Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Koronavirüs ve Koruyucu Hekimlik

Koronavirüs ve Koruyucu Hekimlik

Yüce Allah’ın bize sunduğu sayısız nimetlerin başında sağlıklı yaşam geliyor.  Nitekim Kanuni Sultan Süleyman sağlığın önemini şu mısralarında ne güzel ifade etmiştir:

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

En büyük devlet, sağlıklı bir yaşama sahip olmaktır. Huzurlu, mutlu ve rahat bir hayat geçirmenin yolu, beden ve ruh yönüyle sağlıklı olmaktır.  Bundan dolayı Hz. Peygamber (a.s): “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanma konusunda aldanmıştır. Bunlar; sıhhat ve boş vakittir”; bir başka rivayette ise: “..hastalık gelmedin önce sağlığın kıymetini bil” buyurmuşlardır. Bu sebeple dinimizde “hıfzu’s-sıha/koruyucu hekimlik” çok önemelidir. Bunların başında temizlik, dengeli beslenme, sağlığa zarar verici şeylerden kaçınma ve koronavirüs gibi bulaşıcı hastalıklardan uzak durmak gelmektedir.

İslam’ın ilk yıllarında inen bir ayette, Hz. Peygambere hitaben “temizlen” denilmiştir. (Müddessir, 4). İslam dini temizliği, insan hayatının temel unsurlarından birisi olarak görmüştür. Hatta bir rivayette Hz. Peygamber de: “Temizlik imanın yarısıdır” buyurmak suretiyle, temizliğin birey ve toplum hayatında önemine işaret etmiştir. Namazın farzlarından birisi hadesten temizlik, diğeri ise, necasetten temizliktir. Bir temizlik türü olan hadesten taharet, kişinin boy abdestini gerektiren bir durum ortaya çıktığı zaman boy abdesti alması, ayrıca, beş vakit namaz, bayram ve Cuma namazları gibi her türlü namaz için abdest almak bu kapsam içerisine girer. Necasetten temizlik ise, bir Müslümanın bedenini, namaz kılacağı yeri ve elbiselerini temiz tutması demektir. Ayrıca, uykudan uyanıldığında yemekten önce ve sonra elleri yıkamak, ağız ve diş temizliğine önem vermek,  kasık ve koltuk altlarını temiz tutmak gibi davranışlar, temizlik kapsamı içerisine girer. Hz. Peygamberin buyurduğu gibi: “Allah temizdir, temiz olanları sever.”

Coğrafi muhit ve şartların, canlıların sağlıklı yaşamı üzerinde büyük tesirleri vardır. Beden temizliğinin yanı sıra, evimizin, iş yerlerimizin, okul, hastane,  sokak ve çarşılarımızın temiz tutulması gerekir.  Hava, su ve çevrenin temiz olduğu bir ortamda hayat sürme sağlıklı yaşam açısından son derece önemlidir. Bunlarla birlikte, insan sağlığına etki eden faktörlerin başında dengeli beslenme gelir.  Kur’an’da: “Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez” (A’raf, 31), ayetinde geçen “israf etmeyiniz” tabiri, dengesiz beslenme alışkanlığına yol açıcı yeme ve içme konusunda da bir uyarı niteliği taşımaktadır. Günümüzde en yaygın şikâyetlerden birisi de fazla kilolardan kaynaklanmaktadır. Hatta bilinçsizce yemek tüketiminden kaynaklanan obezite, çağın hastalığı olarak kabul edilmektedir. Aşırı kilolar, birçok hastalığa yol açabilecek riskler taşımaktadır.

Diğer yandan sağlıklı yaşam konusunda tedbirli olmanın sünnete uygun bir davranış olduğunu Hz. Peygamberin şu hadislerinden anlıyoruz: “Allah’ın verdiği her derdin ve hastalığın devası, çaresi vardır, tedavi olunuz.” Onun için gerektiği zaman doktora gitme bilincine sahip olmalıyız. Bu konuda bir Müslüman, tedbirli olmalı, takdiri Allah’a bırakmalıdır. Ayrıca, bulaşıcı hastalıklara karşı da önceden önlem almak gerekir.  Bu hususta Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir yerde veba ve benzeri herhangi bulaşıcı bir hastalık olduğunu işittiğiniz zaman o yere girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde böyle bulaşıcı bir hastalık varsa, oradan da çıkmayınız.” Bununla ilgili olarak İslam tarihinde yaşanmış şöyle bir olaydan bahsedilir:  Bir gün Hz. Ömer arkadaşlarıyla birlikte Şam’a gitmek üzere yola çıkar. Cabiye denilen yere geldiklerinde Şam’da bulaşıcı bir hastalık olan veba ve taun hastalığının ölüm saçtığı haberini alırlar. Arkadaşlarından bir gurup “Allah’a tevekkül ederek Şam’a girelim, Allah bizi bu bulaşıcı hastalıktan korur. Sonra Allah’ın kaderinden kaçamayız” deyince Hz. Ömer, şiddetli tepki gösterir. Vaba salgınının bulunduğu Şam’a girmeden geri döneriz deyince, “Allah’ın kaderinden mi kaçıyoruz ya Ömer?” şeklinde tepki alır. Bunun üzerine Hz. Ömer, “evet, Allah’ın kaderinden kaçıp, yine Allah’ın bir başka kaderine sığınıyoruz” diye karşılık verir.

Netice, Hz. Ömer’in bu tavrından anladığımız gibi, öncelikle bize düşen görev,  bulaşıcı hastalıklar karşısında koruyucu hekimlik kurallarına uygun hareket etmektir. Şu anda bütün bir dünyada coronavirüs gittikçe yaygınlaşıyor, can kayıpları artıyor. Bu hastalığın ülkemizde az hasara yol açmasını istiyorsak,  Sağlık Bakanlığı yetkililerinin yaptığı tavsiyelere uygun hareket etmeliyiz. Müslüman tedbirli olur, takdir ise Yüce Allah’a aittir.

Rabbim her türlü hastalıktan ve afetten bizleri korusun!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi