapların verileceği mahşer günü lehimizde şahit ol!
Rahmet ayı veda ediyor bizlere. “Ramazandaki takvanızı, ihlasınızı, sadakatinizi ve sabrınızı yıl boyunca koruyup devam ettirin” diyerek gidiyor. “Zekâtınızı ihmal etmeyin, kimsenin verilmedik fitresi kalmasın!” hatırlatmasıyla gidiyor. Ve ayrılık vaktinin yaklaştığı şu günlerde bizleri bir kez daha bağrına basarken en kutlu gecesiyle buluşturuyor.
Bu kutlu gece, feyiz ve bereketin, rahmet ve mağfiretin nihayetsiz bahşedildiği Kadir Gecesidir. Kadir Gecesi, doğru yolu gösteren, aydınlığa çıkaran, dünya ve ahiret saadetine erdiren Yüce Kitabımızın indirilmeye başladığı gecedir. Bu gece, insanlığın hasretle beklediği, Hira ufuklarında beliren İslam güneşinin yeryüzünü aydınlatmaya başladığı gecedir. Bu gece hakkında Rabbimiz şöyle buyurur:
“Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”
Bir düşünelim: Kur’an’ın indiği geceye bin ay değeri veren Yüce Rabbimiz, Kur’an’ın indiği kalbe, hayat olup yaşandığı bir bedene acaba nasıl bir şeref bahşeder?
Fahr-i Kâinât Efendimiz ise şöyle buyurmaktadır: “İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları affolunur.”
Bir kez daha hatırlayalım: Kadir gecesini, ancak Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz müddetçe ihyâ etmiş oluruz. Kur’an’ın hak, hakikat, ahlâk ve adalet ilkelerine sarıldığımız ölçüde bu gecede bir ömre bedel manevî gelişmeler yaşayabiliriz. Kur’an’ın barış ve esenlik mesajlarına değer verdiğimiz nispette Allah’ın meleklerinin, yeryüzüne esenlik getirmek üzere indiklerinin idrakine varabiliriz. “Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bil!” şuuruyla hayatımızı sürdürdüğümüz müddetçe Kadir gecesinden hakkıyla istifade edebiliriz.
Bir kez daha idrak edelim: Bu gece, kaybettiklerimizi bulma gecesidir. Zihinleri ve gönülleri Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e göre yeniden inşa etme, onun hayat veren soluklarıyla yeniden dirilme gecesidir. Bu gece imana, merhamete, adalete sarılma gecesidir. Kendimizi hesaba çekme ve darda olan kardeşlerimiz için gözyaşı dökme gecesidir.