Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Korona var futbol yok

Korona var futbol yok

Yazının başlığı korona günlerinde futbolda da mantık yok olabilirdi. Türk futbolunun son yıllarda zaten tadı tuzu yok. Koronanın ardından mecburen başlayan ligde ise resmen taraftarlar enayi yerine konuldu. Federasyonun senaryosunu yazdığı ligde kulüp başkanları kendilerine çizilen figüran rolünü büyük bir başarıyla oynadılar…

Virüsün ardından ligin başlayıp, başlamayacağı, başlasa da hangi formatta oynanacağı epey tartışılmıştı. Federasyona kalsa başlatmayıp, son hali ile tescil edecekti veya sezon oynanmamış kabul edilecekti. Lakin hem yukarıdaki takımların ısrarı, hem de yayıncı kuruluşun baskısıyla lig başlatıldı. Burada UEFA’nın sezon oynanmamış kabul edilirse Avrupa kupalarına takım kabul etmem resti de etkili oldu. Ligin oynanmasına bir lafımız yok. Taraftarsız futbolun tadı olmasa da en azından sezon tamamlandı denildi. Lakin her şey bitmiş, şampiyon, Avrupa’ya gidecek takımlar, düşenler belli olmuşken federasyon benim fikrim geldi diye ligden düşmeyi kaldırdı. Böyle bir saçmalık olur mu derken bütün kulüpler sözde ortak karar alınca oluyormuş meğer. Taraftar dediğin sonuçta maraba.  Sevin dersin sevinir, üzül dersin üzülür. İşte geldiğimiz nokta bu.

Madem ligden düşme olmayacaktı. Bunca mücadele neden verildi. Şampiyonluk ve Avrupa kupaları için ilk altı da yer alan takımlar kendi aralarında maç yapsalardı olur biterdi. Ligden düşecek miyiz kalacak mıyız diye haftalarca biz o stresi niye yaşadık. Konyaspor’un Başakşehir ve Trabzonspor maçlarında son dakikalarında neredeyse kalp krizi geçirecektik. Midemizdeki ağrı günlerce sürdü. Bunun hesabını kim verecek. Bir de bütün kulüplerin ortak kararı deniliyor. Kulüp başkanları takımların sahibi değiller. Taraftarlar adına kulübü yönetmekle görevliler. Hangi başkan bu karara evet derken taraftarına danıştı. Her şeyi bir kenara bırakın Başta Konyaspor olmak üzere ligin son haftasında kalmayı garantileyen Rizespor ve Denizlispor’un bu kararı desteklemeleri taraftarlarıyla dalga geçme anlamına gelir.

Konyaspor örneğinden devam edersek bizim yönetim toplantı da “Yahu kardeşim madem ligden düşme olmayacaktı biz, şehir bu çileyi neden çektik. Düşenin düşüp, kalanın da yola devam etmesi lazım. Biz bu kararı onaylarsak bunun hesabını taraftarımıza veremeyiz” demesi gerekirdi. Diyemediyse ortada büyük bir sorun var demektir. Öte yandan alınan bu karara sosyal medyadaki cılız seslerin dışında Konya’nın yerel basını nasıl tepki verdi deseniz de haklısınız.  Önceden yerel basınımız Konyapor’u eleştirerek, takımın, yönetimin hatalarını söyleyerek takım üzerinde olumlu anlamda iteleyici bir güç görevi görüyordu. Çoktandır ajanslardan gelen haberlerle spor sayfaları yapılır oldu.

Futbolumuzun resmen yukarıdan dizayn edilmesine kimse sesini çıkarmıyorsa biz burada ne kadar yırtınsak da boş. Günün sonunda Türk futbolu yayıncı kuruluşun, bahis şirketlerinin isteğine göre şekillenen, figüran konumundaki başkanlarında sadece onaylayıcı pozisyonda yer aldıkları bir oyuna dönüştü. Kulüpler borç batağında olduklarından ne federasyona, ne ilgili bakanlıklara ne de yayıncı kuruluşa seslerini çıkaramıyorlar. Virüs falanda işin bahanesi oldu. Bir de düşenin yanında yer aldık gibisinden edebiyat parçalıyorlar. Eğer ligin sonunda Konyaspor’da düşmüş olsaydı fikrim değişmeyecekti. Oyunun kuralları başında konulur. Federasyon ise top benim, kuralları da ben koyarım diyen zengin çocuğu gibi düşmeyi kaldırdı. Bizim noter memuru başkanlar da seslerini çıkaramadılar.

Yapılan şey mantıklı olsaydı herhangi bir Avrupa liginde de benzer bir karar görürdük. Bizimkiler bu kararı alınca diğer ülkelerde ligden düşen takımlar bizi emsal göstermeye başladılar. Elbette federasyonları kabul etmedi. Çünkü günübirlik keyfi kararlar oy birliği ile sadece bizim ülkede alınabilir.

Taraftar olarak bizi zaten adam yerine koyan yok. İki gün sonra kombine satmaya başlayacaklarında ya da yayıncı kuruluş sözleşme uzatma istediğinde taraftar olduğumuz hatırlanır. Ne diyelim, başta bizim yönetim olmak üzere bu kararın altında imzası olanlara hakkımızı helal etmiyoruz. Taraftar olarak o kadarına bari hakkımız olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi