İslamî Değerleri ve Şahsiyetleri İtibarsızlaştırma Girişimleri
İslam’ın ilk yıllarında kişisel anlamda müşrik tüccar Nadr b. Haris’ten başka Mekke’de Peygamberimizle sürekli alay eden bir grup vardı. Bunların başında Ebu Zemaa adlı bir müşrik geliyordu. O günün bir nevi medya patronu hüviyetinde olan bu kimse, peygamberimize en aşağılık derecede hakarete varan sözler sarf etmiş ve şovmenlik yapmak suretiyle psikolojik şiddete varan davranışlarda bulunmuştu. Hz. Peygamber (a.s) Ebu Zemaa hakkında şu şekilde beddua etmişti: “Allah’ım! Bunun iki gözünü kör et!” Çünkü onun saldırısı, sadece Hz. Peygamberin şahsına yönelik değil, onun şahsında davasına yapılıyordu. Yine birgün Hz. Peygamber yanlarından geçerken Mekke müşriklerinin ileri gelenlerinden; Velid b. Muğire, Ümeyye b. Halef, Ebu Cehil gibi kimseler, kaşlarıyla, gözleriyle çekiştirerek alay etmişlerdi. Bu yaptıkları şaklabanlıklar karşısında - Irak’ta ABD ve İngiliz askerlerinin Müslüman çocuklara, erkek ve kadınlara yaptıkları işkencelerde olduğu gibi- “kasıla kasıla gülerlerdi”. (53/Necm 60). Hz. Peygamber (a.s) bu tür psikolojik yıpratma ve baskı taktiklerinden çok üzülür, incinirdi. Yüce Allah onu şöyle teselli etmişti:
"Emredildiğini açığa vur. Müşriklerden yüz çevir. Biz seni Allah ile beraber bir başka ilah tanıyan alaycılardan koruyacağız . (15/Hıcr 94-95).
"Senden önce gelen peygamberlerle de alay edildi. Onlarla alay edenleri, alay etmeye vesile saydıkları hakikat (islam) kuşatıverdi. (Sen o kâfirlerin yalanlamalarından, alaylarından üzülme de onlara de ki:) Yeryüzünde gezip dolaşın da o yalanlayanların akıbeti nasıl olmuş görün" . (6/En’âm 10-119.
Ayrıca Kur’an’da müşriklerin inananlarla alaylarını konu edinen müstakil, ‘Hümeze Suresi’ vardır. Hümeze; birini arkasından çekiştirmek, onunla alay etmek, kırmak, incitmek, şeref ve haysiyetiyle oynamak gibi manalara gelir. Hz. Peygamberi ve müminleri alay edenler konusunda şöyle buyrulur: “Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline.” (104/Hümeze 1).
Netice, İslam sevmezlerin insanları Yüce Allah’ın yolundan alıkoymak için ürettikleri birçok plan ve projeleri vardır. Bunlardan birisi boş sözlerle toplumu oyalamak, bir diğeri de dini değerleri ve Müslüman şahsiyetleri itibarsızlaştırmada alay, şovmenlik ve hiciv yöntemine başvurmaktır. Bu uygulamalar her dönemde olmuştur. Nasıl ki Resulullah’ın döneminde alaya aldıkları din, onların çocuklarını ve yakınlarını kuşatmışsa, bugün de aynı şey onların başına gelecektir. Çünkü Allah’ın yasasında bir değişiklik yoktur ve bu yasa kıyamete kadar devam edecektir. Esas olan Müslümanların bu saldırılar karşısında nasıl bir mukavemet gösterdikleridir. İmam-ı Gazali’nin dediği gibi: “Kötülükler kılık değiştirmiş iyilikler gibidir. Her kötülüğün zımnında bir iyilik vardır.” Belki de Hollanda, Danimarka ve diğer Avrupa ülkelerinde Kur’an, Hz. Peygamber (a.s), cami ve başörtüsü gibi dini değerlere ve kurumlara karşı başlatılan çirkin saldırılar, Batı insanını İslam üzerinde araştırma yapmaya sevk edecektir. Önemli olan Batı’da onlarla birlikte yaşayan Müslümanların güzel örnekliği ve Batı dillerinde Hz. Peygamber (a.s) ve bir bütün olarak İslam’la ilgili yayınları çoğaltmalarıdır. Yeter ki bizler, bize düşeni yapalım. Biz zafer ehli değil, sefer ehliyiz. Söz ve davranışlarımızla İslam’ı iyi temsil etmekle mükellefiz.
Unutmayalım ki, bugün İslam’ın sözden ziyade temsiline ihtiyaç vardır.
Haydi öyleyse, temsil yarışına!. Gerisi Yüce Rabbimizin bileceği bir iştir.