Konya kamuoyunun dikkatine!
Türkiye hem zor hem de güzel günler geçiriyor... Türkiye hem terörün belini kırıyor hem de uluslararası baskılara direnmek için canhıraş mücadele veriyor.
Medyanın ve sokağın dili, terör ve çatışma bölgelerinde yaşanan olayların üzerine inşaa edilmeye devam ediyor. Halkımız ve medyamızın çoğunluğu, Barış Pınarı Harekatı’na koşulsuz destek vererek olması gerekeni bir kez daha ortaya koyuyor. Bu milletle ne kadar gurur duysak az…
Fakat bu dili inşaa ederken hepimizin düştüğü bazı hatalar var. Son günlerde Konya kamuoyunu meşgul eden bazı meseleler beni böyle düşünmeye sevk etti.
Öncelikle terörün ve teröristlerin ne istediğini hepimizin bilmesi gerekiyor.
Terör ne ister?
Terör manşet olmak ister, korkutmak ister, toplumda oluşturduğu panikten, kaos ortamından beslenerek büyümeyi hedefler.
Terör sokağa çıkmayın, alışveriş yapmayın ister.
Terör kepenk kapatın, evinizden çıkmayın ister.
Terör gülmeyin, eğlenmeyin, hayatınız normal akışında gitmesin ister.
Çünkü terör korkudan beslenir…
Halkımız korkusuzdur, bunu her defasında kanıtlamıştır. Evelallah teröristlerin bu isteklerine boyun eğecek halimiz de yok.
Fakat böyle zamanlarda ortaya atılan bazı meselelerde hemen gaza gelip, ardını arkasını düşünmeden peşin hükümlere varmakta da ne yazık ki üzerimize yok…
Sosyal medyada 2 gündür Konya’daki konserler, eğlence programları vb. şeyler eleştiri yağmuruna tutuluyor. Hatta isim ve fotoğraf paylaşıp toplu bir linç girişimi bile başlatıldı bazı sosyal medya sayfalarında.
Yapmayın Allah aşkına. Biraz mantıklı düşünün.
Bu bir savaş değil, ordumuz temizlik yapıyor. Askerimiz görevini kusursuzca yapıyor. Elbette şehitlerimize saygımız sonsuz.
Şehrimizin ulusal anlamda tanıtım misyonunu üstlenmiş insanların emeğine biraz saygı duyalım. Hele ki oralarda görev alan kişilerin fotoğraflarını paylaşıp hedef gösterenler bu yazıyı iyi okusun.
Konser planları 3 ay öncesinden yapılıyor. Sosyal medyada, billboardlarda reklamları duyuruluyor. İnsanlar 3 ay önceden biletini alıyor. Taa yurtdışından bile gelenler oluyor. Başta İstanbul olmak üzere çevre illerden gelenleri söylemiyorum bile.
Biletler katma değeri yüksek bir fiyattan satıldı, otellere, restoranlara, hediyelik eşya dükkanlarına, ulaşım firmalarına ve sayabileceğimiz birçok sektöre dolaylı yoldan müşteri çekildi.
Dahası, organizasyon firması aylar öncesinde sanatçı ve salon ücretini verdi.
Bu işlerde tazminatlar da büyük oluyor tabi. Bir günde çözülecek işler değil bu işler…
Şimdi mantıklı düşünün Allah aşkına, ha deyince bu işler nasıl bir anda iptal edilebilir ki, şehre doğrudan ve dolaylı yoldan katkı var hem.
Tüm bunları gözardı edip, teröristlerin istediği gibi evimize çekilelim. İşe de gitmeyelim, haftasonu dışarıya da çıkmayalım, evde oturup bekleyelim öyle mi?
Her fırsatta eleştiriyoruz ya hani; ‘Konya büyük yatırımları çekemiyor’ diye. Volkswagen neden Konya’ya yatırım yapmadı diyorduk hatta geçenlerde.
Bu kafayla bu şehre neden yatırım yapsın büyük firmalar. Ayda 20 bin TL para kazanan bir beyaz yakalı bu şehre neden gelsin. Ya da o kadar parayı bu şehirde nasıl harcayacak?
Bu şehre büyük firmaları ve beyaz yakalıları çekmeden kimse kusura bakmasın ama ne esnaftaki dar kafa değişir ne müşterideki. İşçiler asgari ücret almaya ve işverenler fason üretmeye devam eder…
Bakın bir kez daha söylüyorum; şehitlerimiz bizim canımız, ciğerimiz, her şeyimiz. Allah onları Peygamber efendimize komşu eylesin. Vatan onlara minnettar ama hayat da devam ediyor.
Bu uğurda bize düşen "VATANINI EN ÇOK SEVEN İŞİNİ EN İYİ YAPANDIR" yaklaşımını benimsemektir.
Ülkemizin ve ordumuzun ve daha güçlü olması adına; üretmek, gelişmek ve çalışmak zorundayız.
Bu yazıdan dolayı beni de linç etmeye niyetlenenler olacaktır ama ben doğru bildiğimi söylüyorum.
Defaatle bir kez daha belirtiyorum, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum…