Psikologlara çok iş düşecek
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Altılı Masa İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi ilk turda Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a fark atarak kazanacağını gösteren anketler Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi için yanıp tutuşanları fena halde ümitlendirmişti.
Altılı Masa İttifakı’ndaki partilerin liderleri ve önde gelen isimleri de açıklamalarıyla tabanlarının beklentisini bir hayli yükselttiler.
Örneğin, söylediklerine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) çoğunluğu sağlayacak ve hatta 400’e yakın milletvekili çıkaracaklardı.
Aday listeleri belirlenirken mümkün olan çok sayıda milletvekili çıkarabilmek için fermuar yöntemine başvuracaklarından vesaire bahsediyorlardı.
En önemi vaatleri anayasayı değiştirip Türkiye’yi yeniden parlamenter sisteme döndürmekti.
Hatta kendilerinin vaat ettiği parlamenter sistemin Türk insanının zihninde koalisyon dönemlerini çağrıştıran eski sistemden farklı olduğunu iddia etmek için başına bir de kimsenin ne anlama geldiğini tam olarak bilmediği “güçlendirilmiş” kelimesi eklemişlerdi.
Parlamenter sisteme dönüşle birlikte başbakanlık makamı da yeniden ihdas edilecekti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener seçim gününe kadar “Başbakan olacağım” deyip durdu.
Fakat 14 Mayıs Pazar günü akşamı sandıktan çıkan sonuçlar Altılı Masa İttifakı’nın pompaladığı tüm hayalleri suya düşürdü.
Cumhur İttifakı TBMM’de çoğunluğu sağladı ve muhalefetin parlamenter sisteme dönme vaadi imkânsız hale geldi.
Akşener’in başbakan olma rüyası boşa çıktı.
Kılıçdaroğlu seçimi ilk turda kazanmak bir yana ikinci tura Erdoğan’ın yaklaşık 5 puan gerisinde giriyor.
Dolayısıyla kazanma ihtimali yok denecek kadar azaldı.
Beklenti büyük olunca hayal kırıklığı da doğal olarak büyük olur.
Günlerdir ekranlardan CHP seçmenine “Bu iş bitti. Rahatlıkla kazanıyoruz” diyenlerden bazıları sonuçları görünce adeta kafayı yedi ve deli gibi hareketler yapmaya başladı.
Anketlere ve Altılı Masa İttifakı liderlerinin açıklamalarına aldanan seçmenin de psikolojisi bozuldu.
CHP Genel Başkanı’nın ve partinin önde gelen isimlerinin CHP seçmenini kandırdığı açıkça ortaya çıkmasına ve CHP içinden “Partililerimizi kandırdıysak biz kandırdık; kime ne?” türü itiraflar gelmesine rağmen hâlâ gerçeği kabul etmemekte ısrar eden ve Erdoğan’ın oy çaldığına inananlar var.
Ağırlıklı olarak Erdoğan’a oy verdikleri için depremzedelere etmedik hakaret bırakmadılar.
Yaşadıkları hayal kırıklığına rağmen şu an için az da olsa ümitlerini koruyorlar.
İkinci turdan sonra muhtemelen moralleri tamamen çökecek ve psikolojileri iyice bozulacak.
Yılların CHP’lisi siyasetçilerin birkaç hafta içinde çok farklı kimliklere bürünmek zorunda kalmalarının yol açabileceği kimlik karmaşası da tedaviye muhtaç olacak.
Bir gün bölücü terör örgütü sempatizanlarına göz kırparken ertesi gün ultra-milliyetçi pozlarına girmek kesinlikle sağlıklı bir durum değil.
Arada bir de dindar/muhafazakâr görünmek için yapılanlar var.
Bütün bu çabaların ve kılıktan kılığa girmenin seçmenler üzerinde beklenen etkiyi göstermemesi sorunu daha da büyütüyor.
Atılı Masa İttifakı’nın küçük partileri tarafından sazan sarmalına alınarak dolandırıldıklarını fark etmeleri halet-i ruhiyelerini mahvetti.
Önümüzdeki günlerde psikologlara büyük görev düşüyor.
Türkiye için milli güvenlik sorununa dönüşebilecek bu hastalığı vakit geç olmadan ve çıldırma vakaları yaşanmadan tedavi etmeliler.