Gökhan Darılmaz
Gökhan Darılmaz İmkânsız Görüneni Başarmak

İmkânsız Görüneni Başarmak

Mücadele etmeye teşvik eden ve hedeflere nasıl ulaşılacağını gösteren oldukça güzel bir söz var. ‘‘Başarı merdivenleri, eller cepte çıkılmaz’’ diye. Tüm Dünya’ca bilinen siyaset adamlarından, sağlık alanında çalışanlara, sporculardan köşe yazarlarına kadar birçok ismin hayatına baktığınızda, bu sözü doğrulayan çabaların izlerini görürsünüz.  

Onlar bugün alanlarında iz bıraksalar da elde ettikleri için oldukça fazla emek harcamışlardır. Üstelik birde içinde bulundukları şartlar yüzünden,  çoğu kişiden eksik yada geç başlamışlardır yaşama. Lakin onları farklı kılan, tüm olumsuzluklara rağmen hayal dahi edilmeyecek başarılara imza atmalarıdır.  
Zoru başarmak ve amaca ulaşmak kolay değildir. Gidilen kutlu yol, emek ister, alın teri ister.  Hatta bazı anlarda pes etmeyi dahi düşünürsünüz. Kimi zaman yılgınlığa düşersiniz, ümitsizliğe kapılırsınız. Böyle durumlarda varmak istediğiniz hedefe ulaşmak için kararlı olmanız ve inanmanız gerekir.

Bugün Anadolu’nun sağlık üssü haline gelen Konya’da, yöneticiliğini yaptığım Beyhekim Devlet Hastanesi de böyle bir azmin ve mücadelenin ürünüdür.  İnsana sunulacak en önemli hizmet olan sağlık tedavisinde, yüzleri güldürmek, dertlere şifa olmaktı niyetimiz.  Büyük bir sabır ve çalışmanın ardından hayallerimizin bir bölümünü gerçekleştirdik. Hani denir ya, ömür biter iş bitmez diye, bizim ki de o hesap, daha yapacak çok işimiz var. Verdiğimiz emeklerin karşılığını, kimi zaman beli bükülmüş bir ihtiyarın “Evladım Allah razı olsun, beni iyileştirdiniz” diyerek sarılışında, kimi zamanda yeni doğum yapmış bir annenin gözlerine yansıyan mutluğunda gördük. Allah ömür verirse, hastalarımıza karşı mahcup olmamak için var gücümüzle, çalışmaya devam edeceğiz.

Bu vesile ile şimdilerde günlük dört bin civarında insanımıza hizmet veren hastanemizin, nerden nereye dedirtecek sürecini paylaşmak istiyorum sizlerle.
Yaklaşık üç yılın ardından geriye dönüp baktığımda, yaşadıklarımız azmin ve adanmışlığın ismiydi. . Daha çok insana ulaşmak, şehrimiz için şifanın ve sağlığın adı olmaktı hedefimiz.Bu ideallerle öylesine bağlanmıştım ki Beyhekim’e, adeta ailemden bir parça olarak görüyor, gece gündüz hastaneyi düşünüyordum. Verdiğimiz emeğin karşılığını, hastalarımızdan olduğu kadar sağlıkta yeni bir çağın simgesi olan Kamu Hastaneleri Birliğinden de aldım ve çok sevdiğim Beyhekim’e hastane yöneticisi olarak atandım. Görevdeki bu değişiklik, farklı bir ayrılık duygusunu taşıdı içime. Kısa zamanda köklü bir kurum haline getirdiğimiz bu kutlu yuvadaki görev değişimi, garip bir ayrılık burukluğunu doldurdu gönlüme. İmkânsız görüneni başarmanın gururuyla, geçmişten günümüze harcanan her emek gözümün önünde canlandı. Gece yarısını çoktan geçmiş bir zamanda, tüm kapasitesiyle çalışan hastanemize baktığımda yazmıştım şu mısraları;


Başarıya Yolculuk

Geldim Beyhekim’e yok kimse, hasta yok, doktor yok
Para yok, yol yok, dost yok, çalışan yok
Umut ışığı, bir ümit, bir pırıltı, bir öneri yok
Biz bizeydik, yalnızdık, yardım eden yok
Daha önce benzerini başaran yok
Ama yılmadık, çalıştık, uğraştık, sorduk, öğrendik
Para bulduk, adam bulduk, çabamızın karşılığını bulduk
Ne zaman ki, vakit doldu, zamanı geldi,
Ha bu ayrılık varya; Çöktü dizimi, büktü belimi, dağıttı tüketti beni,
Herkes dalga geçiyordu, hor görüyordu, dudak büküyordu
Dağdakiler, oradakiler, gidilemeyen ve bizim olmayan köydekiler.
Hasta sayısıyla, para miktarıyla, dönmeyen sermayesiyle alay ediyorlardı
Tanıtım çabamıza bile şovmen deyip, dalga geçiyorlardı.
Ama biz , dimdik ayaktaydık onurluyduk, huzurluyduk
Belki bir kahvaltı soframız vardı, tadından vazgeçemediğimiz
Birde sıcak sohbetlerimizle, birbirimizin içini okuyabilmelerimiz
Bu sevgi bize ömür boyu yeterdi de
Ne zaman ki vakit doldu, zamanı geldi
Aha bu ayrılık varya, Aldı heyecanımı, dondurdu kanımı, yaktı bağrımı, tüketti gözyaşımı
Adımız yoktu, tanıyanımız yoktu, hesaba katanımız yoktu,
Adam yerine konmaz, istatistiklerde yer tutmazdık.
Hasta yatırılmaz, yoğun bakım bilinmez, döner alınmazdı
Toplantılara çağırılmaz, denetimlerden bile muaf tutulurduk
Her olan biten gelinen yerlere iletilir, kıpırdayamaz, nefes alamazdık.
Ama web sayfası açtık, dergi çıkardık, stant açtık
Her toplantıya çiçek gönderdik, ses getirdik, ismimizi tanıttık
Konuşmacı olarak, bilir kişi olarak, danışılan olarak tescillendik
Ne zaman ki vakit doldu, zaman geldi,
Kör olası ayrılık varya
Şan- şöhret, makam- mevki umurumda değil artık,
Ben bende değilim, yarım eksik, gönlüm ezik,
Hakkınızı helal edin, bu fakir çaresiz, boynu bükük
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gökhan Darılmaz Arşivi