Irkçılıklarını gizlemiyorlar
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi devam ederken Batı’nın çirkin yüzü, ırkçılığı ve çifte standardı da her gün farklı şekillerde kendini gösteriyor.
İşin ilginç yanı, uygarlıktan ve eşitlikten bahsederken mangalda kül bırakmayan Avrupalılar ırkçılıklarını gizleme ihtiyacı dahi duymuyorlar.
Anlaşılan o ki; Suriyeli, Afgan ve Afrikalı mültecilerle “sarı saçlı, mavi gözlü” Ukraynalı mültecinin bir tutulamayacağını herkes tarafından kabullenilmesi gereken bir realite olarak görüyorlar.
Suriyeli ve Afgan mültecileri botlarını batırarak öldürmeye çalışan Yunanistan, savaştan kaçan Ukraynalı mültecileri kabul etmeye hazır olduğunu açıkladı.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, ülkesindeki sivil toplum kuruluşlarına seslenerek, Ukrayna'dan gelecek mültecilere destek vermeleri çağrısında bulundu.
Danimarka, Ocak 2016’da mültecilerin ziynet eşyalarına ve paralarına el konulması için yasa çıkarmıştı.
Nazi uygulamalarını andıran yasaya göre mültecilerin 10 bin krondan fazla nakit parasına el konuluyor.
Ayrıca, toplam değeri 10 bin kronu geçen mücevher, saat, bilgisayar ve telefon gibi eşyalar da “açık artırma ile satılarak oturum, eğitim ve sağlık masraflarını karşılamada kullanılacağı” öne sürülerek mülteciden alınıyor.
Söz konusu yasaya dayanarak mültecileri soyan Danimarka, Ukrayna’dan mülteci gelmeye başlayınca aynı uygulamanın “sarı saçlı, mavi gözlü” mültecilere de uygulanmaması için yasanın kapsamını değiştirmek üzere harekete geçti.
“Sosyal demokrat” Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, “Ukrayna bizim yakın bölgemiz, Avrupa’nın bir parçası ve arka bahçemiz” diyerek, mülteciler arasında fark olduğunu ve hepsine aynı şekilde muamele edemeyeceklerini söylüyor.
Ukraynalı mültecilerin sosyal yardımlardan yararlanabilmeleri ve çocuklarını okullara kaydettirmede zorluk çekmemeleri için bir takım düzenlemeler yaptıklarını belirtiyor.
Savaş sebebiyle Ukrayna’dan kaçanlar arasında Afrikalı öğrenciler de var.
Karayoluyla Ukrayna’dan ayrılarak Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya veya Moldova’ya geçmeye çalışıyorlar.
Afrikalı öğrenciler ten renkleri sebebiyle ırkçı ayrımcılığa ve kötü muameleye maruz kaldıklarını, trene doluşan yüzlerce insan arasından Afrikalıların seçilerek indirildiklerini anlatıyorlar.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin Cenevre’deki toplantısında konuşan Güney Afrika Dışişleri Bakanı Naledi Pandor, Ukrayna’dan kaçan Afrikalı öğrencilerin Polonya sınırında yaşadıklarını “şoke edici” olarak niteledi ve “siyahlara yönelik ırkçılığın devam ettiğinin kanıtı” olduğunu söyledi.
Afrika Birliği de yaptığı açıklamada Ukrayna’dan kaçan Afrikalı öğrencilere kapıların açılması çağrısında bulunarak, “Afrikalıların dışlandığına dair kabul edilemez ırkçı raporlar uluslararası hukuku ihlal etmektedir” dedi.
Tüm devletleri “uluslararası hukuka saygı duymaya ve savaştan kaçan herkese ırksal kimliklerine bakılmadan aynı desteği vermeye” davet etti.
Tavır ortaya koyma ve tepki verme açısından bir anlam ifade etse de bu tür çağrıların soruna çözüm olmayacağı kesin.
Batı’daki ırkçılığın boyutunu yansıtan bir diğer gösterge de tepkilerin savaşla hiç ilgisi olmayan farklı alanlara uzanması.
Rusya’nın saldırganlığı sebebiyle Putin’e duyulan öfke anlaşılabilir.
Fakat Rus halkına, kültürüne ve edebiyatına yönelik komple bir saldırı, Tolstoy ve Dostoyevski’nin eserlerini yasaklamak, Rusya’nın kedilerine dahi yaptırım kararı almak barbarlıktan ve akıl tutulmasından başka bir şey değil.